Mehmet Şeker

Mehmet Şeker

Adaba uymayacaksan, camide ne işin var?

Adaba uymayacaksan, camide ne işin var?

Cami içinde yaşlılık veya sakatlığı sebebiyle, ayakta namaz kılamayacak durumda olanların, bir iskemle üzerinde kılmalarında sakınca görmek, iki anlama gelir:

Ya camiye gelmeyin, evinizde kılın demektir.

Ya da sandalye tabure kullanmayın, cemaate uyun, herkes gibi ayağa kalkın ve neticede sakatlanırsanız da sakatlanın, düşerseniz düşün, kalpten giderseniz gidin...

*

Hâlbuki 'kolaylaştırma' mecburiyeti vardır.

Ayakta duramayan oturarak kılacak, oturmaya dahi mecali olmayanlarsa yatarak.

Kaytarmak yok.

Arka safta bir sıranın o durumdakiler için ayrılması, camileri kiliseye benzetmez.

Ayrıntılı bilgi istiyorsanız, Hayrettin Hoca'ya sorun.

*

Üç beş yaşlının iskemleye ihtiyaç duymasından daha ciddi yönleri var cami adabının.

Birkaçını sıralayalım.

Herşeyden önce temiz olunacak... Başta çoraplar, pantolon ve diğerler kıyafetler.

Çoraplar 'başta' değil tabii ayakta.

Lakin birinin başı, diğerinin ayak ucuna geldiği için, özellikle ona dikkat etmek gerekiyor.

*

Hoca kürsüde vaaz verirken, tek tük birilerinin çıkıp, kalabalık cemaat içinde namaza durması da adaba aykırıdır. (Hatırlatalım, adap edepten gelir.)

Hocaya "senin konuştukların bana lazım değil, benim namazım senin anlattıklarından daha önemli" demek anlamına gelir ki toplu halde davranmak gereken yerde şahsi düşünmek cumanın ruhunu zedeler.

*

Hoca kürsüdeyken ve hatta hutbedeyken birilerinin 'sessiz'deki cep telefonuna gelen mesajı açıp okuması ve ona cevap yazması da abes ötesi bir durum.

Peki rastladık mı? Hem de kaç kere!

İşleri o kadar mühim olabilir mi bir insanın?

Camide namaz kılmanın anlamını biliyorsan, cep telefonunu niye kapatmıyorsun?

Bilmiyorsan, orada ne işin var?

O sırada hiçbir iş daha öncelikli olamaz. Kıyamet kopmadıkça başka şeyle uğraşmak yanlıştır.

Ki kıyamet kopacak olsa, onu da senin cep telefonuna mesaj atarak haber vermezler.

*

Rükû ve secde sırasında, kıyafeti kısa gelidiği için, sırtı açılanlar var bir de.

İç çamaşırlarını millete göstermenin anlamını kavramak da ayrı bir ihtisas gerektirir.

Patolojik bir durum aslında...

"Niye uzun giyinmiyorsun kardeşim" diye sormak da zor.

*

Kıyamda hoca efendinin kıraatını dinlerken, huysuz atlar gibi sallanmak, yerinde düzgün duramayıp ayak hareketleri yapmak da ara sıra rastlanan bir durum.

*

Cemaat toplanırken birer ikişer gelenler, dağılma sırasında niye ağıldan çıkan kuzucuklar gibi davranır, bunu da anlamak mesele.

Bugüne kadar hiç kimse cami içinde mahsur kalmamışken, iki dakika erken çıkmak için öndekilere yüklenmenin edeb çerçevesinde olduğunu kim söyleyebilir?

Islak ayakkabıları etrafındakilerin üstüne başına sürtmekten çekinmeyenleri ne yapmalı?

Bence onları da namaz sırasında sesli okuyanlarla beraber eğitime tabi tutmalı.

*

Gelelim para meselesine... Camide para toplanmasına bozulanlar var.

Bir otoparka aracını on dakikalığına bırakınca bile para verir, sinemaya girince para verir, otobüse biner iki durak gidecektir para verir, helâya gidince de ödemesini yapar, fakat iş camideki ihtiyaçların karşılanmasına gelince, para toplanması keyfini kaçırır.

Camilerin ısıtılması, soğutulması ve diğer bakımları iman gücüyle mi yapılıyor?

Vereceği de iki kuruş ha! Sanki mal bağışlamasını bekleyen var ondan!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Şeker Arşivi