Hüseyin Deniz

Hüseyin Deniz

Son dönem beklentileri

Son dönem beklentileri

Yaklaşık 10 bin şube, 200 bin çalışan ve 950 milyar TL’lik aktif büyüklüğe sahip Türk Bankacılık Sistemi yılın ilk 9 ayında yaklaşık 17 milyar TL net kâr elde etti. Bu rakam geçen yılın aynı dönemine göre %7 artış gösterse de aslında sektörde faaliyet gösteren 49 bankadan yarısından çoğunun kârları geçen yıla göre azalış gösterdi. Bankacılık sektörü dünyada çalkantılı bir dönemden geçmesine rağmen ülkemizdeki bankalar hız kesmeden kârlılıklarını arttırmaktalar. Sadece 4 bankanın yalnızca 9 ayda elde ettiği net kâr, Türkiye Cumhuriyeti’nin IMF’ye kalan borcundan daha fazla. Bu kârın %54’ü özel bankaların, %30’u kamu bankalarının, %9’u yabancı bankaların, %4’ü Kalkınma ve yatırım bankalarının, kalan %3’ü ise Katılım bankalarının. ING, Şekerbank, Fortis, TEB gibi küçük bankalar kârlılıklarını arttırmakta zorlanırlarken Garanti, Yapı Kredi, İş bankası, Akbank gibi büyük bankalar çok yüksek kârlılıklarla yola devam etmekteler. Bu tabloya göre banka evlilikleri sürpriz olmayacak. Otorite de diğer taraftan sektördeki tekelleşmeden rahatsızlık duyduğunu her fırsatta dile getirmeye başladı. 49 bankadan müteşekkil bankacılık sisteminin net kârının %80’inden fazlası sadece 3 kamu bankası ve 4 büyüklere ait. (Garanti, İş, Yapı Kredi, Akbank)
Bankacılık sektörünün otoritesi Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun, bankaların üst düzey yöneticileriyle yaptığı periyodik anketin en sonuncusuna göre önümüzdeki döneme dair beklentiler TÜFE’nin son çeyrekte aynı seviyelerde tutunacağı yönünde. Amerikan Doları’nın mevcut duruma göre yılı belirgin bir artış-azalış yaşamadan aynı seviyelerde tamamlayacağı bekleniyor. Reel sektörün finansman ihtiyacının artacağına dair çok kuvvetli bir beklenti hâkim. Konut kredisi oranlarının daha da düşeceğine dair beklenti yok denecek seviyede iken çoğunluk bu seviyelerde bir süre daha kalacağı yönünde hemfikir. Görüş bildiren üst düzey yöneticilerden %22’si ise konut kredisi oranlarının yılsonuna doğru artacağını öngörüyor. Bankacılıkta kârlılığın hangi yönde olacağı sorusuna verilen cevaplarda “kârlılık azalacak” diyenler çoğunlukta. Bankaların mevduata verdikleri faizle kredilerden aldıkları faiz arasındaki marjın daralması kârlılıkları direkt olarak etkileyen unsurların başında geliyor. Bu durum karşısında önümüzdeki dönem bankaların komisyonlardan ve hizmet gelirlerinden kârlılığı arttırma eğilimine girmeleri kaçınılmaz.
Bankaların üst düzey yöneticilerine “önümüzdeki dönem bankaların kârlılığını aşağıdakilerden en çok hangisi etkileyecek” sorusu yöneltildiğinde sıralamalarının en sonunda “sektördeki rekabet seviyesi” yer alıyor. Bu durum Türk Bankacılık Sektörü’ndeki kangren haline gelmek üzere olan sorunun en net teşhisi aslında. Yöneticilerin kârlılıklarda en son düşündüğü şey, hatta hiç düşünmedikleri ve endişe etmedikleri şey sektördeki rekabet durumu. Sektörün geneline hakim az sayıdaki büyük banka gittikçe pazara daha çok hakim olacak ve sektör 3-4 özel büyük banka etrafında kümelenecek gibi görünüyor.
Önümüzdeki dönemle ilgili söylenebilecek en net şey bankaların kârlılıklarının daralacağıdır. Bankalar düşen kârlılıkları telafi edebilmek için daha çok hacim yapmak zorunda kalacaklar, daha fazla kredi kullandırmaya çalışacaklar, daha fazla kredi kartı satmaya çalışacaklar ve her şeyden önemlisi faiz dışı gelirlerini, bankacılık hizmet ücretlerini arttıracaklardır. Önümüzdeki yıl daha pahalı hizmet alınan, açık veya gizli daha yüksek komisyonların konuşulduğu bir bankacılık sektörü göreceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Deniz Arşivi