Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Kim yandaş, kim yoldaş... Kaynak aktarılan kim?

Kim yandaş, kim yoldaş... Kaynak aktarılan kim?

Geçen hafta, elbette “çok önemli olaylar” cereyan etti ve bunların yankıları hâlâ devam ediyor... Meselâ; CHP Genel Sekreteri Süheyl Batum ve aynı zamanda Anayasa Komisyonu Başkanı olan AK Parti Milletvekili Burhan Kuzu’ya yönelik “provokatif saldırı”lar hâlâ konuşuluyor... SBF’deki panelde Batum’un “protesto” edilmesi, Kuzu’nun ise “yumurtalı saldırı”ya maruz kalması; “eylemci”(!)lerin ne kadar “ön yargılı” olduklarını da gözler önüne serdi.
KİME, NEYİN MİSİLLEMESİ?
“Eylemci provokatörler” adına yapılan açıklamalarda; Ankara’daki “protesto”nun, “Dolmabahçe’deki polis müdahalesine misilleme” olduğu bildirildi... Ancak, bu da inandırıcı değildi...
Çünkü; “Başbakan’ın rektörlerle yaptığı toplantıyı basma” amaçlı bir eyleme elbette izin verilemezdi...
Ve ayrıca;
O eylemde, “zor” kullanan sadece “polis” değildi... “Toplantıyı basmak” için oraya gelen “öğrenci” kisveli “provokatör”ler de “zor” kullandı... Ellerindeki “pankart” ve “flama”ların “sopa”larıyla polise saldırdılar, “tekme ve yumruk” savurdular...
Yine de, farzedelim ki;
“Dolmabahçe’ye misilleme” yaptılar!..
Peki, o zaman; CHP Genel Sekreteri Süheyl Batum’u niye protesto ettiler?..
Süheyl Batum bile, bu eylemi “faşistlik” olarak değerlendirdiğine göre, varın Burhan Kuzu’ya yönelik “yumurtalı saldırı”nın ne demek olduğuna siz karar verin!..
O CHP ki;
“Dolmabahçe’de polisin zor kullanması”na tepki gösterdi, bununla da yetinmeyip, “eylemci öğrenci”(!)leri Meclis’te ağırladı, birlikte “poz” verdi.
CHP’NİN “SARIKIZ”LARI!
Vakit’in 10 Aralık Cuma günkü manşetinde, bu olay “CHP’nin Sarıkız’ları” manşetiyle verildi.
Bu manşeti verdik, çünkü;
İstanbul’da polisle çatıştıktan sonra Ankara’ya gidip CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşen ve ondan destek alan eylemcilerin, darbe günlüklerindeki Sarıkız kod adlı darbe plânına göre mobilize hareket eden kadrolu eylemciler olduğu ortaya çıkmıştı...
Kılıçdaroğlu’nun görüştüğü öğrencilerden Cansu Akkılıç ile Aziz Güler’in; Devrimci Karargâh Terör Örgütü’ne yapılan operasyonu protesto gösterilerinde, İspanyol Kültür Merkezi ile Burger King’in işgali ve IMF zirvesi protesto eylemlerinde başı çektiği tespit edilmişti...
Cuma günkü manşetimizde, işte bu “mobil eylemcilerin fotoğrafları”nı yayınlamış ve ortada “masum bir öğrenci eylemi” değil, “organize bir kalkışma” olduğunu gözler önüne sermiştik!..
Kaldı ki; Başbakan Tayyip Erdoğan’ın; “Provokatörleri CHP ve medya okşuyor”, yumurtalı saldırıya uğrayan Prof. Burhan Kuzu’nun “Arkalarında Ergenekon var” ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “68 kuşağının yolundalar” sözleri de, “Akit’in teşhisi”ni doğrular nitelikteydi!..
Öyle ya;
Neyi protesto ettiler?..
“Öğrenci harçlarının çokluğunu” mu, “yurtların azlığını” mı?..
Ya da, bir başka aksaklığı mı?..
Bu eylemler, gerçekten “öğrenci eylemi” olsaydı, “bir veya birkaç icraat” gösterilirdi... Oysa, eylemlerde, hiçbir “talep”ten söz edilmedi...
O halde, bunlar “öğrenci” filan değil, düpedüz “mobil provokatör” idi!..
Birileri “düğme”lerine basmıştı!..
Düşünmeyen, fikir üretmeyen, üretilen fikre tahammül gösteremeyen, sadece “eylem” için programlanmış “robot”lar da harekete geçtiler!..
Yorumlar nasıl olursa olsun;
Olay budur!..
KILIÇDAROĞLU’NUN İFTİRASI
Geçen hafta, “Akit’i de ilgilendiren” bir olay daha yaşandı... Malûmlarınız olduğu üzre; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Salı günkü “grup toplantısı”nda, bir “bayat iddia” ile çıktı kamuoyunun huzuruna...
“İddia” da değil, “düpedüz iftira” olan 1999 tarihli o “kâğıt parçası”nda, 28 Şubat Valisi Erol Çakır; Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde, Akit, Yeni Şafak ve Kanal 7’nin de aralarında bulunduğu medya organları ile çeşitli şahıslar ve firmalara “3-4 trilyon lira aktarıldığına” dair “duyumlar” alındığını iddia ediyor ve bunu dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz’a bildiriyordu...
Bay Kılıçdaroğlu, işte bu “miadı dolmuş, bayat iftira”ya sarılıyor ve aklı sıra bizleri töhmet altında bırakmak istiyordu.
Oysa, “son kullanma tarihi bile geçmiş” olan bu “bayat iftira”yı, 3-4 yıl önce de Deniz Baykal kullanmış ve “iftirasını belgeleyemediği” için “10 Bin Lira tazminat ödemeye mahkûm” edilmişti!..
“Akit’in haberlerine cevap veremeyen” Bay Kılıçdaroğlu’nun; “1999 tarihli saçmalıklara” yeniden sarılmış olması, “medyayı susturma” amacı taşıyor olmasının yanı sıra, “18 Aralık’taki Olağanüstü CHP Kurultayı”nın arefesinde “gündem değiştirmeyi” amaçladığı şeklinde de yorumlanabilir!..
Kimbilir, belki de “Baykal’ı yanına çekmeyi” düşünmüş olabilir!..
Ama bizim; haberlerimizde de, yazılarımızda da sık sık ifade ettiğimiz gibi; başımız dik, alnımız açık... “Çiğ” yemedik ki, karnımız ağrısın!..
Bay Kılıçdaroğlu, eğer “şerefli, haysiyetli, namuslu ve dürüst” ise, bu iddiasını ispatlamalıdır... Aksi halde; bir “şeref ve haysiyet celladı” olarak geçecektir tarihe...
Çünkü bize; “hiçbir belediye”den, “hiçbir firma”dan ve “hiçbir kişi”den, tek kuruş “kaynak aktarımı” yapılmamıştır!..
Bu gazetenin kasasına giren, “tek kuruş haram para” yoktur!..
KİME NE İLAN VERİLDİ?
Bay Kılıçdaroğlu’nun kastı;
Eğer yayınladığımız “ilân ve reklâm”ların karşılığında aldığımız “para” ise, kendisine “kötü bir haberimiz” var.
Malûm, bizi “AK Parti yandaşı” olarak gösteriyorlar... Bu durumda, Cumhuriyet gazetesine de, rahatlıkla “CHP yoldaşı” diyebiliriz.
Şimdi, söyleyin Allah aşkına;
Biz “AK Parti yandaşı” isek, meselâ İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin “Akit’e daha fazla ilân-reklâm vermesi” gerekmez mi?..
Hani, “yandaş”ız ya;
Bizim daha fazla “kollanmamız” gerekmez mi?..
Dolayısıyla, “CHP yoldaşı Cumhuriyet”e daha az ilân-reklâm verilmesi, Kılıçdaroğlu’nun ifadesiyle onlara “daha az para aktarılması” gerekmez mi?..
Ama, durum “tam tersine!”
Akit’e daha az,
Cumhuriyet’e daha çok!
Bu ne biçim “yandaşlık”sa!..
YANDAŞA AZ, YOLDAŞA ÇOK!
Sizin anlayacağınız;
“CHP’nin yoldaş ve candaşı Cumhuriyet gazetesi”ne “aktarılan” para; “AK Parti yandaşı(!) Akit’e” verilen paradan “daha fazla”dır!..
Öyle, “Tayyip Erdoğan’lı yıllara” gitmeye gerek yok, buyrun “Kadir Topbaş’lı 2010 yılı”na bir bakalım.
“Tablo” ortada:
1 Ağustos 2010 tarihinden, 22 Kasım 2010 tarihine kadar “CHP yoldaşı Cumhuriyet”e toplam “24 ilân” verilmiş!.. Aynı dönemde, “AK Parti yandaşı(!) Akit’e” verilen ilân sayısı ise “20”dir!..
Yani “Yoldaş”a 24 ilan,
“Yandaş”a ise 20 ilân!..
Gelin, bu ilânların bir de “sütun/santim”lerine bir bakalım.
Cumhuriyet’e verilen ilânların sütun/santimetre miktarı 4 Bin 576 iken, Akit’e verilen ilânların sütun/santimetresi 3 Bin 512’dir, iyi mi?..
BARİ, BİR ÖZÜR DİLE!
Bay Kılıçdaroğlu, şimdi konuşsun!..
“Kaynak aktarımı” yapılan gazete Cumhuriyet midir, yoksa Akit mi?..
Eğer “kaynak aktarma”dan kastı, “ilân ve reklâm karşılığı ödenen paralar” ise, “kaynağın kime aktarıldığı” tablodan açıkça görülüyor!..
Bu “tablo”dan sonra;
Bay Kılıçdaroğlu’ndan “özür” bekliyoruz!..
Aksi halde, “asılsız iddiaları” ile “şerefini beş paralık eden” bir genel başkan olarak anacağız kendisini!..
Şimdilik diyeceklerimiz bu kadar!..
Ama Bay Kılıçdaroğlu; “Amerikalı dedikoducu diplomatlara” özenip de, bizim hakkımızda “duyum”lara dayalı “belgesiz iddialar” ileri sürmeye devam ederse, buna karşı “sessiz kalmayacağımızı” da bilmelidir!..
Hep söylediğimiz gibi;
“Yaramız yok ki, gocunalım!”
“Çiğ yemedik ki, karnımız ağrısın!”
Bizim başımız dik, alnımız açık!
Hodri meydan, Bay Kılıçdaroğlu!..
Selâm ve saygılarımızla...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi