Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Siz kimsiniz? Derdiniz ne arkadaşım?

Siz kimsiniz? Derdiniz ne arkadaşım?

Hata yaptım... Siz benim arkadaşım olamazsınız...
Benim arkadaşım insafsız, merhametsiz olamaz...
Benim arkadaşım hiç kimseyi kendi yobazlığına kurban etmez...
Yaptığı yanlıştan utanır...
Ettiği zulümden, bağnazlıktan çekinir...
Sözgelimi size arkadaşım dedim, okurlarım kusura bakmasınlar...
Sahi siz kimsiniz?
Kendinizi ne zannediyorsunuz?
İnsan gibi bir insan başkasının giyimine, kuşamına karışmaz...
Bir diğerinin ibadetine, inancına, bedii zevklerine müdahale etmekten utanır adam gibi arkadaş...
Ülke insanlarının yazdıkları yazıya, çıktıkları geziye, bıraktıkları tertemiz maziye müdahale etmek istemez...
Ya siz???
Hep bizim dediğimiz olsun, biz emredelim ötekiler tutsun, biz ne verirsek diğerleri sorgulamadan yutsun diyorsunuz...
Namuslu insanların faydalı icraatlarını gördükçe deliriyorsunuz, “Yaptırmam da yaptırmam” teranesiyle üstlerine üstlerine saldırıyorsunuz.
Söyleyin siz kimsiniz?
Bunca layüsel yetkiyi kimden alıyorsunuz?
Torunumun etek boyu ne kadar olacak, siz mi, sen mi karar vereceksin? Benim hiç karışma hakkım yok mudur?
Sen domuz eti yiyorsan ben de mi yemek mecburiyetindeyim?
Sen akşama/sabaha içiyorsan dinimin haram ettiği pisliği ben de mi içeceğim?
Demokrasi bu kadar mı cıvık ve bulaşık bir şey?
Hukuk sırf sizin aklınızdan geçen ve dahi fiiliyata dökmek istediğiniz gaddarlık mıdır?
Hayır, olamaz...
Sen boş yere kendini yırtıyorsun on üç kere sayın, bir defa bile saygıdeğer muhterem olmayan kişi...
Miadı dolmuş fosil yazarlarınız, sonradan yamama bilim adamlarınız, kuzuya kurt olan hukukçularınız ne derlerse desinler artık mavalınızı, masalınızı dinleyen bulamayacaksınız...
Siper alacağınız hamiline yazılmış bir Anayasa da bulamayacaksınız bundan sonra...
Silahlı bendelerinizi kaybettiniz elhamdülillah...
İlim yuvalarında baykuşluk yapan görkemli maşalarınız da uzak diyarlara gittiler...
Biliyorum sıkıntınız dehşetten de öte...
Gaspettiğiniz bilumum değerler asli sahipleri tarafından istirdat edilmeye başlandı...
Korku da salamıyorsunuz eskisi gibi...
Haberiniz olsun sizden çekirgeler dahi korkmaz bundan böyle...
Böbürlenmeyin boşu boşuna...
Haa, siz BÖBÜR nedir, nasıl bir hayvan onu da bilmezsiniz...
Tek şey bilirsiniz:
“Bizim istediğimiz olacak...”
Olmazsa ne halt edebilirsiniz sanki?
İstiklal Mahkemeleri kurup modern Türkiye’yi mi yargılayacaksınız? İpe mi çekeceksiniz milyonları?
Geçti o devirler...
Siz kimsiniz, derdiniz ne? Diye sordum ya, aslında sizin kimliğinizi ve dertlerinizi biliyorum... Gaspettiklerimiz elimizden çıkacak diye çıldırıyorsunuz...
Siz, Ali Baba’nın kırk haramilerinin son tohumlarısınız...
Hayırlı durumlarla karşılaştığınızda ekşiyorsunuz...
Bila/Kaydü şart teslim olduğunuz canavarlık çukurundan çıkmaya takatınız kesildi galiba...
Kısa kesin Aydın abası olsun... Sizin yanlışınızı örnek alarak “Aydın havası” demiyorum... Çünkü aslı Aydın abasıdır... Abası kesik Aydın figürleriniz çoktur... Onlar da tükenir yakın zamanda...
Derin uykulardan uyandı SUNA’lar... Haberiniz var değil mi?
NOT:
Değerli dost Mustafa Karahasanoğlu’nun ameliyat olduğunu öğrendim gazeteden... Allah şifasını versin ve geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum...
===========================
Gökteki bulutlardan nem çekersiniz
Neden hem itersiniz hem çekersiniz
Yerinizde durmazsınız adam gibi
Gözyaşı ve kanı içer, dem çekersiniz

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi