Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Kıbrıs bahane, dertleri Müslümanlık

Kıbrıs bahane, dertleri Müslümanlık

ABD ve AB'den yapılan açıklamalar dikkatli takip edildiğinde görünen o ki bizim onların yanında gerçekte yerimiz yok... Türkiye ne kadar istekli olursa olsun muhataplarımızın tavrı net, gerekçeleri açık. Gerekçelerini elbette her zaman açıkça ilan ediyor değiller. Özellikle hazırladıkları raporlarında bu gerekçeyi fazlaca zikretmiyor, farklı gerekçeler ileri sürüyorlar. Söz gelimi son olarak açıklanan AB İlerleme Raporu'nda Türkiye'ye hem övgü hem de eleştiri yer alıyor. Bir bakıma "Türkiye ilerledi ama daha yolu uzun" diyorlar. Ne biçim yolsa bir türlü 50 yıldır hiç kısalmadı, kısalacağa da benzemiyor. Çünkü AB'nin Türkiye bakışını belirleyen esas husus dini mensubiyettir. Bir Hristiyan Kulubü şeklinde oluşturulan birlik içinde Müslüman Türkiye'ye yer yok. Ne var ki bu gerçeği bizdeki bazı siyasiler bir türlü kabul etmek istemiyorlar.

AB İlerleme Raporu'nda Anayasa Değişikliği olumlu bulunmuş ama fazlası şartmış. Sanki bunu Türkiye istemiyormuş gibi bir tavır söz konusu. Özellikle de demokratikleşme açılımı sınırlı kalmış, ifade ve basın özgürlüğü için Avrupalılar endişeliymiş.

Bir defa Türkiye yeni anayasa yapacaksa bunu AB istiyor diye değil, kendi insanı için yapacaktır. Demokratikleşme açılımı daha da sürdürülecekse bunu da kendi insanı için yapacaktır. En azından böyle olmalıdır. Eğer yapılan anayasa değişikliği ve sıkça gündeme gelen yeni anayasa hazırlanması AB'yi memnun etmek için yapılacaksa ben böyle bir değişimi desteklemiyorum. Çünkü bilinmelidir ki yeni bir anayasa da yapsak AB, Türkiye'yi arasına yine kabul etmeyecektir. Ekonomik bakımdan da aynı şeyler söz konusu. Demek istediğim o ki Türkiye siyasi ve ekonomik alandaki gelişmeleri AB için gerçekleştirmenin gayreti içinde olmamalıdır. Çünkü, AB'yi Türkiye'nin sağladığı gelişmeler ilgilendirmiyor. AB'yi ilgilendiren bizim dinimizin onlardan farklı oluşu ve tüm çabalara rağmen bu toplumun inanç değerlerinden kopmamış, kopartılamamış olmasıdır... Son olarak bu gerçeği İngiltere eski Dışişleri Bakanı Jack Straw açık bir dille ifade etti. Straw AB'nin ısrarla Kıbrıs'ta Türkiye'yi isteklerini kabule zorlayışına dikkat çekerek, "Kıbrıs bahane. AB'de Müslüman ülke istemiyorlar". Straw'ın bu sözleri ile Cumhurbaşkanı Gül'ün "AB bizden Kıbrıs'ta jest beklemesin" sözlerinin aynı zamana denk gelmesi sanıyorum bir gerçeğin anlaşılmasını kolaylaştıracaktır.

Zaten Arnavutluk'a bile vizenin kaldırılmasını kararlaştıran AB'nin Türkiye söz konusu olduğunda tüm kapılarını kapatması bunun göstergesi değil midir? Derdim elbette dağılan Yugoslavya'nın arkasından ortaya çıkan bağımsız devletlere AB'nin öncelik tanımasına, bazı kolaylıklar sağlamasına karşı çıkmak değildir. Sadece AB'nin Türkiye'ye bakışını net bir şekilde göstermek için sık sık, "Özellikle ekonomik bakımdan, hatta özgürlükler açısından bizden çok geri durumda olan bazı Balkan ülkelerine AB'nin kucak açmasının tek sebebinin din beraberliğidir. Artık ülkeyi yöneten tüm siyasiler ve medya mensupları bunu bilerek AB konusunda yeni bir tavır belirlemek durumundadırlar." demeye çalışıyorum.

Artık, "Batı'dan koparsak yalnız kalırız. Ne pahasına olursa olsun onlarla birlikte olmak durumundayız" ön kabulünden kurtulmak gerekiyor. Yoksa 50 yıl kapılarında beklettikleri gibi bir o kadar daha beklemeye mahkum oluruz. Böyle bir tavır bu ülke insanını rencide etmez mi, etmesi gerekmez mi? Bu kadar mı benliğimizi kaybettik, kapı kulluğunu içimize sindirir hale geldik.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi