Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Hırsızlığın kaynağı CHP bence

Hırsızlığın kaynağı CHP bence

Hayır iftira etmiyorum..
CHP içinde de fena sayılmayacak insanlar vardır..
Fakat CHP’nin kuruluş safhasında her şey aceleye getirilmiş..
Benim gördüklerimi, yaşadıklarımı sayayım, kararı siz verin..
“Ebedi Şef” günlerini pek hatırlamam.. Çünkü Türklerin Atası öldüğü tarihte ben 6 yaşındaydım..
“Milli Şef” dönemine ait masaldı, hikayeydi, tekerlemeydi, hepsini hiç eksiği olmadan bilirim, hatırlarım..
Dolayısı ile “hırsızlık ve rüşvet” alıştırmalarının serüvenini size anlatmak istiyorum..
Gaz, tuz, bez gibi zaruri ihtiyaç maddeleri çok az bulunurdu ülkemizde. Siz bakmayın “On yılda onbeş milyon genç yarattık” farfarasına.. Gazyağını, kaya tuzunu, dırıl bezini imal edemeyen yönetim nasıl oluyordu da on yılda onbeş milyon genç yaratabiliyordu.. Hiç kimse ne o gün, ne bu gün “Allah mı oldunuz? Yalancılar” diyemedi..
“Ana yurdun demir ağlarla örülme” safsatası da araklamadır.. Sultan Abdülhamid zamanında döşenen demir yollarına sahip çıkmak hırsızlık ve gaspçılık değil mi?
Daha adam gibi bir marş yazamayan eski çorbayı ısıtıp ısıtıp yeme huylarından vazgeçmediler..
Ağnam vergisi vardı hayvan başına alınan.. Ağnamcılar gelirken herkes öküzünü, eşeğini, ineğini, koyununu dağlara kaçırır, mağaralarda bekletirdi. Memurlar bilirdi, fakat belirli bir miktar rüşvet her şeyi hallederdi..
Şu hikaye meşhurdur:
Ağnam tahsildarı gelmiş. Ev ev hayvan arıyor.. Bir evde yorgan-döşek yatanı görür ve sorar? “Bu kimdir?” diye.. “Babam” der ev sahibi.. Memur yorganı kaldırır ki altında yatan eşek.. Başlar gülmeye.. Siz de gülmeyin sakın..
Osmanlı döneminin her şeyini reddeden Cumhuriyetçi taife, tahıldan alınan Aşar vergisini yerinde koymuştu.. Bizim halk ona “Öşür” derdi..
Öşür kolcuları vardı devletin CHP camiasından.. Öşür memurları da vardı ayrıca.. Halkımız ekini biçer, harmana getirir, dövenle malama haline getirir, savuramaz bekletirdi.. Ne zaman ki öşür kolcuları izin verirse o zaman savrulurdu harmanlar.. Savrulan hububat tahta bir işaretle resim yapılır, bekletilirdi.. Resim Öşür memurunda olurdu.. Pazarlık bu sıralarda başlardı..
Harman sahibi ile öşür kolcuları arasında varılan mutabakatla bir miktarı % 10 öşür/aşar vermemek için kolcuya, bir miktarı da harman sahibine ayırılır, geri kalan vergiye matrah yapılırdı..
Devletin görevlisi hırsızlık yapardı..
Halk kendi mahsulünü hırsızlardı..
Kim bilir devlet menziline varana kadar daha kimler tırtıklardı öşür mahsulünden?
Bir de “Yol parası” alınırdı köylü vatandaşlardan.. Bilmem aynı vergi müteahhitlerden, tüccarlardan, çiftlik sahiplerinden de alınır mıydı?
8/10 liraya gücü yetmeyen halkımız jandama nezaretinde çevre ilçe ve köylere sevk edilirler, 10-12 gün arazide çalıştırılırlardı..
Yol çavuşlarına memnun olacağı miktarda rüşvet ödeyen kimseler erken terhis edilirlerdi Yol askerliğinden..
Her fiilde bir hırsızlık olduğunu görürdük..
Gaz, bez, tuz karne ile dağıtılırdı Milli şefimiz döneminde..
Öyle izhidam, öyle hücum olurdu ki aklınıza mukayyet olmanız icabederdi.. Abdurrahman amca tenekeyle dağıttığı gaz sıkıntısından kurtulmak için serperdi meydana gazı.. Zaten verilen dırıl bezi kifayet etmezdi halka.. O zaman çare varlıklılara vermek, fakirleri süpürmekti..
Milletvekilleri (mebuslar) parayla alınır satılırdı maalesef..
Zengin zadeganlar dururken elbette çarıklı Ali-Veli mebus olacak değildi.. Mesela bizim Elbistan’da Hacı Haliloğlu dururken kimse mebus olamazdı.. Hacı Haliloğlu zengindi... Ankara’ya kamyonlarla pirinç ve fasulye götürür, layık gördüğü kodamanlara hediye ederdi..
Biz çocuklar ilkokulda “Birinci müntehib” veya “İkinci müntehib” seçerdik.. Önümüze gelen pusulaları, verilen listedeki isimlerle doldurur öğretmenimize sunardık. Öğretmenimiz artık nereye havale eder bilinmez.. Amma seçim böyle yapılırdı.. Hani demokrasiyi getirdiği iddia edilen CHP ve onun başı İsmet İnönü böyle acayip bir demokrasi pazarı açmıştı..
On yılda 15 milyon genç yaratanlar, maalesef adalet mefhumundan bi haberdiler..
Ne yazık ki aynı katakülliyi yeniden isteyenler var halen..

Babası kurbağa anası karga
Hilkat garibesi o velet sensin.
Tiksinti menbaı tescilli marka
Hıyanet, rezalet, felaket sensin..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi