Elif Nisa

Elif Nisa

İmtihan Olmasa

İmtihan Olmasa

İmtihan, insanın hem sınanması hem de gerçekte bir eğitim mekanı olan dünyada, imani açıdan olgunlaşması için vardır. İnanan insan, Allah'ın varlığının ve gücünün bilincindedir; neden yaratıldığını ve Rabb’inin kendisinden neler istediğini bilir. Bu nedenle dünya hayatında belirlediği hedef, Allah'ın hoşnut olduğu bir kul olmaktır; her durum ve koşulda çabası bu yöndedir. Kendisini hedefine ulaştıracak her yolu dener, bunun için ciddi bir şekilde gayret eder. Sınavlarını güzel veren ve imani derinliğe kavuşan mümin, güzel davranışları karşılığında hem dünyada hem ahirette sonsuz nimet ve güzelliklere kavuşturulur.

Zorlu imtihanları özel olarak yaratan Allah, bu zorluklardan kurtuluş yollarını da kuşkusuz yaratmıştır. Kur'an, "Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez. (Bakara Suresi, 286) ifadesiyle bu sırrı haber verir.

İmtihanın olmadığı bir dünya düşünelim. Bu ortamda, olaylar ve insanlar karşısında güzel ahlak sergilemek artık gereksizleşir. İnsanı 'iyi' ve 'güzel' yapan sevgi, saygı, merhamet, şefkat, özveri, dostluk gibi değerler anlamını yitirir. İyiliği emredip kötülükten sakındırmak, hayırlarda yarışıp öne geçmek, ihtiyacı da olsa kardeşine vermek, sevdiğinden infak etmek; tüm bunlar artık önemsizdir. Çünkü insanın vermek zorunda olduğu bir imtihan yoktur. Dahası Allah'ın rızasını kazanmak gibi bir amacı da yoktur.

İnsanın imtihan zamanında tevekkül ve güzel bir sabır göstermesi Allah'a duyduğu derin sevgiden kaynaklanır. Aşkını, sadakatini ve teslimiyetini en iyi ifade ettiği an da, dünyadaki imtihan ortamı gereği yaşadığı zorluk zamanlarıdır. İmtihanın olmadığı bir ortamda ise Rabb'ine sevgisini göstereceği bir zorluk yokken insan, sadakatini ve aşkını nasıl kanıtlar?

İnanan insan, yukarıda saydığımız Kur'an ahlakının gereği olan güzel davranışlarına kendisi de şahit olduğunda mutluluk ve huzur duyar. Bu davranışlar ortadan kalktığında ise doğan, büyüyen, yiyip içen, çoğalan, ruhu adeta boşalmış bir yaratık haline gelir. O artık, yaşadığı hayattan zevk almayan, hiçbir amacı olmayan, yalnızca günü yaşayan biridir. Yaptıkları hayvanlarınkine benzer; zaten kendisi de hayvandan farksız biri olmuştur. Ruhsuz, yalnızca et ve kemikten oluşan ve bedenini besleyen bir hayvan.

Aslında hayvanlar, Allah’ın ilhamıyla insanlara hayret verecek derecede sevgi, şefkat ve özverili davranışlarda bulunur, diğer hayvanlarla dayanışma örneği sergilerler. O halde değerlerini yitirmiş amaçsız insanlar, Kur'an'da "... Kalpleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar... (Araf Suresi, 179) ayetiyle haber verildiği gibi hayvanlardan da aşağı konumdadırlar.

Birçok insan imtihandaki güzellik ve hikmeti kavrayamaz. İmtihanı anlayamayanlar, yaşam amacından uzak ve gaflette olan, nefislerinin bencil tutkularını gözeten kişilerdir. Onlar imtihanı düşünmek istemezler; çünkü çıkacak sonuçtan çekinir, alacakları karşılıktan korkarlar.

İnsanın imanî olgunluğa ulaşması için imtihan zorunludur. Örneğin okullarda, "artık sınav yapılmayacak" dense; hangi öğrenci ders çalışır? Ders çalışmayınca bir şey de öğrenilmeyecektir. Yani sınav aslında bir tür ödüldür; çalışan kazanır...

Allah, bela ve musibeti insana acı çekmesi için vermez. O, sonsuz merhametiyle, zorluk vererek kişiye Kendisini hatırlatır. İmtihan, Allah'a gönülden yönelmiş mümin için gerçekte bir ecir fırsatıdır. Yaşadığı imtihanda Rabb'ini gören ve O'nun için sabreden, kolaylık vermesi için O'na dua eden, çıkış yolunu göstermesi için Allah'a sığınan insanın değeri artar. Rabb'inin hoşnutluğunu kazanan, kalbini, ruhunu ve bedenini Allah’a tam bir teslimiyetle teslim eden insan, her an mutluluğu ve güzelliği yaşar.

İnsan sıcak evinde, imtihan ve zorluk yaşamadan sevgisini kanıtlayamaz. O nedenle imtihan, yüreği Allah aşkıyla dolu mümin için Allah’tan nimettir, rahmettir. Allah’ın hoşnutluğunu kazanma yolunda çektiği çileler insanı inceltir; kişinin sağlığını, şevk ve heyecanını artırır. Allah, rızasını kazanma yolunda mücadeleden kaçınan, gösterdiği yollarda yürümeyen insanın kalbine rahatlık ve huzur vermez; kişi sürekli bir azap ve sıkıntı içinde ömrünü geçirir.

İmtihan gereklidir; insan bir şeyleri aşmalıdır ki Allah'ın huzuruna arınmış olarak çıkabilsin. Belalar yağmur gibidir; yağan her yağmurla mümin daha arınır. Yaşanan hiçbir bela kalıcı ve sonsuz değildir. Samimi mümin, Rabb’i için sabreder; teslimiyetle, tevekkülle, yine O’nun yardımını bekler. Kendisine yalvaranların isteklerini veren Rabb'i, güç yetiremediğinde yardımıyla yanındadır. Zaten Allah, güç yetireceğinden fazlasını yüklemez.

Bu dünya hayatı, oldukça kısa ve geçici bir yararlanma yeridir. İnsan eğer binasının temelini Allah'ın hoşnutluğu üzerine değil de‘göçecek bir yar’ın kenarına kurmuşsa, aşağıların aşağısına yuvarlanır. Yaşadığı pişmanlığın geri dönüşü de artık yoktur.

İmtihan için yaratılan dünya hayatındaki sistemin anahtarı Allah'ın hoşnutluğudur. Bu anahtarın yokluğunda "... gökler, yer ve bunların içinde olan herkes (ve herşey) bozulmaya uğrardı. (Mü'minun Suresi, 71) Yapmamız gereken -Allah'ın dilemesiyle- doğru anahtarla doğru kapıyı açmaktır.

Doğrusu bu, apaçık bir imtihandı. (Saffat Suresi, 106)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Elif Nisa Arşivi