Cemal Nar

Cemal Nar

Haccın Fazileti

Haccın Fazileti

Yeni bir hac dönemine girmiş bulunuyoruz. İlk kafilelerimiz çoktan uçup gittiler. Şimdi okutsal beldelerde kendileri için ibadet, bizim için dua etmektedirler.

Allah kabul eylesin.

Bu münasebetle hac hakkında bazı bilgiler vermek, zaman bakımından doğan ilgiden yararlanarak iyi olur diye düşünüyoruz.

Sözlük anlamı, mutlak kasıt, ziyareti kasdetmek, muazzam bir şeyi kastetmek ve ona yönelmek olan hac, dinde, ibadet maksadıyla, Arafat’ta belirli vakitte bir süre durmaktan, daha sonra Beytullah’ı usulüne göre ziyaret etmekten ibaret olan ve hem mali hem de bedeni olarak yapılan bir ibadettir. İslam’ın beş temel şartından birisidir.


Hac “belirli bir zamanda, belirli yerleri, belirli işleri yaparak ziyaret etmektir” diye de tarif edilmiştir.

Buradaki belirli zaman, hac ayları olan şevval, zilkade ve özellikle zilhicce aylarıdır.

Belirli yerler, Kâbe, Arafat ve çevresidir.


Belirli işler ise; ihram, vakfe, tavaf gibi işlerdir.


Hac, kitap ve sünnetle bildirilen çok faziletli bir ibadettir. Müslüman, ergin, akıllı, hür ve gücü yeten her kişiye ömründe bir kere farzdır. Bununla beraber bedenin sağlıklı ve sağlam olması, gerekli maddi güce sahip olunması, yol emniyetinin bulunması, belirli vakitlerde Arafat ve Kabe’yi tavafta bulunması, kadınlar için yanında kocası veya mahrem bir akrabasının bulunması ve iddetli olmaması da haccın edasının şartlarıdır.


Hac ibadeti, kişiye kazandırdığı birçok güzel huy, haslet, sevap ve saadetlerle beraber, dünyanın dört bir yanından renkleri, dilleri, ülkeleri, kılık ve kıyafetleri, zevkleri, adetleri ayrı ama din kardeşliğinde birleşmiş Müslümanları bir araya getirir.



Tanışıp görüşmelerine, bilişip sevişmelerine, maddi manevi meselelerinin birbirlerine anlatılması ve çözüm yollarının araştırılmasına, İslam düşmanlarını tanıma, hile ve desiselerini öğrenme, tuzaklarından kurtulma yollarını birbirlerine irşad ve tavsiyeler ile düşmanları karşısında birlik ve beraberlik içinde güçlü ittifaklar kurulup tek saf halinde durulmasına zemin hazırlar.


Düşmanlarının ayrılık ve fitne tohumları ekmelerine karşılık meseleleri karşılıklı konuşarak, anlaşarak halletmelerine, tam bir eşitlik ve kardeşlik içinde siyasi, iktisadi, içtimai, ilmi, askeri meselelerini halletmelerine vesile olur.(Bkz. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İlam İlmihali, s. 559.)


Özellikle iki cihan savaşıyla siyaseten mağlup edilerek parçalanan İslam dünyasının, İslam dışı sistemler ve siyasetlerle birbirlerine karşı bir güven bunalımında, hatta düşman kamplarda birbirlerine tehdit oluşturan, siyasi, iktisadi, askeri, ilmi ve teknik açıdan geri kalmış bir İslam dünyasının, bugün haccın önemini kavramaya her asırdan daha muhtaç olduğunu görüyoruz.


Hala İslam coğrafyasında esir veya müstemleke ülkelerin veya işgal altında yakılan yıkılan ülkelerin bulunduğu bu günde haccı daha bilinçli idrak etmemiz gerekmektedir.


Haccın din açısından da büyük önemi vardır. Hadislerde bildirilen bu önem ve sevapları kısmen maddeler halinde özetleyelim isterseniz.


Hac, uğrunda harcanan nafakanın yediyüzle katlanarak karşılığının verildiği,


mebrur, makbul olanı için mükafatın ancak cennet olduğu,


herkesle beraber özellikle yaşlıların fakirliği ve günahları gideren, insanı anadan doğma gibi günahsız bırakan,


meleklerin binitlilerle musafaha, yayalarla kucaklaştığı,


Allah’ın ehli sayıldığı,


binitlilerin her adımına yetmiş, yayaların ise yediyüz sevap aldığı,


şeytanların vazgeçirmek için en çok uğraştıkları,


etrafından başlayıp dünyanın sonuna kadar sağından ve solundan taş ve toprakların kendisiyle telbiye getirip kendisine dua ettikleri,


yolunda ölenin telbiye getirerek cennete gireceği,


duaları, istiğfarları makbul kılan, Allah’ın emanetinde kılan,


harcadıkları her dinara binlerce karşılık verdiren,


su-i hatimeden ve fakirlik belasından koruyan,


insana maddi manevi sıhhat ve afiyet veren,


Allah’a, meleklerine de göstererek kullarını övdüren,


ailesinden dörtyüz kişiye şefaat etme yetkisi verdiren,


senesinde ölürse cennete girme müjdesi verdiren,


yolunda ölene hesap verdirmeyen,


üstünde borç olduğu halde ölürse Allah’ın ödeyeceği,


sağlık ve sıhhatı Allah’ın ahdinde olan ve ölürse mağfiret-i Hak’ka erdiren,


her zikri yerle gök arasını dolduran ve müjde ile karşılık verdiren,


her oturup Kabe’ye bakana bile kırk sevap verdiren,


yapanı değil, yapanın kendisine dua ettiği kişiye bile af ve mağfirete biiznillah vesile olan…


çok büyük, çok sevap, çok faydalı, çok ibretli, çok bereketli, çok coşkulu bir ibadettir.


Bu sayılanlar çeşitli hadislerde belirtilen sevapların bir özetidir.

Mesela bkz. Kenz’ül Ummal, V. 4 ve sonraları; İbrahim Canan, age. V. 297 hn: 1178; Ali el-Kari, Mirkad, V. 3915 hn: 2521. Hadisin sıhhatini beyan hususunda bak; Kenz’ul Ummal V. 11809, 5/22 hn: 11877.

Bu yüzden henüz hacca gidememiş kardeşlerimize, bir şekilde yol bulup ertelemeden hemen gitmelerini hararetle tavsiye ederiz.

(Bu yazı kısmen daha önce de yayınlanmıştır.)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi