Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Tokların gürültüsü açları bastırıyor

Tokların gürültüsü açları bastırıyor

Birleşmiş Milletler (BM) Gıda Hakkı Raportörü Jean Ziegler, dünyanın para sahipleri tarafından sömürüldüğüne dikkat çekerek, “Açlar bir gün ayaklanacak, sessiz katliama karşı çıkacak” demiş. Ziegler’in açıklamasına devam etmeden bir hususa dikkat çekmek istiyorum. Aslında açlar her gün haykırıyorlar ama doymak bilmeyen açgözlü para babalarının dünyayı kaplayan gürültüsünden seslerini duyurmaları mümkün olmuyor. Her türlü iletişim aracına sahip olan para babaları dünyayı olduğu gibi değil istedikleri gibi gösteriyorlar. Elbette bu böyle sürüp gitmez/gitmemeli.

Bu arada Batı medeniyetinin gerçek yüzünü de ortaya koyan Ziegler, yaşanan gıda krizinin sorumlusunun da Batı olduğunu vurgulayarak, “Küreselleşme dünyanın zenginliğinin tek elde toplanmasını sağladı” demek suretiyle küreselleşme ve globalleşme gibi kavramları emperyalistlerin sömürülerini dünyaya yaymak için kullandıklarına dikkat çekiyordu. Küreselleşmenin küresel sömürü anlamına geldiğini artık dünya anlıyor ama, bundan kurtuluşun yolu gerektiği gibi aranmıyor.

Aslında bu gerçeğe zaman zaman doğudan ve batıdan dikkat çekenler yok değil. Ne var ki onların sesi de küresel sömürgecilerin gürültüsü arasında kaybolup gidiyor. Belli ki günümüzde sermayeye sahip olmak bunlara yeryüzünü sömürme hakkını da veriyor. Aslında başka insanların sömürülmesi hiçbir zaman bir hak olamaz, hak gibi algılanamaz. Ne var ki Ziegler’in, “Eşitsiz ve dehşet verici bir dünya yaratan ve giderek vahşileşen bir borsa simsarları, spekülatörler ve mali haydutlar çetesiyle karşı karşıyayız. Buna son vermeliyiz” şeklinde izah ve tarif ettiği küresel sömürünün çarklarının kırılması da sanıldığı kadar kolay görünmüyor. özellikle de maddeyi putlaştıran Batı anlayışı ile sömürünün önlenmesi hiç mümkün değil. çünkü küresel sömürüyü bir hak gibi takdim eden Batı kültürüdür. Buna karşılık İslâm kültürü ve medeniyeti “Zenginin malında fakirin hakkı vardır” anlayış ve uygulamasının temsilcisidir. Bu insan merkezli medeniyetin yerine maddeyi merkez edinmiş bir medeniyet hakim olduğu sürece sömürü düzeni devam edecek gidecek demektir. Bunu söylerken bu kölelik zincirlerinin kırılmasının imkansız olduğunu elbette söylüyor değilim. Ezilen toplumlar ve milletlerin ayağa kalkması bu kölelik zincirinin kırılması için yeterlidir. Ve elbette insan merkezli medeniyetin yeniden yeryüzünde hakim ve belirleyici konuma getirilmesi gerekiyor.

Böyle bir dönüşümün merkezi dün olduğu gibi bugün Türkiye olacaktır. Mazlumların ayağa kalkışı madde perest sömürgeci ve emperyalist batı anlayışının yıkılması ile mümkündür. Unutulmamalıdır ki zulme sessiz kalmak zalimler tarafından rıza gibi kabul ve takdim edilmektedir. Zulme rızanın zulüm olduğunu bilerek kendimize dönmek durumundayız. Kendimize dönüp, insanı merkez alan kendi medeniyetimizi yeniden ayağa kaldırdığımız takdirde yeryüzündeki tüm mazlumların kurutuluşunun yolu açılacaktır. İnsanı esas alan medeniyetin yeniden dirilmesi tüm mazlumların hakkını alabilmesi demektir. En üstün değer olarak maddeyi kabul eden bir anlayışın hakim olduğu yer yüzünde bir avuç sermaye sahibinin sömürüsüne karşılık milyarların aç kalması, seslerini de duyuramıyor olmaları küresel sermayenin hakimiyetinin bir sonucudur. Giderek sermaye sahipleri ellerindeki bu gücü dünyayı hakimiyetleri altına almanın bir vasıtasına dönüştürmüşler, netice itibariyle yeryüzünde milyarlarca insanı köleleri gibi algılamaya başlamışlardır. Diyebiliriz ki küresel sömürücüler bu çağda yeni bir kölecilik anlayışı geliştirmişlerdir. Hem de bu çağ dışı ve insan onuru ile hiç bağdaşmayan anlayışı çağdaşlığın bir gereği gibi takdim etmişlerdir.
Tekrar ediyorum insanı köleleştiren anlayışın yıkılması maddeyi değil, insanı merkez kabul eden anlayışın yeniden dirilişi, ayağa kalkması ve hakimiyeti ile mümkündür.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi