Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Düştüm ve kalkamıyorum

Düştüm ve kalkamıyorum

8 çocuklu ailenin üçüncü kızıyım. İki abim işsiz, küçük kız kardeşimle ben çalışarak evi geçindirmeye çalışıyoruz. Ama inanın çok yorulduğumu ve adeta tükendiğimi hissediyorum. Ailenin bütün yükü benim üstümde, babam rahatsızlığına bağlı olarak çalışamıyor aile kalabalık ve evimiz kira. Ailemi düşündüğüm için işi bırakamıyorum ama çok yoruluyorum. Bazen konuşacak birini arıyorum ama bulamıyorum ve saatlerce ağlamak istiyorum. Üzüldüğümde başım ağrıyor, midem bulanıyor, kendimi kötü hissediyorum. İnsanlar bana güçlü olduğumu söylüyorlar ama ben düştüm ve artık kalkamıyorum... Aileme acıyorum ama artık bittim, tükendim bu yorucu hayata nasıl devam edeceğimi bilemiyorum. F. K.

Sosyal destek önemli

Günümüz insanının yaşadığı en yoğun sorunlardan biri tükenmişlik sendromudur. Bu süreçte kişi kaldırma kapasitesinin üstünde bir sorumluluk yüklenmiştir ve yaşadığı zorlukları paylaşacak sosyal bir destekten de mahrum olduğunu hissediyor. Burada yaşanan en bariz şey umutsuzluk, çaresizlik ve tükenmişliktir. Kişide yaşadığı zorluklara bağlı olarak bazı belirtiler ortaya çıkar ki, bu da sizin bahsettiğiniz gibi, yorgunluk, hayal kırıklığı, enerji kaybı, güçsüzlük, başağrısı, bulantı, uyku bozuklukları, umutsuzluk, geleceğe karşı belirsizlik şeklinde tezahür edebilir. Bu duruma depresyon da eklenebilir. Sorunun giderilmesi için en etkin yöntemlerden biri ise, çevrenizdeki kimselerden destek almaktır,

Size öncelikle bir psikiyatriste gitmenizi tavsiye ederim. Bunun yanında, çevrenizde sorunlarınızı paylaşabileceğiniz sosyal bir gruba dahil olabilir, akrabalarınızla ilişkilerinizi geliştirebilir, kardeşlerinizle sevgi eksenli ilişkiler kurarak zengin bir paylaşım ortamı sağlayabilirsiniz. İşiniz dışında sosyal aktivitelere katılabilir, çeşitli faaliyetlere dahil olabilirsiniz. Kendinize vakit ayırın ve hafta sonları sevdiğiniz işleri yapmaya çalışın. Şunu da unutmayın ki, siz ailenizin geçimi için çalışıyor ve bu yorucu hayata onlar için katlanıyorsunuz bu da Allah'ın razı olacağı bir şeydir ve Yaratıcımız hiçbir iyiliği zayi etmez... İnşallah kazancınız büyük olacaktır.

Biraz değişmek istiyorum
30 yaşında bir bayanım. Yüksekokul mezunuyum ve şu günlerde evde iki yaşındaki bebeğimi büyütüyorum. Sizin köşenizi okuyorum ve insanlar genellikle, streslerinden, öfkelerinden ve sabırsızlıklarından bahsediyorlar... Ben ise tam tersi, biraz fazlaca sakinim ve bu yönümden şikâyetçiyim. Bazen haksızlığa uğruyorum bunu bile sorun etmeyip sakin bir şekilde atlatıyorum. Öfkelenmem gereken yerde de sakinim. Bazen tepki göstermeye de ihtiyacımın olduğunu düşünüyorum ama maalesef çok sakin ve sessizim, bunu yapamıyorum. Bendeki bu durum biraz da babamdan geçme bir şey. Babam da aynı şekilde sakin biri hatta babaannem de öyledir. Bu sorun biraz genetik galiba... Ama arasıra haksızlığa da uğradığımı düşündüğüm için bu özelliğimi değiştirmek istiyorum. Bunu gerçekten yapabilir miyim? Tavsiyelerinizi bekliyorum... B.K

İtidal şart...

İnsani ilişkilerimizi ayakta tutan güç itidaldir. Buna bağlı olarak uzmanlar, duygularımızdaki dengeyi vurgulayarak bu noktada yaşanan sıkıntıları normalize etmeye çalışırlar. Mesela sevgi hayatımızın vazgeçilmez unsurlarındandır ancak, aşırı bir sevgi aktarımına maruz kalan çocukların davranışlarında da bazı uyum bozuklukları görülebilir. Ya da öfkeyi kontrol etmek ve sabır göstermek olumlu bir davranış olarak tanımlanırken, sesimizi biraz yükselteceğimiz alanlar da olabilir. Mesela, haklarımız gasp edildiğinde, bizim için değerli olan özvarlığımıza zarar geldiğinde "bırakın sabır gösterelim" diyemeyiz, böyle durumlarda kendimizi korumak için harekete geçer ve direniriz.

Kişiliğimizin yapıtaşlarının kimileri sonradan örülmüştür kimileri de doğuştandır. Sonradan kazandıklarımıza karakter diyoruz, doğuştan getirdiğimize mizaç diyoruz. Mizaç değişmese de eğitilebilir, ortama uyum sağlayabilir. İfadenizden anladığıma göre, mizaç olarak sakin bir yapınız var. Ama bu yönünüz bazı alanlarda kendinizi savunmanızı zorlaştırıyor. Bu durumda bu özelliğinizi dikkate alarak, kendinizi eğitebilirsiniz. Mesela hayır demeniz gereken bir yerde hiç çekinmeden hayır demeyi deneyin, kabul etmediğiniz bir davranışla karşılaştığınızda bunu kabul edemeyeceğinizi bazı sınırlarınızın olduğunu belirtin... Haksızlığa uğradığınızı düşündüğünüz yerde haklarınızı savunmanız ve bu noktada çizginizi ortaya koymanız bir kabalık değildir. Aksine bu sizin için bir sorumluluktur... Sınırlarınızı korumak size bir şey kaybettirmez aksine haklarınızı korumanıza yardımcı olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi