Engin Ardıç

Engin Ardıç

Signora Piatti, la legge e questa!

Signora Piatti, la legge e questa!

Ben şimdi kalksam gitsem İtalya'ya yerleşsem... İki yeğenim İtalya'da, vallahi gider miyim giderim...
Mahsuscuktan söylüyorum, evli değilmişim diyelim, bir İtalyan kadınıyla evlensem, Claudia mesela, kadın bir süre sonra ölse... Ondan bir oğlum olsa, adını Luigi koysam sözgelimi...
Evlensem ama İtalyan vatandaşlığına geçmeyi de hiç aklıma getirmesem. Gene mahsuscuktan Türkiye AB üyesi olsa, İtalya olmasa da, "AB vatandaşlığının" avantajlarından yararlanmayı sürdürsem.
Bu arada, hani Ettore Scola'nın "Teras" filminde sarakaya aldığı birtakım İtalyan "entelleriyle" de tanışsam, onların barlarına falan girsem çıksam...
Türkiye'ye karşı kompleksler içinde kıvranan İtalyan basın mensupları bana bir köşe verseler, diyelim Corriere della Sera gazetesinde...
Fakat İtalyanca bilgim çok kırık dökük olduğu için yazılarımı üst katta oturan bir İtalyan komşum yazsa da benim imzamla yayınlansa...
Bu arada, diyelim Fenerbahçe'ye teknik direktör olmaya hazırlanan Donadoni'ye ya da Lippi'ye de Türkçe dersleri versem, İtalyan basını bunu pek sevse, beni göklere çıkarsa... Bana neredeyse ünlü Türkolog Anna Masala muamelesi yapsa...
Türk yemeklerini falan da tanıtsam arada...
Eh, bu arada da pasaportumun vize tarihi geçse bir gün...
Oturma iznim yok, çalışma iznim yok, turist olarak bulunuyorum. Üç ayda bir çıkıp girmecesine... Ya da oturma iznim var da süresi doldu...
Hay huy içinde ihmal etmişim, unutmuşum, uzattırmamışım... Olur ya, insanlık hali...
İtalyan polisi beni sınır dışı eder mi? Eder.
Bir gece nezarette tutar mı? Tutar. O dehlizde Napolili uyuşturucu satıcıları, Sicilyalı mafya tetikçileri falan da bulunabilir mi? Bulunabilir.
"Git, üç aydan önce gelme" der mi? Der.
"Ben sizin futbolcularınıza Türkçe öğretmiş adamım" desem gözümün yaşına bakar mı? Bakmaz.
Türkiye'ye dönünce ağlasam, "beni sürgün ettiler" desem kimse bana aldırır mı? Aldırmaz.
Türk entellerinin yakından tanıdıkları Signora Donatella Piatti'nin başına aynen bunlar gelmiş.
Aşağılık kompleksi içinde kıvranan bazı entellerimiz şimdi "ayıp oldu ecnebiye" ya da "rezil olduk Avrupa Birliği'ne" yaklaşımıyla dövünüyorlar. Satır aralarında alavere dalavere hükümeti suçlama isteği de seziliyor.
Oturma iznin bittiyse, uzatacaksın.
"Benim kocam da oğlum da Türk" diye övünüyorsan, tenezzül edip sen de Türk vatandaşlığına geçeceksin. Ayrıca "İtalyanlığına" halel gelmez, merak etme, "çifte vatandaşlık" diye bir müessese var, nasıl olsa "askerlik derdin" de yok, din değiştirmen hele hiç gerekmez.
Ya da ağlamayacaksın.
Puccini'yi herhalde bizlerden daha iyi bilirsiniz Signora Piatti... Size "Turandot" operasının ilk cümlesini hatırlatmak isterim: "La legge e questa"...
"Kanun böyle" demek.
Avrupa Birliği'nin kapısında bekletilen bağımsız ve egemen Türkiye Cumhuriyeti'nin kanunu.
Şimdi anladınız mı Avrupa'da biz Türkler'in neler çektiğimizi de, cara signora, sevgili bayan?
Bu konuda bir tek yazı yazmış mıydınız, ya da komşunuz yazmış mıydı Signora Piatti, yemek tariflerinin falan dışında?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Engin Ardıç Arşivi