Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Bu ülke iflah olmaz

Bu ülke iflah olmaz

Atalarımız isabetsiz söz etmemişler:
“Kurtlu baklanın kör alıcısı olur...”
Haziran ayı içinde yine bir genel seçim yapacağız... Muhtemelen yine sevgili vatandaşlarım baklaların kurtlularını seçecekler...
Bir garib, bir tuhaf, bir acınacak ülkeyiz...
Sizler dikkat ettiniz mi bilmem. Benim hiç aklımdan çıkmıyor parti genel başkanlarının hafiflikleri...
Rekabette aslolan en iyiyi, en güzeli, en faydalıyı yakalamaktır...
Bizde ise harala/gürele, cavala/ciro değil mi?
Şöyle bir arkanıza yaslanın ve düşünün bakalım...
Hangi parti genel başkanı ve yol arkadaşları Türkiye’nin geleceği için araştırma yapıyor?.. Yapmış olsalar kel horozlar gibi her sabah, her akşam beş para etmez konularda at koştururlar mı?
Uçkur piyangosuyla genel başkan seçilen Sayın Kemal Kılıçdaroğlu alıyor sazı eline:
“Bana her şeyi diyebilirsiniz, ancak Recep Bey diyemezsiniz... Çünkü ben yolsuzluklara batmış birisinin ismiyle anılmam...”
Peh peh, maşallah sana...
İddiaları hayli çok, fakat isbatlanmışı hiç yok...
Yahu, adı Kemal olan başkan bu ülkenin siyaseti, ticareti, birliği, beraberliği, ekonomisi, yatırımları hakkında hiç mi bir hiç görüşün yoktur?
Kapıdan çıkıp Recep Tayyip Bey’e saldırmakla hastalara, yoksullara, işsizlere sağladığın nedir Allah aşkına?
Sayın Erdoğan bırakılsa belki faydalı şeyler için kafa yoracak, amma fevri hareketle Dandi lakaplı “benim adım Kemal” zevzekliğini politika zanneden muhterem zata cevap yetiştirmekten gözü etrafı görmüyor...
Al sana yer misin, yemez misin?
Başbakan sıfatı taşıyan insan gereksiz, seviyesiz sözlere cevap yetiştirmeye çalışmaz... Akıllı adam “Kervan yürür” der, yoluna devam eder...
Amma öfkesi yoğundur Erdoğan’ın...
Hz. İsa usulü bir yanağına vurulunca öbürünü çevirmeyi ben de doğru kabul etmem... Fakat yanağa vuran herifi hurdahaş etsen neye yarar? Çünkü uslanacağı şüpheli...
Sabahlar, akşamlar bitecek gibi değil...
Parti binasından bu sefer de Devlet Bahçeli çıkıyor... Çıksın zararı yok...
Ve lakin, öyle de çıkılmaz ki..
İlk adımını kapıdan dışarı atar atmaz bir öfke, bir heybet, bir azamet, bir Deli Dumrul pozisyonları...
Bahçeli’dir, daha doğrusu bohçalıdır...
Bohçasından çıkartacağı okları, mızrakları, iddia baltalarını sallayıp savuruyor her tarafa...
Sabahtan öğleye kadar iktidar biçiyor... Öğleden akşama kadar muhalefet tırpanlıyor mübarek... Eli ve dili yetişemediğine danışman yaptığı kozalakları fırlatıyor...
Bunun da yatırımdan, barıştan, istikrardan, sivillikten haberi yok...
Bakınca sefere çıkmış muvazzaf komutan zannedersiniz...
Kesmesi-biçmesi çoktur... Üstelik beğenmediklerini ya Yüce Divan’a havale eder, ya da Divanı Harb’e... Aceleye getirdiklerini ise Osmanlı tokadı ile hurdahaş eyler...
Peki Türk halkı ne yapar?
Hiç... Ne yapacak, seçim geldiğinde kim daha heybetli laflar etmişse onu seçer... Onun partisine oy verir ki dünyayı kurtara...
Zaten bizim halkımız horoz dövüştürmeyi çok sever...
Bizim horoz ya da ötekilerin horozu...
Sevinmeye, gururlanmaya yeter galip gelen horoz... Sahibi günlerce sevinir, hikâyesini anlatır... Hele ücretsiz köleleri???
Onların neşesine şahinler bile yetişemez... “Ağamın horozu kazandı” mutluluğu az şey mi?
Bu mantık, bu zırzopluk işte Akyazı ilçemizde bir kardeşe kardeşini ve hane halkının tamamını katlettirdi...
O silah kullanan kardeşin kazancı ne ise, gevezelik silahını kullanan parti başkanlarının kazancı da öyle bir şey olsa gerek...
Başta dediğime geliyorum...
Aklı ve insafı olmayanların parti lideri olduğu ülkede ne istikrar olur, ne kardeşlik, ne de gelecek...




İlkbahar yaz arası börtü-böcek ayıdır
Ağustos Akdeniz’de baldır-bacak ayıdır
Her evde kalorifer soba olsa kime ne
Büyük Türkler emretmiş bugün Ocak ayıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi