Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Korkmayın... Size bir şey olmaz!

Korkmayın... Size bir şey olmaz!

Her konuda konuşan, bize ‘laikliği’ öğreten, cumhuriyetin faziletlerini anlatan, şıpın işi kimlerin ‘vatan haini’ olduğunu saptayan bazı emekli generallerin ‘kurgulanmış suskunluklarını’ anlamıyorum.

Ki, bunlardan biri, ‘darbe yapacaktık’ diye günlük tutmuş.

Bir başkası, ‘halka karşı psikolojik savaşta kullanılacak sarı dernekleri harekete geçirmekle’ övünüyor ve elan bu derneklerden birinin başında.

Bir diğeri, ordudaki terfi-tayin mekanizmasını bozmak ve darbeye zemin hazırlamak için ‘karıştırıcılık’ görevi yapmış.

üç kıymetli asker...

Radikal gazetesinden İsmet Berkan kaç gündür yazıp duruyor; kıymetli generallerle ‘Ergenekon’ örgütlenmesi ve ‘darbe irtibatı’nı deşifre ediyor.

üstelik ortada ‘yazarı belirlenmiş’ bir de günlük var.

İşte günlüğü yayınlayan gazeteci Alper Görmüş de beraat etti.

Mahkeme, beraat kararıyla hem darbe gerçekliğini tescillemiş, hem de günlüğün sahibini deşifre etmiş oldu.

‘Görmüş beraat ediyorsa, adı geçen generaller darbecilikten yargılanmalı’ diyeceğim ama...

Böyle bir şey olmaz.

Daha önce de olmamıştı.

Bu yargı yapılanmasıyla bundan sonra da olmayacak.

Peki, ‘organize işler’de adı geçen generaller ne diyor?

Bu suçlamalara bir cevapları var mı?

Bence, başta ‘günlük yazarı’ olmak üzere, üç generalimiz de çıkıp, medya önünde, kendilerine yöneltilen suçlamalara tüm açık yüreklilikle cevap vermeliler.

Diyeceksiniz ki, ‘Konuşsalar ne olacak? Darbe hazırlığı içinde olduklarını itiraf etseler ne değişecek?’

Hiçbir şey değişmeyecek.

Rahmetli Güven Erkaya konuştu da, ne değişti sanki?

Bakın ne diyordu Güven Erkaya: ‘BçG’yi ben kurdum. Sincan olayları bardağı taşıran son damla olmuştu. Bu böyle devam edemezdi. çevik Bir ve Hikmet Köksal’la biraraya geldik. Köksal ertesi sabah Sincan’da tankları yürüttü. Silahlı Kuvvetler’de rahatsızlık vardı. Genelkurmay Başkanı’nın odasında arkadaşlarla konuşurken ortaya değişik teklifler geldi. ‘Darbe yapalım’ deniyordu. Ben o zaman şunu savundum: ‘Darbe için ortam hazırlanana kadar beklenilsin isteniyorsa, ama o zaman nasıl tayin edilecek? Biz kamuoyu önüne MGK’da çıkalım.’ Bu önerim kabul gördü. MGK toplantılarında konuyu sürekli irdeledik. Ocak 97’den sonraki aylarda darbe yapılacakmış gibi bir hava oluşmaya başladı. Basında, ‘Genelkurmay’da ve kuvvet komutanlıklarında ışıklar geç saatlere kadar yanıyor, bir hazırlık var’ diye başlıklar çıkıyordu. Genelkurmay Başkanı’na şunu söyledim: ‘Darbe havası işimizi kolaylaştırıyor. Büyük olasılıkla Erbakan seçime gidilsin diyerek koltuğunu çiller’e devretmek üzere görevi bırakır. Demirel de hükümeti kurmak görevini çiller’e değil, Mesut Yılmaz’a verir.’ Davranışımızı aynen sürdürdük. Darbe olacakmış havası esmeye başladı. Erbakan o baskı ve korkuyla Başbakanlık’tan istifa etti. Bağırdılar çağırdılar ama Cumhurbaşkanı hükümeti kurma görevini Yılmaz’a verdi.’

Bu satırlar kovuşturuldu mu?

Kovuşturulmadı.

28 Şubat darbesini yapanlar ellerini kollarını sallayarak dolaştılar, dolaşmaya devam ediyorlar.

Darbe ve Ergenekon irtibatı da kovuşturulmayacak.

Hiç değilse, Güven Erkaya’nın gösterdiği medeni cesareti gösterseler, çıkıp kahramanca konuşsalar, ‘Günlük bana ait değil. Bana komplo kurdular’ ucuzluğuna yatmasalar.

Korkmalarına gerek yok.

Bir şey olmaz.

Darbecileri yargı önüne çıkaracak bir ‘müddeiumumi’ henüz anasından doğmadı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi