Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Ne olacak bu yargının hali?

Ne olacak bu yargının hali?

Ya hu kardeşim; siz bırakın şimdi ayak oyunlarını da sadede gelin.
Birileri iktidarı sıkıştırmak adına, sazan gibi her oltaya atlıyor..
Bu tutukluluk süresi ile ilgili düzenleme 5 yıl önce CHP’nin, MHP’nin desteği ile çıkmadı mı?
Yargıtay o zaman buna karşı çıktı mı?
Yook! Peki bugün basındaki yaygaranın sebebi ne?
Bu iş sadece siyasi iradenin kendi meselesi de değildi. Uluslararası bir taahhütdü. Yapmak zorundaydık. Yaptık.. Yapılan iş doğru. Ne yani, suçlu olduğu subuta ermeden bir kişiyi nasıl bu kadar içeride tutuklu tutarsınız. Ya suçlu değilse, ya cezası o kadar değilse.. İşin bir de bu yanı var. Kaldı ki, serbest bırakılmaları, beraat ettikleri, anlamına gelmiyor. Suçu sabit görülürse tekrar hapse girecek..
Yanlışın başka yerde aranması gerek..
Neden bugüne kadar istinaf mahkemeleri kurulamadı? Neden ve nasıl bu kadar dava birikti?!
Madem bunun böyle olacağı biliniyordu neden bazı davalar öncelikle ele alınmadı?
Yargıtay isterse istediği dosyayı öne alarak hemen karara bağlayabiliyor.. Bu durum bilindiği halde neden tedbir alınmadı?.
Yargıtay’la ilgili daha vahim iddialar da var. Bazı dava dosyalarının kaybedildiği, unutturulduğu, kasten bekletilerek zamanaşımına uğratıldığı, derin işlere bulaşmış sanıkların dosyalarının kasten uzatılıp zamanaşımına uğratıldığı gibi..
Benim başımdan geçen olaylar da var. Mesela Güven Erkaya davası gibi, Şişli Terakki davası gibi.. Yargı adına utanç verici şeyler bunlar..
Sadece Yargıtay’da değil, ilk derece mahkemelerinde de inanılmaz olaylar yaşandı..
Alın size 312 general davası.
Basın ve STK davalarına bakan asliye cezada bir hakim, bir savcı, uluslararası sözleşmeler, AİHM filan dinlemiyor. Zaten BM İnsan Hakları Komiserliği’nin kararlarını görmemiş bile. Bir günde 40 davaya bakıyor ve basıyor kararı gidiyor.. Özellikle İstanbul, Ankara gibi yerlerde 2. Asliye Cezaların sayısını artırmak gerek sanırım. Kesinlikle geniş kitleleri ilgilendiren basın ve STK davalarında tek hakimli değil jüri sistemine geçmek gerek. Hatta STK akreditasyonu sağlanması gerek.. Bu anlamda basın davalarına bakan hukuk mahkemelerinin de yapısının yeniden düzenlenmesi gerek. Yoksa 312 General davasında olduğu gibi gariplikler sözkonusu olabiliyor..
Hakim, “Ben hakaret var mı ona bakarım” diyor. Gazetecinin genişletilmiş eleştiri hakkı ve kamu otoritesinin artırılmış tahammül yükümlülüğünü hesaba katmıyor çoğu zaman..
Temelde yasaların ıslahı, yargının topyekun yeniden yapılandırılması, savcı ve yargıçların ciddi anlamda eğitimden geçirilmesi, yargılama usulünün yeniden düzenlenmesi, ombudsmanlık ve tahkim konusunun güçlendirilmesi gerekiyor.
Biraz da bu düzen sürekli, suç ve suçlu üretiyor..
Yargıdaki derin yapı tasfiye edilmeden bir yere varamayız.. Bu konuda şu kayıp dosyalar ve kasıtlı olarak zamanaşımına uğratılan davalar ya da yargının maniple edilmesi ile ilgili iddiaların ciddi bir şekilde incelenmesi ve alemi ibret olsun diye sorumluları hakkında, geçmişe dönük olarak bir inceleme başlatılması gerek..
Toplumda yargıya güvenin ihyası ve yeniden tesisi için bu şart.. Bu şartlar altında bir an evvel, ilk derece mahkemelerindeki savcı ve hakim açığının karşılanması ve istinaf mahkemelerinin acil olarak devreye sokulması şart.
Yargıtay’da biriken dosyaların tasfiyesi için geçici yeni daireler mi kurulur, gecikmesi sakıncalı dosyalar öncelikle mi ele alınır, mevcut durumun düzeltilmesi için mutlaka bir şeyler yapılması gerekir.
Bir kısım media da yangına körükle gidercesine, sürekli konuyu çarpıtarak, suçu ve sorumluları başka yerde arama gayretinden vazgeçmeleri gerekir.. Vatandaşın da bu provokasyonlara kanmaması gerekir.
İktidar karşıtları sanki, öğrenci olayları ve tahliyeleri kullanarak iktidarı köşeye sıkıştırma çabası içindeler. Oysa iktidar bu rüzgarı arkasına alarak bu sorunu çözmek için beklediği fırsatı bulmuş gözüyor.
Birileri nasıl bu kadar akılsızca işler peşindeler anlamak zor.. Öfkeleri akıllarından çok daha büyük bunların.. Sonunda sel gidecek, kum kalacak. Kaybeden yine ötekiler olacak. Böyle dostları olanlara düşman gerekmez.
Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi