M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Cemaat

Cemaat

BİR tasavvuf tarikatinin doğru, gerçek, meşru olması için birinci şart nedir?.. Şeriata mutabık (uygun) olmasıdır.

Bir cemaatin hayırlı, doğru, hak yolda olması için temel şart da budur.

Şeriata aykırı tarafları olan cemaatler bozuktur.

Şeriat ne demektir?. Kur'âna, Sünnete, icmâ-i ümmete uygun olmak demektir.

İslâmî bir cemaatin hak bir cemaat olması için gereken temel şartlar şunlardır:

1. İtikad (inanç) konusunda doğru yolda olacak.

2. Şeriata uygun olacak. Şeriata aykırı tarafları olmayacak.

3. Ehl-i Sünnet ve Cemaat yolunda olacak.

4. Bid'atli ve bid'atçi olmayacak.

5. Beş vakit namaz taraftarı olacak, mensuplarına namaz kıldıracak.

6. Zekâtı Kur'âna veSünnete uygun olarak verdirecek ve sarf ettirecek. Zekâtı Kur'âna, Sünnete, Şeriata, fıkha aykırı olarak toplayan ve sarf eden bir cemaat hayırlı bir cemaat değildir.

7. Bir cemaatin kendisini İslâm ile özdeşleştirmesi büyük bir hatâdır. Çünkü parça bütün ile özdeş olamaz.

8.Zaruriyat-ı diniyeden bir tanesini bile inkâr eden cemaat bozuk ve fâsık bir cemaattir.

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz "Cemaat rahmettir, tefrika azabtır" buyurmuşlardır. Bu hadîsteki cemaatten maksadın Müslümanların bir ve beraber olmaları, Ümmet birliğinin korunması, birlikte hareket edilip çalışılması, bir İmam-ı Kebir'e biat ve itaat edilmesi manasına olsa gerektir. Zamanımızda, birbirinden kopuk İslâmî cemaatler türemiştir ki, bunlar parça, hizip ve fırkadır.

Peygamberimiz Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz hazretlerinin Allahü Teâlâ katından getirmiş olduğu ilahî İslâm dâveti kendisine ulaşmış olduğu halde bu kurtarıcı daveti kabul etmeyen,

İslâm'ın hak din olduğunu inkâr eden,

Kur'ânın Kelamullah olduğunu inkâr eden,

Peygamberin peygamberliğini inkâr ve tekzib eden kişiler asla ehl-i necat ve ehl-i Cennet olamaz. Bunun aksini iddia eden cemaatler, hizip ve fırkalar, grup ve klikler doğru yolda değildir.

Kelime-i Tevhid ve Kelime-i Şehadet birer bütündür. Bunların ikiye ayrılması ve ikinci parçalarının, kâfirlerin hatırları için zikr, telâffuz ve ikrar edilmemesi kabul edilemez.

Muhammed Mustafa alyehissalatü vesselamın bi'setinden (Peygamberliğini ilan etmesinden) sonra, bu davet ve tebliği kendisine ulaşan her insan onun nübüvvetini tasdik ve ona iman etmekle mükelleftir.

Allah katında hak geçerli, doğru, makbul tek din İslâm'dır.

Allah İslâm'dan başka din kabul etmez.

Üç veya daha fazla hak din vardır demek küfürdür.

Bir tek ibrahimî din vardır, o da İslâm'dır.

Başka ibrahimî din yoktur.

Yahudiler İslâm dininin, Kur'ân'ın, Hz. Muhammed'in nübüvvetinin hak olduğunu kabul etmez.

Hıristiyanlar da etmez.

Hıristiyanlar, Hz. İsa aleyhisselamın tanrılığına, Tanrının oğlu olduğuna iman eden ve bu inançlarını paylaşmayanların hak yolda olduğunu kabul etmez.

Onlar İslâm dininin hak olduğunu kabul etmez, aksine batıl bir din olduğunu iddia ederken, bazı Müslümanların onların dinini hak olarak kabul etmeleri ne büyük bir adaletsizlik ve çelişkidir.

İslâm'ın Tevhid inancı ile Teslis (Baba, Oğul, Ruhülkuds) inancı birbiriyle asla bağdaşmaz ve uyuşmaz. Hem Tevhid inancı, hem de Teslis inancı haktır demek büyük bir mantıksızlık ve çelişkidir.

Netice:

Bir mezhebin, bir tarikatin, bir cemaatin, bir fırkanın, bir meşrebin, bir grubun, bir topluluğun hak ve doğru olması için itikad, ibâdet, ahlâk konularında Ehl-i Sünnet dairesi içinde bulunması; Kur'âna, Sünnete, icmâ-i ümmete aykırı tarafları olmaması; Cadde-i Kübra-i islâmiyede de yürümesi, Sevad-ı Âzam dairesi içinde bulunması, dinî konularda cumhur-i ulemânın peşinden gitmesi gerekir.

* (İkinci yazı)
MÜSLÜMAN KARDEŞİME AÇIK MEKTUP

SEVGİLİ Müslüman kardeşim... Senin ilmin, irfanın, ehliyetin, uzmanlığın yok ise, sakın kendi kafana, kendi re'yine, kendi heva ve hevesine göre Kur'ândan ve Sünnet'ten hüküm çıkartmaya kalkma.

İcazetli ulemâ ve fukahanın halk için hazırlamış oldukları akaid, ilmihal, fıkıh ve ahlâk kitaplarını al, onlardaki bilgileri öğren, hayatına tatbik et.

Önüne yüz Kur'ân meâli, tercümesi, tefsiri; onların yanına yüz de hadîs külliyatı koysan, iki sene okusan yine de dosdoğru olarak iki rekat sahih namaz kılmasını öğrenemezsin.

İcazetli ulemâ ve fukaha tarafından telif ve tasnif edilmiş olan muteber ve güvenilir ilmihal kitaplarında yanlış yoktur. Cumhur-i ulemâ yanılmamıştır. Cumhur-i ulemânın yolunu bırakan yanılmaya mahkumdur.

İslâm'ı reformcu, yenilikçi, değişimci, Fazlurrahmancı, BOP'çu, kimisi Kemalist, kimisi Necdî bozuk İlâhiyatçıların kitaplarından öğrenmeye kalkarsan sapıtabilirsin.

Muteber ve güvenilir Ehl-i Sünnet İlmihallerinde yazılanlar doğrudur.

Kader imanın şartlarından, haktır.

Allah'ın izniyle şefaat haktır.

Kabir ahvali, soru melekleri, iyilerin kabirde rahat etmesi, kötülerin azap çekmesi haktır, doğrudur.

Fıkıh ve ahlâk kitaplarımızda, Kur'ân ve sünnetten çıkartılmış kadınla ilgili ne kadar hüküm varsa doğrudur.

Riba dinimizde haramdır. Helâl olduğuna itikad eden kâfir olur.

Şeriat Kur'ân ve Sünnetten çıkartılmış din hükümlerinin tamamına verilen isimdir. Din ile Şeriat özdeştir. Doğru inanç ve bilgilerin, iyi amellerin, güzelliklerin kaynağı Şeriattır. Şeriatı tahkir eden, Kur'ânı ve Sünneti tahkir etmiş olacağı için İslâm'dan çıkmış, mürted olmuş olur.

İslâm dininde kurban kesmek vardır. Kurban parasını başka işler, hayırlar için kullanmak caiz değildir.

Dinimizde tesettür vardır ve haktır.

İyi ve gerçekten dindar Müslüman iyi ahlâklı, iyi karakterlidir.

Ahlâkı bozuktan iyi Müslüman olmaz.

Zekât Kur'âna, Sünnete, icmâ-i ümmete, ilmihal kitaplarındaki hükümlere göre verilmelidir. Şeriat zekat parasıyla cami yaptırmaya bile izin ve cevaz vermemektedir. Zekât parası derneklere, vakıflara, tüzel kişilere verilmez. Zekât parasının ve malının mutlaka temlik edilmesi şarttır.

İctihad kapısı kilitli değildir ama bugün İslâm dünyasında ictihad yapacak seviyede alim ve fakih yoktur.

İslâm dininin hükümleri evrenseldir. Onlar, zamanla eskimez. Namaz, oruç, zekât, hac Kıyamet'e kadar eda edilecektir. Onlarda arttırma, eksiltme, değişiklik yapılamaz.

İslâm'ı, Kur'ânı, Sünneti en iyi anlamış ve öğrenmiş, en doğru ve iyi şekilde hayata uygulamış üç kuşak Ashab, Tâbiîn ve Tebe-i Tâbiîn kuşaklarıdır. Onlara Selef-i Sâlihîn denir. Onları inkâr eden, onları İslâm'ı doğru anlamamakla itham eden sapıktır.

İslâm dininin nazariyatı günümüze kadar kopukluk olmadan gelmiştir. Kopukluk Ehl-i Sünnet dışı fırka ve hiziplerde olmuştur.

Bütün mü'minler tek bir ümmettir. "Rahmet cemaattedir" hadîsindeki cemaat bugünkü fırka ve hizipler değildir.

Kendisini İslâm'a uydurmayıp da, İslâm'ı kendine uydurmaya çalışan sapıktır.

Müslüman, Allah'ın inzal etmiş olduğu hükümlerden başkasını beğenmez.

Kur'ânın, Sünnetin, Şeriatın, İslâm ahlâkının açık ve muhkem hükümlerine ters düşen, onlarla uyuşmayan bütün hükümler batıldır.

İslâm'ın bütün müttefakun aleyh (üzerinde ittifak edilmiş) hükümleri doğrudur. Ayrıntıya ait bazı çeşitlilikler ve farklılıklar vardır ki, onlar Ümmet için geniş bir rahmettir.

İslâm terörizmi kabul etmez.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizin bütün Ashabı, din konusunda âdildir.

Dinini dünya karşılığında satan kişi alçak ve ahmak bir tacirdir, büyük ziyan ve zarar etmiştir.

Dünyanın en şerir ve şaki kişileri yüce İslâm dinini, Kur'ânı, Sünneti, Şeriatı, mukaddesatı şahsî menfaatlerine, ihtiraslarına, nefsaniyetlerine, haram ve kara servet edinmeye âlet edenlerdir.

Bütün kurtarıcı hikmetlerin ana kaynağı Kur'ândır. Ondan sonra Sünnettir.

Şeriata zıt ve aykırı olan her şey hederdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi