Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

CHP’ye tavsiyeler... Oynamayın, kendiniz olun!

CHP’ye tavsiyeler... Oynamayın, kendiniz olun!

“Bekri Mustafa” fıkralarını bilirsiniz... Bekri Mustafa’ya sormuşlar; “Namaz kılıyor musunuz?”... O da, hızlı hızlı konuşmuş: “Bayram’dan Bayram’a!..
Bayram’dan Bayram’a!”... Yeni bir soru sormuşlar: “İçki içiyor musunuz?”... Bu defa cümleleri uzata uzata cevap vermiş: “Akşamdaaan akşama... Akşamdaaan akşama!”... CHP’nin eski Genel Başkanı Deniz Baykal içki içer miydi bilmiyorum ama “namaz”’ kıldığını biliyorum... Bay Baykal, hiç olmazsa, “Bayramdaaan bayrama” da olsa namaz kılıyordu... Onun yerine gelen Bay Kemal Kılıçdaroğlu’nun “namaz kıldığını” hiç duymadım... Eğer geçen Ramazan Bayramı’nda namaz kılmış olsaydı, derdim ki; “Hiç olmazsa bayramdaaan bayrama kılıyor!”... Ama Kılıçdaroğlu ne yaptı?.. “Cami”ye gidip “namaz” kılmak yerine, gitti Anıtkabir’de saygı duruşunda bulundu... Kendi tercihidir, elbette bir şey diyemem... Ama kendisi “cami”ye gidip de, “imama cemaat” olmazken, “CHP teşkilatı”na talimat verip; “İmamlarla diyaloğa geçin!.. Bayramda çikolatanızı alıp, onları ziyaret edin” derse, işte orada “Dur” derim kendisine!.. Orada dur; çünkü bu yol, çıkmaz sokak!..
İMAM-I ÂZAM’IN BAL ÖRNEĞİ
Niye “çıkmaz sokak” dedim, biliyor musunuz?..
“İmam-ı Âzam Ebu Hanife Hazretleri”nin örneği geldi aklıma da, ondan “çıkmaz sokak” dedim.
Bilirsiniz...
Çocuğun birisi, “bal hastası” imiş... Yatar kalkar, gezer dolaşır, “bal” istermiş hep...
Ana-baba, çocuklarının bu “bal tutkusu”nu önleyebilmek için her çareye başvurmuş... Hekimlere gitmişler, tedbirler uygulamışlar, ama nafile!..
Çocuk, “bal” diye tutturuyormuş.
En sonunda, İmam-ı Âzam Ebu Hanife Hazretleri’ni tavsiye etmişler...
“Bir de O’na gidin!”
Gitmişler...
İmam-ı Âzam; çocuğu almış karşısına, dönmüş ana-babasına;
“40 gün sonra gelin” demiş.
Anne-baba bir anlam veremese de, çaresiz geri dönmüş.
“40 gün” geçtikten sonra ise, tekrar varmışlar İmam-ı Âzam Hazretleri’nin huzuruna.
İmam-ı Âzam, şöyle bir bakmış çocuğa... Sonra, iki eliyle yanaklarını okşayıp, şöyle demiş;
“Bundan sonra bal yeme evlâdım!”
O kadar!..
Anne-baba yine şaşkın...
Öyle ya, “40 gün” boyunca böyle bir söz için mi beklediler?..
İmam-ı Âzam, bu sözü söylemek için 40 gün niye bekledi?..
Bunu düşüne düşüne dönmüşler evlerine.
Aaa, o da ne?..
Dakka başı “bal” isteyen çocuk, artık bal-mal istemiyor!
“Bal hastası” çocuk, artık bal sürmüyor ağzına!..
Merak etmişler bunun sebebini... Tekrar gitmişler İmam-ı Âzam Hazretleri’nin huzuruna.
Sormuşlar;
“Ya İmam, nedir bunun hikmeti?”
Gülümseyerek cevap vermiş İmam:
“Niye 40 gün bekledim?.. Çünkü 40 gün önce, ben de bal yiyordum... Bal yiyen birinin, bir başkasına “bal yeme” demesinin hiçbir etkisi olmazdı... 40 gün önce bal yemeyi kestim... Önce kendi nefsimde denedim bal yememeyi... Kendim başarınca; sözüm de tesir etti evlâdınıza!”
İşin sırrı işte burada!..
ÖNCE SİZ ÖNCÜLÜK EDİN!
İşte bu örnek, CHP’nin, daha doğrusu Bay Kılıçdaroğlu’nun niye “çıkmaz sokak”ta tıkandığının en bariz delilidir.
Ne yapıyor İmam-ı Âzam;
“Önce kendi nefsinde” deniyor, ondan sonra “Yeme” diyor!..
Peki Bay Kılıçdaroğlu ne yapıyor?..
Kendisi “Bayram Namazı”na bile gitmiyor ama, “talimat” veriyor CHP teşkilâtına;
“CHP ile ilgili yanlış din algılamalarını kıralım!.. İmamlarla diyaloğa geçin!.. Bayramda çikolatanızı alın, onları ziyaret edin!”
Tamam da, bu işe “genel başkan” olarak Kılıçdaroğlu’nun kendisi “öncülük” etse daha iyi olmaz mı?..
Önce sen gideceksin ki, teşkilât da seni takip etsin!..
Alırsın eline bir “çikolata” kutusu, gidersin “cami”ye, ziyaret edersin “imam” efendiyi!.. Hele, “imamla birlikte bir cami hatırası” çektirirsen var ya, enfes bir “seçim malzemesi” olur!..
Ne yani, olmaz mı?..
Deniz Baykal yapınca oluyordu da, Kemal Kılıçdaroğlu yapınca niye olmasın?..
Deniz Baykal, “başörtülü” hanımlarla fotoğraf çektirmedi mi?.. Hatta, başörtülü hanımları “otobüs”lerle Ankara’ya getirtip, “CHP Grubu’nda misafir” etmedi mi?..
Haydi, geçelim bunları...
“Kutlu Doğum Haftası” etkinliğine katılıp, orada enfes bir konuşma yapmadı mı?..
İMAMLARI ÇİKOLATA İLE Mİ KANDIRACAKSINIZ?
Diyeceksiniz ki;
“Yaptı ama, CHP’ye hiçbir faydası olmadı!”
O zaman, ben de sorarım;
Deniz Baykal, etkinliklerin içinde “bizzat” yer almış olmasına rağmen CHP’ye bir faydası olmuyor da, “Kılıçdaroğlu formülü”nün mü faydası olacak?..
Ne yani;
“İmam”larımız “bir kutu çikolata”ya tav olacak kadar “ilkesiz” midir?..
Ne o?.. Eline bir kutu çikolata alıp, gideceksin “imam efendi”lerin yanına ve böylece “din ile barışmış” olacaksın; öyle mi?..
İmam efendiler de, sizin bir kutu çikolatanıza tav olup, CHP’ye koltuk çıkacak; öyle mi?..
“Bir kutu çikolatanın hatırı”na, kalkıp da, “CHP’nin örtü formülü”ne destek verecek bir tek imam çıkarsa var ya, o imamın yüzüne tükürürüm!..
Dün, “Mollalar İran’a!.. Türkiye İran olmayacak!.. Molla, kendini kolla!” diye höyküren sizler, bugün kalkmış “İran tipi örtünme”yi öneriyorsunuz... Daha da olmadı, “Benazir Butto modeli”ni dayatmak istiyorsunuz!..
Sizde hiç utanma yok mu Allah aşkına?..
İnsan birazcık utanır, birazcık sıkılır!..
Size ne elalemin nasıl giyindiğinden, saçını nasıl örttüğünden?.. Bırakın kim nasıl giyinmek ve başını nasıl örtmek istiyorsa örtsün!.. İster “perçem”ini göstersin, isterse tamamen örtsün!.. Siz ne karışıyorsunuz?..
Ama sizde o “devletçilik” yok mu, o devletçilik?.. İllâ siz belirleyeceksiniz her şeyi, illâ siz karar vereceksiniz her şeye!..
Öyle ya;
“Bu ülkeye Komünizm gelecekse, onu da biz getiririz” diyen sizsiniz!..
İşte bu “kafa”dır ki;
Bugün; “Bu ülkede örtünme özgürlüğü olacaksa, onu da biz getiririz” şeklinde tezahür etmektedir!..
Ama, sonunda kafanıza dank etti!..
Baktınız ki, ne yapsanız oy alamıyorsunuz, “Bari biraz geri adım atalım” dediniz... Ama, millet yutmuyor işte!..
Yaptıklarınızın “istismar koktuğunu” herkes görüyor... “Çarşaflıya rozet” takmanız ne kadar “istismar” idiyse, “imamlara çikolata” taktiğiniz de o kadar “istismar”dır!..
Size, benden bir tavsiye ey CHP’liler;
Eğer bir “netice” almak istiyorsanız, “İmam-ı Âzam Ebu Hanife’nin yöntemini” deneyin!..
Ne yapacaksanız, önce “kendi nefsinizde” deneyin... Moda tabiriyle, yapacağınız işi “içselleştirin!”
“Rol çalmak”tan ve “oynamak”tan vazgeçin!..
Dürüst olun!..
Samimi olun!..
Önce “kendiniz” olun!..
Bunu yaparsanız;
“İmamları tavlamaya” da gerek kalmaz, “cemaat”e şirin görünmeye de!..
Çünkü bu millet; “asıl”lar ile “fotokopi”leri ayırt etmekte çok mahirdir!..
Alın size son bir tüyo:
Bülent Ecevit’in DSP’si, en çok oyu ne zaman almıştı biliyor musunuz?..
Rahşan Hanım, “miting otobüsü”nün üzerine “başörtülü” olarak çıktığında!..
Bilmem anlatabildim mi?..
=============
Resmi Gazete’ye baksaydı!
Dün CHP Grubu’nda konuşan Bay Kemal Kılıçdaroğlu, bir yandan “Hükümet”e çatarken, bir yandan da “gazetelere” veryansın ediyordu... Başbakan Erdoğan’ın “farklı inanç grupları” ile ilgili sözlerine, medyadan hiçbir tepki gelmediğini söyleyen Kemal Bey; “Bunu biz söylesek kıyamet kopar, yer yerinden oynardı” dedi.
Kemal Bey’in, “gazete”leri sıkı takip ettiği anlaşılıyor... Keşke, eli değmişken, “Resmi Gazete”ye de bir baksaydı... Çünkü efendim, Resmi Gazete’de; 17 Ekim’deki “HSYK seçimi”ne katılacak “206 aday”ın isimleri vardı... Bu hakim ve savcıların hepsi de “1. sınıf kürsü hakimi” idi!..
Ama gazetelerde “Erdoğan’a eleştiri” arayan Kemal Bey, “Resmi Gazete’ye bakmayı” unutmuş olmalı ki; dünkü CHP Grubu’nda yaptığı konuşmada; “HSYK’ya hani kürsü hakimleri seçilecekti?.. Adayların hepsi müsteşar ve genel müdür!.. Bunlar, milleti aldattılar!” yalanını savurdu!..
Bay Kılıçdaroğlu, bir “görme özürü” mü yaşıyor, yoksa “konuşma metni”ni hazırlayan “CHP’li arkadaşlar” mı iyi çalışmadı?.. Eğer derslerine iyi çalışmış olsalardı, “Resmi Gazete’deki 206 adayın ismini” görürler ve Kılıçdaroğlu’nu “mandepsi”ye bastırmazlardı!..
Bay Kılıçdaroğlu; ya “gözlük”lerini değiştirmeli, ya da “danışman”larını!.. Aksi halde, “Yalandaroğlu”na çıkacak adı!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi