Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Herkes kendi işini yapmakla yükümlü değil mi?

Herkes kendi işini yapmakla yükümlü değil mi?

Devlet kurumları arasında sürekli olarak bir çatışmanın yaşanıyor olmasını anlamakta güçlük çekiyorum. Bu çatışmanın bir bilek güreşinden mi yoksa ideolojik ve siyasi bir ayrışmadan mı kaynaklandığı da çoğu zaman birbirine karışıyor. Aslında ideolojik ve siyasi farklılıkların devlet kurumları arasında çatışmaya sebep olmaması gerekir. Çünkü, her devlet görevlisinin siyasi ve ideolojik mensubiyeti kendisini bağlar ve bu mensubiyet kesinlikle bir çatışmanın sebebi olmaması gerekir. Oluyorsa bu işleyişte bir yanlışlık ya da eksiklik var demektir.

Bu arada özellikle de bazı devlet kurumlarına yönelik siyaset ya da medyada dile getirilen eleştirilere verilen bazı cevapları da anlamak mümkün değil. Söz gelimi Yargı'da davaların uzun süreler boyunca sonuçlandırılamaması ister istemez bazı eleştirileri gündeme getirdi. Bu eleştirilerin haklı ya da haksızlığı ayrı bir konu. Çünkü her eleştiriyi doğru kabul etmek mümkün değildir. Ancak, yargıda davalar uzuyor ve bunun için de zaman aşımı ve tahliyeler gündeme geliyor şeklindeki bir eleştiriye, "O kadar kolaysa dosyaları verilim siz sonuçlandırın" şeklindeki bir savunmayı ya da karşı çıkışı da anlamakta zorluk çekiyorum. Çünkü, söz konusu eleştirilerin sahipleri kim olurlarsa olsunlar onların bir dava dosyasını ele almak gibi ne bir yetkileri ne de görevleri vardır. Bu iş sadece yargıya aittir. Bu görev ve yetkinin laf olsun diye bile devri söz konusu olamaz. Böyle olunca da verilen cevap hiç de şık düşmüyor. Bunun akside söz konusu muhalefetten ya da medyadan gelen 'Memleketi iyi yönetemiyorsunuz' şeklindeki bir eleştiriye yürütmeden, "O kadar kolaysa siz yönetin" karşılık verilmesi de benzer bir durumu gündeme getirir. Yani anlamsız ve gereksiz bir cevap olur.

Dün bir gazetede gördüğüm bir davanın zanlılarından birisinin uzun süredir yakalanıp adliyeye sevk edilememiş olması ile ilgili bir gazete haberi üzerine "O kadar kolaysa gelin siz yakalayın" şeklindeki bir cevabın verilmiş olması da sanıyorum herkesin kendi sorumluluğunu başkalarına havale etmek gibi bir anlayış sergilediğinin ifadesi değil midir?

Kısacası tüm devlet organları ve kurumları kendi görevlerini en iyi yapmak durumundadırlar ve gelen eleştirilere karşı da "O kadar kolaysa siz yapın" demek gibi bir hakları yoktur. Eğer o görevi başkalarının yapması söz konusu olacaksa o zaman "Siz orada niye duruyorsunuz?" sorusu gündeme gelir ki bu da kurumların yıpranmasına yol açar.

Elbette yukarıda da belirttiğim gibi eleştiriler her zaman haklı olmayabilir. Haksız eleştiri karşısında ilgililerin rahatsızlık duyması doğaldır. Söz gelimi kurumların iş yoğunluğu sebebiyle görevlerinin yapılmasında meydana gelen gecikmeler onlardan kaynaklanmıyor olabilir. Ama bu durum toplumu ilgilendirmez. Tüm sebeplerin kurumlar arasında gerçekleştirilecek diyalog ile çözüme kavuşturulması gerekir.

Çünkü devlet kurumları toplumun ihtiyaçlarını karşılamak üzere oluşturulmuştur ve bunun bedelini de yine toplum ödemektedir. Toplum adına özellikle de demokratik ülkelerde bazı kurumlar işlerin doğru yürüyüp yürümediğini takip ederler. Yanlış gördüklerini de topluma aktarırlar. Bu tür aktarmalar karşısında görev başında bulunanlar "O kadar kolaysa gelin siz yapın" diyecek olurlarsa o kurumlara gerek kalmaz.

Eğer bazı devlet kurumları kendilerini dokunulmaz ve kimseye hesap vermez kabul ediyorlarsa o zaman demokrasiden söz etmenin bir anlamı kalmaz. Hem sistemi demokratik hukuk devleti olarak tarif edip ardından da eleştiriler karşısında başkalarını göreve çağırmak birlikte düşünülemez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi