Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Televizyonları izledikçe kafayı yiyorum!

Televizyonları izledikçe kafayı yiyorum!

Bütün “sert çıkış”larına, bütün “öfkeli ifade”lerine rağmen; yine de, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “sağlam bir sinir sistemi”ne sahip olduğunu düşünüyorum... Şahsen ben; “Wikileaks belgeleri” üzerinden “Tayyip Erdoğan” hakkında yapılan tartışmaları dinledikçe, ekran karşısında çıldırıyorum...

Televizyondaki “tartışma programları”nı izlerken; zaman zaman “Yuhh” çektiğim, zaman zaman “Çüş artık” dediğim, zaman zaman da “Aptal!.. Embesil” diye bağırdığım oluyor... Benim bu “öfkeli” halimi gören eşim; usulca çıkıyor odadan!..



Gel de sinirlenme!..



Gel de öfkelenme!..



ERDOĞAN, NEYE SİNİRLENMİŞ?



Ekranlarda öyle “saçmalık”lar dile getiriliyor, öyle “aptallık”lar sergileniyor ki; iyi ki orada yokum!..



Eğer aralarında olsam var ya;



Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Davos’ta dediği gibi, “One minute” filân demez, herhalde Medyum Memiş’in Keto’ya yaptığı gibi, “elimin tersiyle bir tokat” aşkederdim!..



Sizler de izliyor olmalısınız;



“Gazeteci”sinden “uzman” kisveli “Ergenekoncu”suna kadar o kadar “embesil” çıkarıyorlar ki ekrana; öfkelenmemek, sinirden saç-baş yolmamak mümkün değil!..



Meselâ, birisi diyor ki;



“Erdoğan’ın İsviçre’deki 8 bankadan gizli hesabının bulunduğu” iddiası; “Wikileaks belgeleri”nin “en zayıf halka”sıdır!.. Böyle bir hesap olsaydı, çoktaan “belge”leri yayınlanırdı... Bu iddia saçma!..



“Ohh” diyorum, “nihayet mantıklı biri çıktı!”



Ama, o da ne?..



Kadın, başlıyor saçmalamaya:



“Erdoğan’ın bu kadar sert çıkışı, para işinden dolayı değil!.. ABD ve İsrail’e kafa tutan açıklamalar yaparken, görüldü ki; ABD ile arası gayet iyidir... Tayyip Erdoğan, Amerikancılığı ortaya çıktığı için bu kadar öfkelidir!”



İşte o anda, “oha” diyorum!..



“Oha!.. Belgeler, Erdoğan’ın Amerikan yanlısı olduğunu değil, tam aksine Amerikan projesi olmadığını göstermiştir!.. Düne kadar; AK Parti’nin Amerikan projesi olduğunu iddia edenler, görmüşlerdir ki; İsrail ve ABD, AK Parti Hükümeti’ni devirmek için yoğun çaba sarf etmişlerdir... Özellikle de; ABD Büyükelçisi Eric Edelman’ın görev yaptığı 2003-2005 arasında!”



Bunu bile bile; hâlâ “Amerikancı” demek, hem Erdoğan’a “iftira”dır ve hem de “müfteri”nin “embesil”liğinin kanıtıdır!..



DEMEK Kİ, DOLARLARI VAR!



Kızıyor, bir başka kanala geçiyorum... Orada da aynı konu tartışılıyor.



Hem “uzman” geçinen, hem de “üniversitede hocalık” yapan “kıt zekâlı”nın biri, Erdoğan’ın;



“İsviçre bankalarında bir kuruşum yok. İspat ederseniz bu makamda durmam. Siz o makamlarda duracak mısınız?.. Bu belgeleri ispatlamayan alçaktır.”



Şeklindeki açıklamasına takmış kafayı... Bakın, bu sözü nasıl yorumluyor:



“Tek kuruşu yokmuş!.. Demek ki; kuruşları, liraları, dolarları ve evroları var!”



