Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Ne kollar yoruldu, ne kuyular doldu

Ne kollar yoruldu, ne kuyular doldu

Muhtemelen asırlar önce söylenmiş bir söz gelir aklıma:
“Bir deli bir kuyuya taş atar, kırk akıllı çıkaramaz..”
Demek oluyor ki o zamanlar deli az olurmuş memleketlerde..
Kuyudan taş çıkarmayı meziyet veya vatana hizmet addeden azimliler ancak ve ancak kırkı bulurmuş..
Şimdi durumlar felaket!.
Her sabah kalkışta veya akşamları yatarken kuyulara taş atanların çokluğu insanın tüylerini diken diken ediyor..
Kollar yorulmuyor asla..
Kuyular dolmuyar hiçbir zaman..
“Kuyuların dibi delik mi?” diye soran olmuyor..
Bu ne kepazelik diye hiçbir yerde soran olmuyor..
Benim aklıma “gülünç hakikatler” geliyor zaman zaman..
Diyorum ki, bu kuyu taşlayıcıları kadrolu görevliler mi? Taşı pervasız atanlar ücretlerini kimlerden alıyorlar?
Orantılı bir miktarını devlet bütçesinden aldıkları bilinse de kafi gelmez..
Zenginlerimiz ne güne dururlar?
Taş başı prim öderler ve geri döner hazine-i hassadan iade alırlar..
Esas derdimiz taş çıkarma ahmaklığıdır..
Sana ne kardeşim? Atan atsın taşını.. Kuyu ister dolsun, ister yarım kalsın.. İlle de taş çıkartmak üstünüze vazife mi?
Dönüp bakmazsınız, taş atıcılar kendiliklerinden fariğ olurlar..
Başka çaresi yoktur bu acayipliğin..
Bana inanmayabilirsiniz.. O zaman gider Kamer Genç’e sorarsınız..
Niye mi Kamer Genç?
12 Eylül darbesini yapan cunta kılı kırk yararak danışman devşirmedi mi Türkiye’den?
Kamer Genç “Danışma meclisi üyeliğine” seçilmedi mi?
İkinci en büyük darbenin faşist diktatörlerine danışmanlık yapan bir Türk büyüğüne, (affedersiniz Dersim büyüğüne) danışmayıp da Dolaklıoğlu Süleyman’a mı danışacaksınız?
O dahi olabilir..
Nitekim benim aziz milletim 40 yılı mütecaviz “Elinde Kur’an, göğsünde iman, geliyor nurlu Süleyman” nakaratı çekmedi mi?
İşte size iki alternatif..
Beğendiğinize danışırsınız; taş mı kuyuya müptela, kuyu mu taşa müptela öğrenirsiniz..
Üçüncü bir tercihte bulunma şansınız var..
Şu ilanın zarafetine, gerekliliğine bakar mısınız?
Müstesna filozofumuz diyor ki:
“İlanen duyurulur: Bunlara ilgisizim..”
1- CHP, kurultaya çarşaf liste ile mi, blok listeyle mi girecek meselesine..
2- Deniz Baykal’ın eskiden blok listeci iken şimdi çarşaf listeci olmasına..
3- Deniz Baykal ile Önder Sav’ın olası ittifakına..
4- Parti meclisine kimlerin geleceğine..
5- Kurultayda yayınlanacak olan CHP marşına ve Kılıçdaroğlu’nun okuduğu şiire...
Bu abesle iştigal ilanı kendi köşesinde yayınlayan “Hergele” namı ile meşhur, medya kralının 5. evladı, dün Anadolu’da Vakit, bugün Yeni Akit gazetesi hazımsızlığı sancısı çeken, ilgisizlik ilanı yayınlayıcısı hiçbir kuyu ile yakınlığım yok demediğine göre faydalanabilirsiniz..
Ve aldığımız duyumlar demeti:
Kenarda/köşede yolsuzluk arayan bay Kılıçdaroğlu kuyuya atılan taşların sırrını bilir sanıyorum.. Kuyunun dibinden kimbilir ne çamurlar çıkartır yeryüzüne..
Tabii ağzının payını da alır “Recep bey” kardeşimden..
“Ula çamura yattın, yine kelleden attın..”
Sana ne Recep bey? Adamın konuşmasından gümrük mü alacaksın.. Yani gümrük vergisi?
İnşallah kuyuların dibine insin de çıkartacağı dosya levhalarını bir meydana sersin, yer yerinden oynayacak..
Oof ooof!..
Kısacık ömrümüzü nafileliklerle tükettiriyorlar bizlere..



Yazın kışa, kışın yaza hasret çekeriz
Hangi mevsim gelirse gelsin dert çekeriz
Bir ömür boyu emanet evlerimize
Sebze meyve çekeriz, ekmek et çekeriz..


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi