Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Türkiye’yi AB’ye alalım diyenler ve karşı çıkanlar

Türkiye’yi AB’ye alalım diyenler ve karşı çıkanlar

AB ülkeleri arasında Türkiye'nin birliğe alınmasını isteyenler de karşı çıkanlar da son zamanlarda seslerini yükseltmeye başladılar. Bizim dışımızda ama bizim adımıza laf yarıştırıyorlar. Aslında Türkiye'nin birliğe alınmasını isteyenlerle karşı çıkanlar birbirlerinden çok farklı düşünmüyorlar. Türkiye'nin alınmasına karşı çıkan ve genellikle birliğin kurucu üyelerinin oluşturduğu cephe AB'nin bir Hristiyan ittifakı olduğunu, bu ittifaka 70 milyonu aşmış bir ülkenin alınmasının yanlış olacağını ileri sürüyorlar. Bir bakıma içimize girdikten sonra bizim inanç yapımızı etkilerler demeye çalışıyorlar. Bugün AB ülkelerinde inancın yeri nedir, ne kadar diridir, o ayrı bir konu. Önemli olan AB'nin bir Hıristiyan Birliği olarak görülüyor ve değerlendiriliyor olmasıdır.

Karşı çıkanlar ise AB'nin Türkiye'ye ihtiyacı olduğunu bunun için alınmasını istiyorlar. Yani Türkiye'yi sevdikleri ve düşündükleri için değil, kendi çıkarları bunu gerektirdiğini düşündükleri için. Bu arada Türkiye AB'nin dışında bırakılacak olursa kendisi belirleyici ve merkez ülke haline gelir eski İmparatorluk duygularının kabarabileceğini düşünenler var. Söz gelimi 1 Ocak'ta AB'nin dönem başkanlığını Belçika'dan devralacak olan Macaristan Dışişleri Bakanı Martonyi, Türkiye'nin AB'ye alınmasını şu gerekçeyle izah ediyor:

"Artık stratejik bir tercih yapma zamanı geldi. AB'nin dışında ya yeni bir Osmanlı İmparatorluğu kurulacak AB'nin rekabetçisi olacak ya da Türkleri AB'ye alacağız. Güçler birleştirilecek.".

Görüldüğü kadarıyla aslında Türkiye'nin AB'ye alınmasını isteyenlerle karşı çıkanların gerçeksi ortak bir korkuyu dile getiriyor. Kendi haline bırakılmış bir Türkiye yerine AB içinde oluşturdukları çoğunluğun kontrolü altında bir Türkiye isteyenler ile aramıza alırsak sıkıntı çekeriz diyenlerin korkusunun ortak olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Almanya ve Fransa gibi ülkelerin Türkiye'nin birlik üyeliğine karşı çıkışları karşısında öfkelenenlerin Macar Dışişleri Bakanı'nın "Üyeliğe almamız gerekir" şeklindeki yaklaşımının da alkışlanacak bir yanı olmadığını unutmamaları gerekir. Çünkü, bundaki hedef de Türkiye'nin öncü ve lider ülke olmasını engellemekten ibaret. Aslında Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkanlar da yanında olanlar da bize kendimizi gösteren ayna tutuyorlar. Önemli olan bu aynadan gerçek kimliğimizi ve yerimizi görebilmek. Bu arada Türkiye'nin İngiltere'den sonra birlik içindeki ABD'nin ikinci adamı olması için çalışanların niyetlerini de iyi değerlendirmek gerekiyor. Kısacası uluslararası ilişkilerde ve oluşumlarda her ülke kendi çıkarını düşünüyor, düşünmek durumundadır, adımlarını buna atıyor. Bunun için ittifaklar ve birlikler oluşturuyorlar.

Hemen belirtelim ki bugün Osmanlı İmparatorluğunu yeniden oluşturmak mümkün değildir. Dönem değişmiş, şartlar başkalaşmış ve yeni şartlara göre uluslararası ilişkilerde yeni oluşumlar gündeme gelmiştir. Artık imparatorlukların yerini ortak hareket zeminleri olan birliktelikler, oluşumlar almıştır.

Bir diğer ifade ile yeni güç odaklarının oluşturulması öncelikli konudur. Çünkü, ülkeler tek başlarına çıkarlarını korumakta zorlanmaya başlamışlar, dünya adeta birkaç gücün eline geçmiştir. Buna son verebilmenin yolu ise yeni ortaklıklardan geçiyor. Bunu Türkiye rahatlıkla yapabilir. En azından her ülke sınırlarını korurken, ortak ülkeleri de içine alan ikinci bir sınır oluşturulabilir. Kısacası İslam ülkeleri arasında yeni bir topluluk oluşturulabilir. İslam ülkeleri arasında böyle bir birliğin oluşmasını sağlamak için her türlü imkan vardır, sadece yol gösterici ve belirleyiciye ihtiyaç vardır. Yani AB Türkiye için çıkar yol değildir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi