Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Sezgin Tanrıkulu cevaplıyor

Sezgin Tanrıkulu cevaplıyor


9 Ocak 2011 Pazar günü yayınlanan "Sezgin Tanrıkulu sorgulanıyor" başlıklı yazıma, Tanrıkulu'dan cevap geldi.
Rojeva Kurdistan isimli internet sitesinde Hasan Bildirici imzasıyla, Sezgin Tanrıkulu'na bazı sorular sorulmaktaydı. Ben de o soruları sütunuma taşımıştım.
Tanrıkulu, cevabi yazısında, bu internet sitesinin Kürt kamuoyunda hiçbir etkinliğinin bulunmadığını ifade ediyor ve asıl benim bu soruları sütunuma taşımamı eleştiriyor.

Cevap oldukça uzun. Benim sütunumun iki katı kadar. Kendisiyle konuştum ve bunun tümünü yayınlamamın imkânsız olduğunu, ancak sorulara cevap niteliği taşıyan bölümünü yayınlayabileceğimi ifade ettim. Soruları kamuoyuna taşımanın da Sezgin Tanrıkulu gibi, artık CHP Genel Başkan Yardımcısı hüviyeti ile kamu önüne çıkan birisinin kişiliğinin şeffaf olması açısından önem arz ettiğini, değilse soruların soru, iddiaların da iddia olarak kalacağını söyledim.

Söz konusu internet sitesinde şu sorular sorulmaktaydı:

"SORU- 'Diyarbakır'da kurulan herkes için adalet projesiyle AB fonlarını sonuna kadar emen hukuk kişisi olduğunuz' söyleniyor... AB fonlarından gelen miktar ne kadardır? Bunun ne kadarını siz kullandınız?

SORU- 24 Eylül 1996 yılında Diyarbakır Cezaevi'nde kalaslar ve demir çubuklarla vahşice öldürülen 10 PKK'lı davasında AİHM, Türkiye'yi 800 bin euro tazminata mahkûm etti. Bu dava ile siz ilgileniyordunuz. Bu para Türk devleti tarafından mağdurlara ödendi mi? Ödendiyse kime ne kadar ödendi? Bu davada alınan avukatlık parası ne kadardır?

SORU- AİHM'de kazanılmış başka kaç davanız var? Bu davalara ödenen miktar ne kadardır? Bunun ne kadar şahsi hesabınıza geçmiştir?"

Tanrıkulu, ilk soru ile ilgili olarak, "Bu projenin yürütüldüğü dönemde, aynı zamanda Baro Yönetim Kurulu üyesi ve Baro Saymanı olan Av. Fahri Karakoyunlu'nun projenin mali işlerinden de sorumlu olduğunu" belirtiyor ve onun söz konusu iddiayı ilk ortaya atan Yaşar Karadoğan'a yazdığı cevabi mektubu naklediyor. Bu mektupta, Sezgin Tanrıkulu'nun akçalı işlerden uzak kalma konusundaki titizliği vurgulanıyor. Şu satırlar o mektubun son cümleleri:

"Bu Proje, Diyarbakır Barosu'nun yüz akı projesi olmuştur ve yine kendi adıma ve sorumlu olduğum için iddia ediyorum; bir kuruşu dahi amaç dışında harcanmamış, kimi eksikliklerine rağmen bu projenin çalışmalarından sadece Diyarbakır'la sınırlı değil, bölgesel olarak inanılmayacak derecede hak bilinci yaratılmış ve Diyarbakır Barosu'nun kurumsal kimliği pekişmiştir."

Cevabın bu bölümünün son iki paragrafında Tanrıkulu şunları söylüyor:

"Diyarbakır dışında olduğum için şu anda projenin bütçe miktarını tam hatırlamıyorum, ancak bu proje Diyarbakır Barosu'ndan istenebilir ve proje bütçesi bütün detaylarıyla oradan öğrenilebilir.

Yaşar Karadoğan ve Hasan Bildirici ne şahsi ne de siyasi kimlikleri ve konumları ile benim muhatabım değiller ve olamazlar. Bu nedenle de onlara atfen söylemem gereken herhangi bir şey yoktur. Kendi cehaletleri ile onları baş başa bırakmak belki de onlar için en hayırlı olanıdır. Cahillerin bilgi düşmanlığı aynı zamanda onların dedikodu ve yalan üretme makinesi olmalarının da nedenidir."

İkinci soru ile ilgili cevabında Tanrıkulu şunları not ediyor:

"Diyarbakır Cezaevi'ndeki katliamla ilgili dava, benim için hem bir mesleki başarıdır, ama ondan da ötesi insani bir onur meselesidir. Sonuç ortadadır! Şimdi bu katliamın mağdurlarının herhangi bir iddiası olmadan, 800 000 euro miktarındaki tazminatın muhasebesini bana sormak abesle iştigaldir. Bunun ötesinde, şüphe ve korku yaratmaya; insanlarda hak arama talebi ve bilincini dumura uğratmaya yönelik bir kara propagandadır. Bu katliamın mağdurları da yakınları da bellidir. Bu mağdur yakınlarının her hangi birisi, benim onların haklarına herhangi bir müdahalem ve istismarım olduğu yolunda bir iddia bulunabilirse, ben kamuoyu önünde bunun

bütün vicdani, insani, mesleki ve ekonomik bedelini ödeyebilecek bir iradeye sahibim ve bunu yaparım. Yalancılar ve şahitleri de böyle bir iradeye sahip midirler?"

Ve üçüncü sorunun cevabı...

"İddia sahiplerine soruyorum: Ellerinde benim 25 yıllık meslek yaşamımda mesleki etik ve hukuki sorumluluk açısından yapılmış herhangi bir başvuru veya suç duyurusu veya somut bilgi var mıdır? Etik değerlere aykırılık hakkında Baro ve hukuki konularda da mahkemeler nezdinde hak arama yolları açıktır. Hakkımda yapılmış herhangi bir suç duyurusu var mı? Herhangi bir müvekkilim tarafından kendilerine verilmiş bir bilgi veya belge var mı? Buyursunlar açıklasınlar! Aksi durumda herkesin yapması gereken asgari davranış, en azından benim ismim etrafında verilen yanlış bilgiler nedeniyle özür dilenmelidir."

Evet, işte soruları ve Sayın Tanrıkulu'nun cevaplarını yayınlamış oluyorum. Dilerim bu cevaplar, Kürt kamuoyunda ve CHP mahfillerinde istifhamları karşılamış olsun.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi