Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

Tuzun kokmasına mani olmak!..

Tuzun kokmasına mani olmak!..

Anayasa tarafından kendisine biçilen sınırların dışına çıkan Anayasa Mahkemesi'nin sık sık Yasama'nın işine müdahele etmesine; kendisini zaman zaman kanun koyucu yerine koyduğu yetmezmiş gibi, anayasa değişikliklerini bile esastan görüşüp, 'yerindelik' kararları almasına alışmış gibiydik...

Referandumla kabul edilen son anayasa değişikliği, bu kuruluşun Anayasa sınırları dahilinde kalmasını ve kendisine tanınan yetkilerin dışına çıkmamasını temin edebilecek mi, bunu hep birlikte göreceğiz.

Anayasa ve kanunlarla kendisine çizilen sınırları sürekli olarak ihlal etme alışkanlığının sadece AYM'ye has olmadığını da biliyorduk tabii.

Özellikle kararları açısından son merci olan yüksek yargı kuruluşlarının sık sık başvurdukları bu usulün, en vahim örneklerinden birisini yaşadık geçtiğimiz günlerde.

Bir davada halen yargılanmakta olan bir kişinin tahliye taleplerini reddettikleri gerekçesiyle yargılanarak tazminata mahkum olan hakimlerin durumunu görüşen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, kararın yerinde olduğuna hükmederek, mahkemenin verdiği tazminat kararını onadı.

Gelişme bununla da sınırla kalmadı ve karar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından da onanarak, nihai karar haline geldi...

Uzmanlarının yorumuna göre, 'Anayasa'ya, TCK ve CMK hükümlerine, adil yargılama ve yargı bağımsızlığı ilkelerine aykırı olmanın yanında, hukuk tarihimizde bir ilk olan bu karar, nihai olduğu için, bundan sonra benzer birtakım girişimlerin de aynı şekilde neticelenmesine sebep olabilecek.

Açık olan, hakimler hakkında karar veren ilk mahkemenin, temyiz başvurusunu görüşen ilgili hukuk dairesinin ve bu dairenin onama kararını yerinde bulan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun, kendilerine tanınan sınırları alabildiğine zorladıkları gerçeği...

Ağızlarını her açtıklarında yargı bağımsızlığından dem vuran çevrelerin suskunlukla karşıladıkları bu durumu, halen devam etmekte olan bazı davalarda görev almış hakimlerin adil karar almalarını ciddi şekilde etkileyebilecek bir gelişme olarak değerlendiren uzmanlar, ilk derece mahkemelerin hukuka uygun kararlar vermesini sağlamakla görevli bir yüksek mahkemenin ve bunun ardından Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun böylesi bir hukuksuzluğa geçit vermesinin izah edilemeyeceğini vurguluyorlar.

Yerel mahkemelerin kararlarında bir adaletsizlik olduğunu düşünürseniz Yargıtay'a başvurursunuz ve ilgili dairenin kararı sizin için tatmin edici değilse, tashihi karar başvurusunda bulunarak konunun Yargıtay'ın ilgili genel kurulunda görüşülmesini sağlarsınız...

Oradan çıkan karar da tatmin edici değilse, geçmiş olsun!.. Hukuk yolları burada kapanmıştır...

Yaşanan, tam da böylesi bir olay.

Değişik lafızlarla ifade edilse de durum, sözün tam anlamıyla, tuzun kokması hali.

Yakın geçmişte, yargı camiasının problemlerini beyan sadedinde ve haklı olarak, 'vicdanları ile cüzdanları arasında sıkışmış hakim ve savcılardan' bahis açanların unuttukları bir husus olduğu, böylelikle ortaya çıkmış bulunuyor.

Yargının, özellikle de yüksek yargının tarafsızlığı, günümüz Türkiye'sinin karşı karşıya olduğu en önemli problemlerden birisi ve anlaşıldığı kadarıyla bu, öyle akşamdan sabaha çözülebilecek bir mesele de değil. Hakimlerin; bağımsız olmalarının yanında, tamamen tarafsız ve hukuka uygun bir şekilde karar alabilecekleri bir ortam sağlayabilmek, var olduğunu düşündüğümüz diğer bütün sıkıntılardan daha önemli...

Tuzun kokmasının önlenmesi, en büyük mesele...

Son anayasa değişiklikleri ile kısmi olarak da olsa sindirildiğini zannettiğimiz jüristokrasi, tekrar atakta, haberiniz olsun...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi