Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Bürokrasi siyasi otorite ile inatlaşamaz!

Bürokrasi siyasi otorite ile inatlaşamaz!

Evet “iktidar tehlikelidir. Mutlak iktidar mutlak tehlikelidir.”
Ama bundan daha tehlikeli bir şey daha var: İktidarın yetkisinin iktidar dışı güçler tarafından kullanılıyor olması.. Bunun adı Kayıtdışı siyasettir. Derin devlettir, Özel harptir, JİTEM’dir. İşte o her neyse o! Bunun adı bazen Militarizm olur, bazen Juristokrasi, bazan Bürokrasi.
Geçen gün Ulaştırma Bakanı, “Eğer Bürokrasi elimizi bağlayıp, ayağımıza pranga vurmasaydı, yaptığımız hizmetlerin iki katını yapardık” diyor..
Kuvvetlerden söz edilirken, yasama, yürütme ve yargı yanında bir de TSK ve Mediadan söz edilir.. Yasal olan, kayıtlı olan, yani kâğıt üstünde olan. Bir de gerçek olan bir şey var.. O da bütün bunların üzerinde bir derin güç.. Şimdi Cumhuriyet tarihi boyunca olmayan bir şey yapıldı ve Balyoz’da ve fişleme olaylarında adı geçen Jandarma Tümgeneral Halil Helvacıoğlu İçişleri Bakanı Beşir Atalay tarafından Tuğamiral Abdullah Gavremoğlu ve Tümgeneral Gürbüz Kaya Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül tarafından görevden alındı.
Biliyorsunuz bu üç komutan son YAŞ toplantısında haklarındaki davalar nedeniyle terfi ettirilmemişti. Terfi ettirilmeyen ancak başka görevlere atanan üç paşa, AYİM’e dava açarak YAŞ kararlarını bypass olarak nitelenen karar çıkarmışlardı. Şimdi sıra askerin protokoldeki yerini normalleştirmede.
Bu karar bir ilk, ama son olmamalı. Gül’e saygısızlık eden paşalara da haddi bildirilmeli..
Bunun bir örneği de Lizbon’da yaşandı biliyorsunuz. Ya makul bir gerekçesi varsa açıklanmalı ya da bu tür disiplinsizliklere asla müsaade edilmemeli. “Başkomutan” sıfatına sahip bir kişiye, onun emir komutası altındaki bir kişi iteatsizlik yapıyorsa, ne yapmaz ki!
Hayır, yapanın yanına kâr kalmamalı.. Bu affedilecek, görmezden gelinebilecek bir hadise değildir..
Disiplinsiz bir asker, düşmana korku salmaz, caydırıcılık vasfını kaybeder, ancak kendi milletinin başına bela olur, kendi devletinin sırtında bir kambura dönüşür.
TSK bu günahı taşıyamaz. Hadi artık şu Ankara’daki Kozmik oda soruşturması ile ilgili de bir adım atılsın. Ya hu! Eğer Ankara’daki darbecilerin üzerine gitmeyecekseniz İstanbul’daki destek unsurlarını niye içeride tutuyorsunuz? Ha! Biliyorum İstanbul’da birileri Atlantik ötesi Yahudi Lobisi içindeki mutemet adamlarından destek umutlarını kaybetmediler, Atlantik ötesi dostlar da, Türkiye’deki AK Parti iktidarını baskı altına almak için İsrail’deki Siyonist çetelerin dümen suyunda “direnin” mesajı veriyorlar.. Şimdi Ulusalcı Ergenekoncular, Anti Amerikan mesajlar veriyorlar.. Kendileri İslam’a ve Müslümanlara karşı şahinler safında yer alan Siyonist Lobinin peşinden gidiyorlar ya. Bunu da “Ulusalcılık” olarak tezgâhlıyorlar.. Birileri de bunu yutuyor..
Darbe İstanbul’da değil Amerika’da yapılır.. Ankara’daki darbe planı deşifre edilmeden İstanbul’da ne olup bittiğini tam olarak anlamak mümkün olmayacaktır.
Birileri “Kızım sana söylüyorum gelinim sen dinle” kabilinden İstanbul’da birilerini içeri tıkıp, ötekilere teslim ol çağrısı yapıyor. Hani teslim olsalar, sanırım birileri af filan diye bu işin üstünü örtmek isteyecektir.. Çünki bu işlerde kontrolü kaybederseniz yarın ABD’nin, İsrail’in, İngiltere’nin, Almanya’nın kirli çamaşırları da dökülecek ortaya.. Ama bizim ulusalcılar işmardan anlamıyorlar ki!
İstanbul’da bunlar oldu ise, mesela Hurşit Tolon İzmir’de kiraz mı topluyordu! Sahilde balık mı tutuyordu oltasıyla.. İzmir’deki Amerikan istihbarat timi oradaki faaliyetler hakkında bir şey bilmiyor mu idi sanki!. İstanbul’da olanların benzerleri Diyarbakır’da, Malatya’da, Adana’da olmadı mı?
Birtakım adamlar İstabul’daki çeteyi “Plan tatbikatı” diye davadan kurtaracaklarını sanıyorlar. Mızrak çuvala sığmıyor beyler.. Gerçek kişileri nasıl fişlediniz öyle. O konuşmalardaki üslûb ne öyle. Kendi aranızdaki konuşmaların şekli, alınan kararlar doğrultusunda yapılan operasyonlar.. Çırpındıkça batarsınız.. Hangi sivri zeka bunlara bu aklı veriyorsa ve bunlar bu yalanlara nasıl inanıyorlarsa..
Bana kalırsa bu işe bulaşmış insanları 3 gruba ayırmak gerek. Çekirdek kadro. Onun dışında çekirdek kadro ile 3 halka arasında temas sağlayan destek unsurlar ve onun dışında kalan emir komuta içinde kullanılan unsurlar.. Merkezden çevreye göre tutuklama yapılması gerekirken, en fazla tutuklama destek unsurları arasında yapıldı. Ama dış halkadan da insanlar içeri atıldı. Çekirdek kadrodan pek az kişi alındı ve onlar da ayrıcalıklı bir konumda bulunuyorlar.
Bu yapının Ankara’daki merkez kadrosuna ulaşılmadan sadece İstanbul’a hapsedilmiş bir soruşturma ile bir yere varamazsınız ve bu iş çok uzun sürer. Kurunun yanında yaş da yanar.. Bana kalırsa Ankara’dan başlayıp çevreye yayılmalı. Çekirdek kadronun üzerine gidilmeli. O zaman göreceksiniz, dış halka ve destek unsurlarının çoğu bu süreçte devletin yanında yer alacaktır ve tabii bir de Yargı, Bürokrasi, STK, Sermaye ve Media içindeki unsurların bir an evvel tasfiye edilmesi gerek!.. Paşaların görevden alınması bu anlamda doğru yönde ileri doğru bir adım. Hayırlı olsun.
Selâm ve dua ile.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi