D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Sumela, Akdamar, Ayasofya...

Sumela, Akdamar, Ayasofya...

İlk iki mahal, ortodoks hıristiyanlara mahsus dini mekânlar. Birisi manastır, diğeri kilise. Bu iki tarihi mekân, bunca yıllık tarihi yaşadıktan sonra, tarihin bir cilvesi olarak neredeyse yüz yıldır cemaatsiz durumda ve müze olarak muhafaza edilmeye çalışılıyor.
Ne Trabzon’da Sumela’yı dolduracak rumlar var, ne de Van’da Akdamar’ı kilise olarak yaşatacak ermeniler... Buna rağmen, Türk hükümeti bir cemile olarak yılda bir defa bu mekânlarda dinî ayin icrasına izin verdi. Sumela’daki ayine binlerce Türkiye dışından gelmiş Rum-ortodoks katıldı. Akdamar kilisesi küçük bir yapı olduğu için büyük bir çoğunluk ayini dışarıdan izledi. Türkiye bu cemileleri yaparken, işi Ayasofya’da ayine kadar vardıran ABD mahreçli aklı evveller ortaya çıktı.
Esasen, Ayasofya bu iki mekâna asla benzetilemez. Gerçi, TC hükümeti 1930’lu yıllarda Ayasofya’yı müze haline getirdi ama bu müze statüsü diğer yapılarla benzerliğine delil olamaz. Çünkü Ayasofya, fetihten sonra Sultan Mehmed Han tarafından camiye tahvil edildi, vakıf olarak müslümanların hizmetine sunuldu. Bu vakfiyenin bir kaç satırını okuyup da fikreden hiç bir kimsenin bu yapının cami dışında bir maksatla kullanılmasına razı olması mümkün değildir.
Şimdi hükümeti Sumela’da veya Akdamar’da birer günlük ayine izin verdiği için itham edenler, tarihin hiçbir devrinde İslâm mabedi olmamış, tamamen hıristiyan unsurlara ait olarak kalmış olan bu yapılara mukabil, fetihten itibaren 500 yıla yakın cami olarak hizmet görmüş Ayasofya’nın müzeye tahvilinin nasıl korkunç bir şey olduğu hususunda fikir yürütmüyorlar.
Ayasofya’nın statüsü konusunda kafası karışıklardan biri de, maalesef müze olarak onun yönetiminden sorumlu olan Kültür Bakanı. Ayasofya’nın aidiyeti konusunda tereddütü olan bakanı, ABD’li papazın ayin yapma talebi karşısında Rum Patrikhanesi bile açık düşürdü. Onlar da tereddütsüz, Ayasofya’da ayin yapılamaz dediler!
Konu elbette Türkiye’nin bugünkü sınırlarını aşıyor. Osmanlı sistemi, Anadolu’da bütün dini azınlıkların haklarına riayet etmiş, onların Avrupa’da görülmedik şekilde hayatta kalarak kimliklerini sürdürmelerini sağlamıştı. Bu hoşgörü, bugün Türkiye sınırları içinde olmayan bölgelerde de gösterilmişti.
Bütün Osmanlı ülkesinde çok güzel camiler, medreseler ve başka dini yapılar inşa edilmiş, fakat müslüman olmayan toplulukların da böyle mekanlarının olması tabii karşılanmıştır.
Türkiye bu tabiiliği belli ölçüde sürdürmüştür. Fakat, Türkiye dışında kalan Osmanlı topraklarında böyle bir hoşgörüden söz etmek mümkün değildir.
Eski Osmanlı arazisinde dolaşıp da kiliseye tahvil edilmiş camiler, amacı dışında kullanılan dini yapılar görmek hiç nadir bir durum değildir.
Kısa bir Gürcistan gezisi sırasında, Stalin 1940’larda kanlı sürgünü gerçekleştirinceye kadar müslümanların büyük çoğunluk teşkil ettiği Ahıska’da kale içindeki Ahmediye camiinin tepesinde haçı görünce dehşete düşmüştük. Bu haç bize komünist sistemin din düşmanlığını aşan İslâm düşmanlığını aynelyakin gösteriyordu.
Ahıskalılar, 1940’larda yüzyıllardır yaşadıkları ana-ata vatanlarından sürüldüler. Sovyet coğrafyasında nereye gönderildilerse, orada onlara Türk denildi. Onlar kendilerini Osmanlı olarak vasfediyorlardı. Önümüzdeki yıl, Gürcistan uluslararası baskılar sonucu, belli sayıda Ahıskalı müslümanın dönüşüne izin verecek. Buna rağmen, hâlâ camilerin tepesinde haçların durmasına ne demeli.
Bunu Bizim Ahıska dergisinde okuyunca, Türkiye’nin iyi niyet gösterilerinin hiç bir mukabele görmediğini düşünmekten kendimi alamadım.
Türkiye’deki kiliselerin ıcığını cıcığını araştıran, yıkılmışlarını ihyaya ve ayakta olanlarını kiliseye tahvile çalışan merkezler, kendi arazilerinde kalan İslâm mabedlerine nasıl muamele ediyorlar?
Mesela ermeniler? Ermenistan yöneticileri Akdamar’a haç dikilmediği için ayine katılmadıkları gibi protesto makamında tavırlar gösterdiler.
Aynı Ermenistan’da İslâm mabedleri ne durumda?
Aynı dergide, Karabağ’ın Akdam şehrinde ahır olarak kullanılan güzelim tarihi camiin resimleri de yer alıyor...
Gelecek sene Akdamar’da ayinin şartı, Akdam camiinde cuma namazı olmalı!


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
D.Mehmet Doğan Arşivi