Hüseyin Deniz

Hüseyin Deniz

Ülkeler arası sıralamalarda nerelerdeyiz?

Ülkeler arası sıralamalarda nerelerdeyiz?

Ülkemiz 1980’li yıllara kadar iktisatçıların belli zaman dilimlerini “kapalı ekonomi” belli zaman dilimlerini “içe kapalı ekonomi” olarak sınıflandırdıkları çeşitli dönemlerden geçti. 1980’li yıllardan itibaren ise adım adım dışa dönük, dünyanın önde gelen ülkeleriyle bütünleşmiş bir ülke haline geldik. Eskiden dünyadan bihaber yaşayıp giderken etrafımızdaki perdelerin kalkmasıyla dünya ülkeleriyle kendimizi kıyaslama imkânımız doğdu, gelir düzeyimiz diğer ülkelere göre ne durumda, ortalama yaşam süresi bakımından dünyada durumumuz nedir vb gibi bir çok başlıkta yerimizi gördük.
Bunun en büyük faydası elbette somut verilere dayanan bu çalışmalara göre yetersiz kaldığımız alanlarda üst sıralara çıkmak için çaba sarf etmek gerektiği bilincinin yerleşmesi. “Japonya’daki insanların ortalama yaşam süresi 82 yıl iken neden bizim ülkemizde ortalama yaşam süresi 72 yıl” sorusuna cevap aranması gibi.
Dünyadaki ülke sayısının Birleşmiş Milletler’e üye olan ülke sayısından ibaret olduğu varsayımı genellikle kabul gören bir yaklaşımdır. Buna göre biz de bu kıstasa göre 192 ülke arasında belli başlı bir iki kalemde ülkemizin sıralamalarda nerelerde olduğuna bakacağız. Bunu yaparken, ülkelerin bu verilerini en iyi organize eden ve bu alanda ilk sırada referans olarak gösterilen Dünya Bankası verilerini baz alacağız. (http://data.worldbank.org/)
Bakacağımız ilk gösterge Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH).
Çok kabaca ifade etmek gerekirse GSYH, bir ülke sınırları içinde bir yılda üretilen nihai mal ve hizmetlerin parasal değeridir. İtirazlar olsa da, GSYH ne kadar büyük ise o ülkenin refah düzeyinin de o kadar iyi olduğu genel kabul görmüştür.
2009 yılı itibarıyla tüm dünyada üretilen nihai mal ve hizmetlerin toplam değeri 58 trilyon Amerikan Doları. Bunun neredeyse dörtte biri, 14 trilyon Dolar’ı tek başına Amerika Birleşik Devletleri’nin. 5’er trilyon Dolar ile Japonya ve Çin, 3.5 trilyon Dolar ile Almanya ve her ikisi de yaklaşık 2.5’ar trilyon Dolar ile Fransa ve İngiltere tüm dünyanın Gayrı Safi Yurtiçi Hasılasının yarısından fazlasını oluşturuyorlar.
Bu veriler bu 6 ülkenin tüm dünya üretiminin ve dünya ekonomisinin lokomotifi olduğunun en somut göstergesi.
Ülkemiz ise bu sıralamada 617 milyar Dolar ile Endonezya ve Belçika’yı geçerek Güney Kore ve Hollanda’nın ardından 17. Sırada yer alıyor.
Tüketici fiyatlarına göre yıllık enflasyonda ise 2009 yılında %6.3 ile en yüksek enflasyona sahip 35. ülkeyiz.
Listenin zirvelerinde ise %30 ile Venezüella, %20 ile Gana, %16 ile Ukrayna yer alıyorlar. İsrail’de enflasyon %3.3, Bulgaristan’da %2.8, Yunanistan’da %1.2, İtalya’da ise %0.8. Tüketimin kısıldığı kriz yılı olan 2009’da başta Amerika Birleşik Devletleri olmak bir çok gelişmiş ülkenin enflasyonu “eksi” rakamlarda gerçekleşti, yani fiyatlar bir önceki yıla göre artmadı, aksine geriledi.
Dünya Bankası’nın IMF verilerini baz alarak yayınladığı ülkelerdeki faiz oranları listesine baktığımızda ise 2008 sonu itibariyle listenin en başında maalesef ülkemizi görüyoruz.
Türkiye’de finansal piyasalarda oluşan faiz oranı 2008 yılı için %22,91 iken bu oran en az faiz ödeyen İsviçre, Japonya, Kanada gibi tam 17 ülkenin toplam faizinden dahi fazla.
Bizden sonra en çok faiz ödeyen ülkeler Moldova %17.93, Venezüella %16.15, Yemen %13 ve Vietnam %12.73. Bu tabloya bakınca tüm dünyadan sıcak paranın neden ülkemize aktığını anlamakta zorluk çekmemek gerekiyor.
Bu sıcak parayla günümüzü gün ediyoruz ama bu paraların çıkışı başlayınca kim ne durumda olacak onu da zamanla göreceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Deniz Arşivi