Gelin de, “oha” demeyin!..



Lütfen dikkat;



Bu sözü söyleyen; “hükümetlerin yıkılıp, hükümetlerin kurulduğu”, bilmem neredeki “köy kahvesi”nde konuşan “Sarı çizmeli Mehmet Ağa” değildir!..



Bu adam; okumuş, mürekkep yalamış ve dahi “hocalık” yapan bir adamdır!..



Ama, derler ya;



“Okumak, cehaleti alır,



Eşeklik baki kalır!”



Bu adam da böyle bir şey!..



“Tam bir mantık fukarası!”



İSVİÇRE’DE HESABI YOKSA!



Sıkılıyorum... Ruhum daralıyor... Böyle “geri zekâlı”ları dinlemektense, hemen bir başka kanala geçiyorum.



Sanki, matah bir iş yapıyorum.



Çünkü, orada da “IQ seviyesi düşük bir embesil” çıkıyor karşıma!..



O da diyor ki;



“Dikkat edin; Erdoğan, İsviçre bankalarında tek kuruşunun olmadığını söylüyor!.. Bu demektir ki; başka ülkelerde başka bankalarda hesabı var!!!.. Erdoğan, başka bankalarda hesabının olmadığını da açıklamalıdır!”



“Çüşşş!.. Oha!..



Ve de “yuh!”



Bu kadar “aptallık”, bu kadar “geri zekâlılık” olmaz!..



Hayır, bu söyledikleri;



“Aptallık”larından değil!..



Bilerek söylüyorlar bunu!..



“Domuzluk”larından söylüyorlar!..



Erdoğan, “akçeli işler” ve “ailesi” konusunda son derece hassastır, bu konularda “öfke”ye kapılır ya, “damar”ına basıp, “zıvanadan çıkarmak” istiyorlar!..



Evet, bir “taktik” bu!..



“Psikolojik harp taktiği!”



“Saftorik” ayaklarına yatıp, “embesil” görünmeyi bile göze alıyorlar ki, Erdoğan’ı çileden çıkarsınlar!..



Dedim ya;



Erdoğan, bütün bu “düşmanlık”lara rağmen, yine de “sinirleri sağlam” bir adammış ki; sükûnetini muhafaza ediyor.



Ben olsam, ağzıma geleni söyler, bunları bir güzel paylardım!..



Demekki;



“Başbakanlık” ayrı bir şey!..



KILIÇDAROĞLU DA KORODA!



Baktım, bu programları izlerken; “ağzımda diş, başımda saç” kalmayacak, kapattım televizyonu, gittim yattım!..



Sabahleyin gazeteye geldim ki;



Önümde “Kılıçdaroğlu’nun demeci!”



“Allahım” diyorum; “Ne günah işledim ki, bunları çıkarıyorsun karşıma?”



İlk açıklamasında;



“Wikileaks’teki iddialar vahim... Başbakan bu vahim iddialara açıklama getirmelidir... Aksi halde altında kalır” diyen...



Başbakan açıklama yapınca da;



“Sayın Başbakan yine esti, üfürdü, gürledi. Herkese; Wikileaks’in iddialarına neden itibar ediyorsunuz diyor...



Halbuki; ‘İsviçre’de hesabım yok’ demesi yeterliydi...



Biz sayın Başbakan’a inanırız. Kendisi Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı. Türk Başbakanları normal şartlarda yalan söylemez.”



Bay Kemal Kılıçdaroğlu, önceki gün baktım, yine ağız değiştirmiş... Öyle sanıyorum ki; “televizyonlardaki embesiller”den etkilenmiş!..



Önceki günkü açıklamasında demiş ki;



“Sayın Başbakandan isteğimiz; eğer arzu ederse, tabii ki kendi bileceği şey; İsviçre’deki bankalara başvurup herhangi bir hesabının olmadığına dair yazı alması ve bunu kamuoyu ile paylaşması... Bundan daha doğal ne olabilir.”



El insaf!..



Bir insan bu kadar mı “zikzak” çizer, bu kadar mı “vantilatör” olur, bu kadar mı hızlı döner?..



Şu hâle bakın;



Daha dün; “Biz sayın Başbakan’a inanırız” diyeceksin, şimdi de kalkıp, “Bankalardan yazı al” çağrısında bulunacaksın!..



Bu kadarına pes!..



Madem şüphen var;



Git, kendin araştır be adam!..



BEN DE KEMAL BEY’E SORSAM!



Erdoğan, ne yapsın şimdi?..



Adım gibi eminim ki;



“İsviçre bankaları”ndan yazı gelse, bu defa da; “başka ülkelerin başka bankalarından” yazı isterler!..



O da yetmez;



Daha başka bankalardan!.



Maksat “düşmanlık” değil mi?..



Sormayayım dedim, ama soracağım;



“Bay Kemal Kılıçdaroğlu; siz namuslu ve dürüst bir adam geçiniyorsunuz değil mi?.. Ama ben sizin namuslu ve dürüst biri olduğunuza inanmıyorum!.. Geçmişte bazı şaibeli işler yaptığınızı, hatta eşinizi aldattığınızı iddia ediyorum!..



Lütfen; dürüst ve namuslu olduğunuza dair bir belge sunar mısınız?..



Dürüst ve namuslu olduğunuzun belgesini açıklayın ki; ben de inanayım, kamuoyu da inansın!”



Biliyorum, diyeceksiniz ki;



“Namusun ve dürüstlüğün belgesi mi olur?.. Neler saçmalıyorsun sen?”



Doğru, saçmalıyorum!..



Ama, siz de saçmalıyorsunuz!..



Siz nasıl “belge” sunamazsanız, Erdoğan da, “olmayan şeyin belgesini” sunamaz!..



Hem, böyle bir “belge” olsaydı var ya; bunu ABD ve İsrail, çoktaan açıklardı!..



Varsa bir bildiğiniz;



O “belge”yi siz sunun!..



Ya da; susun, oturun!..



Çünkü “rezil” oluyorsunuz!..



Sizin rezil olmanız umurumda değil de, burada ben kafayı yiyorum.



TV’lerdeki “embesil”lere uymayın lütfen!..







İsrail’deki yangın... Yakan da yanar!



Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da dediği gibi; “İsrail’deki orman yangını”nı söndürmek için Türkiye’nin “iki yangın söndürme uçağı” göndermesi; “insanî ve İslâmî bir görev”dir... Yani, “diplomatik ilişki” kurmakla ilgisi yoktur... İsrail “özür” dileyip, “tazminat” ödemedikçe, ilişkilerin eskisi gibi olması mümkün değildir.



Olayın bir boyutu bu... Bir başka boyutuna gelince... Malûm, orman yangını “42 kişi”nin ölümüne sebep oldu... İsrail Başbakanı Netanyahu; “Bu, bizim baş edebileceğimiz bir yangın değil... Bütün dünyadan yardım bekliyoruz” dedi.



Öyle anlaşılıyor ki; “yakma” konusunda son derece mahir olan İsrail, “söndürme” konusunda son derece aciz... Yani; “yakıyor, yıkıyor, öldürüyor” ama “söndürme” konusunda beceriksiz!..



Adamlar; hep “yakmayı, yıkmayı, öldürmeyi” düşündüğünden, “teknoloji”lerini buna göre geliştirmişler... Bir gün gelip; “kendilerinin de yanacağını” hiç düşünmediklerinden, bir “orman yangını”nda bile apışıp kaldılar!..



Dilerim, bu olaydan sonra; “yakanın” da, bir gün gelip, “yanacağını” anlarlar...



Türkiye’nin yaptığı; “insanî ve İslâmî bir görev”dir... Bundan “politik sonuçlar” çıkarmak isteyenler avuçlarını yalarlar.




Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi