Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

CHP’nin eskisi neydi yenisi ne olacak?

CHP’nin eskisi neydi yenisi ne olacak?

CHP Olağanüstü Kurultayı medyanın bir bölümünde coşkuyla karşılanırken, bir başka bölümünde özellikle Kılıçdaroğlu'nun söyleminin sadece "Sorunları biz çözeriz"den ibaret kaldığına, sorunların nasıl çözüleceğine dair bir proje ortaya konulmadığına dikkat çekiliyordu. Bu yaklaşım bir bakıma toplumu iki partili bir anlayışa mahkum etmek alışkanlığının bir tezahüründen ibaretti. Bir taraf yıllardan beri CHP'yi her fırsatta allayıp pullayarak yenilenmiş gibi topluma sunarken, bir tarafta sadece kendilerinin başarılı olduğunu ileri sürdüler. Ne yazık ki CHP ülkenin ihtiyacı olan gerçek anlamda bir sosyal demokrat parti hüviyetine bürünemedi.

İktidar yanlısı medyanın söyledikleri üzerinde şimdilik duracak değilim. Ancak, CHP yanlısı medyanın günlerden, hatta aylardan beri estirmeye çalıştığı "Yeni CHP", "CHP yenilendi", "CHP'de değişim", "CHP'de iktidar kadrosu oluştu" gibi iddialı nitelendirmenin sadece bir niyetten ibaret olduğunu düşünüyorum.Çünkü, CHP'yi böylesine allayıp pullayanların kendilerinin de bu söylediklerine inanmadıkları, sadece CHP'yi öyle görmek istediklerinin bir ifadesinden ibarettir.

Söz gelimi kurultayın arkasında CHP, Mehmet Barlas'ın ifadesiyle, "Cumhuriyetçi Devlet Partisi" yeniden CHP" olabilecek mi? Kaldı ki CHP'nin hiçbir zaman halkın partisi olamadığını sadece bir takım elitlerin partisi olmaktan öte gitmediğini, gidemediğini unutmamak gerekiyor. Bu yönüyle CHP'nin yeniden CHP olması diye bir şey söz konusu olamaz. Çünkü, CHP yıllardan beri sosyal demokrat bir parti olduğunu ileri sürmüş ve bunun için yoksul kitlelerden oy istemiş olmasına karşılık halkın desteğini alamamıştır Sadece bir defa Bülent Ecevit döneminde, "Kıbrıs Fatihi Karaoğlan" söylemi ile halkla kucaklaşır gibi olmuş ama bu da kısa sürmüştür. Çünkü, sosyal demokratlık ile sosyal faşistliği karıştırmamak gerekir. "Devlet Partisi" olmaya soyunduğunuzda ister istemez kutsal devlet anlayışına saplanırsınız. Kutsal devlet anlayışı ile de demokrasi, insan hak ve özgürlükleri bir arada uzun süreli barınamaz. Çünkü ister istemez devlet için ferdi feda edersiniz. Bunun içindir ki 'Cumhuriyet tehlikeye düşüyor', 'Laiklik elden gidiyor' der demokratik sisteme müdahale heveslilerine ya destek olur ya da sessiz kalarak işlerini kolaylaştırırsınız. Çünkü cumhuriyet kavramına kendinize göre bir anlam yükler ve bu yüklediğiniz anlamın tehlikeye düştüğüne kendinizi de inandırırsınız. Böyle olunca da sizin cumhuriyetinizde demokrasi sadece sizin anlayışınızı hakim kıldığı sürece geçerlidir, aksi söz konusu olduğunda devleti ya da cumhuriyeti korumak adına demokrasi rafa kaldırılabilir.

Yıllardan beri CHP'nin çıkmazı buradadır. Bir yandan demokrasiyi dillerinden düşürmezler ama Fatih Altaylı'nın ifadesiyle "Demokrat faşistlikten" kurtulamazlar. Bütün bu geçmiş dikkate alınarak bugün gelinen noktada CHP'nin değiştiğinden söz etmek, değişeceğine ümit bağlamak biraz hayalcilik olur. Elbette bu kongre ile CHP'de önemli değişiklik olmuştur. Bu değişiklik parti yönetim kadrosundaki isimlerin değişmesinden ibarettir. Halbuki bir siyasi partinin yenilendiğinden ve değiştiğinden söz edebilmek için zihniyette ve olaylara bakışta bir değişikliğe ihtiyaç vardır.

Kılıçdaroğlu genel başkanlığındaki yeni kadro ile CHP'nin anlayışında bir değişiklik olabileceğine şimdiye kadar gördüklerimize bakarak inanmak mümkün değil.

Dikkat edilirse geçmişte hemen tüm faşist ve komünist yönetimlerin idaresindeki devletler "Cumhuriyet" olarak nitelendiriliyordu. Bu bakımdan Cumhuriyetin içi gerçek anlamda demokrasi ve insan hakları ile doldurulamadan, devletçiliği "Kutsal devlet" noktasına taşımaktan vazgeçmeden, hatta bir takım kavramları putlaştırmak ve dokunulmaz olmaktan kurtarmadan ya da kurtaramayan bir CHP'nin yenilenmesi ya da değişmesinden söz etmek kitleleri uyutmaya yönelik bir hamle olabilir.

Kaldı ki bugün muhalefetin asli görevi özellikle de sosyal demokrat olduğunu iddia eden bir muhalefet partisinin sorunları sıralayıp bunlara dayanarak eleştiride bulunmanın ötesine geçmesi, sorunları nasıl çözeceğini topluma anlatması gerekir. Bu yapılmayıp "Biz gelince tüm sorunları çözeriz" demek inandırıcı olmaktan uzak olduğu gibi kitleleri aptal yerine koymak anlamına gelir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi