Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Bu ne Muharrem?

Bu ne Muharrem?

Kaç yıldır bu işi yapıyorum... Yüzlerce siyasetçi gördüm... Binlerce polemik ve ağız dalaşına tanık oldum... Kaç yıldır da “yazı içi sorunlarıyla” uğraşıyorum...

Böylesini ne gördüm, ne duydum.

Ne de tahayyül edebilirim...

Kimden söz ediyorum?

Elbette, “yeni yasama döneminin parlayan yıldızlarından” biri olacak Muharrem İnce’den.

Muharrem Bey Yalova milletvekilidir... CHP’lidir... Baykal’ın has adamlarından biri olarak biliniyordu; Kılıçdaroğlu döneminde, gözden düşmediyse de, azıcık kenarda bırakıldı.

İmam Hatipliymiş.

Bir de bu yönü varmış.

Muharrem Bey’in bu hususiyeti, medyadaki kimi eski İmam Hatipliler nezdinde bir sempati oluşturmuştu...

Hatta bazıları şuna benzer şeyler yazmıştı: “Muharrem Bey iyidir, hakkaniyetlidir, fakir fukaranın hukukunu gözetir, asla dini siyasete alet etmez...”

Derler ki: “Hem İmam Hatipli, hem solcu ve sosyal demokrat nasıl olunur sorusunun en güzel cevabı Yalovalı Muharrem İnce’dir...”

Sanki kastlar (yahut okullar) arasında demir perde varmış ve İmam Hatipli olmak siyasal tercihte bulunmaya engelmiş gibi. Neyse...

Bana sorarsanız, “Hem İmam Hatipli, hem başka neler olunabilir?” sorusuna Muharrem İnce’den daha güzel cevaplar var ama konumuz “onlar” değil...

Konu ne?

Eskiden “Yalova Kaymakamı” diye bir deyim vardı.

Birazdan okuyacaklarınız, dilimize “Yalova milletvekili” deyimini kazandıracak ve ismi geçen şahsı ölümsüzleştirecektir.

Biliyorsunuz, Kemal Kılıçdaroğlu, “ucube” tartışmasında açığa düşen Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ı istifaya davet etmişti.

Günay da, “Kılıçdaroğlu kamera şakası gibidir” diye mukabelede bulunmuş, dolayısıyla Deniz Baykal’ın akıbetine ve CHP’deki “kasetli değişime” gönderme yaparak, muhatabını istiskal etmişti.

Etmeseydi iyi olacaktı ama bana sorarsanız kabalaşmadan, terbiyesizleşmeden, hakaret sözcüklerinin arkasına sığınmadan, sofistike tarafından lafı oturtmuştu.

Cevabın daha “sofistike” olması ve daha yetkin bir ağızdan gelmesi gerekirdi, değil mi?

Hem Günay’ı utandıracak, hem de Baykal’ın akıbetiyle kurduğu ilişkiyi, tabir-i amiyane ile “yalatacak” ince ve zekice bir cevap...

Hayır...

Cevap, pek de incelikli olmayan Muharrem İnce’den geldi.

Hani, iktidara geldiklerinde muhalifleri otobüslere doldurup Yüce Divan’a göndereceklerini söyleyen CHP Yalova milletvekili Muharrem İnce...

Buyrun, okuyalım: “1071 Malazgirt Zaferi, 3 bin 290 yıl önce yapılan Kadeş Anlaşması bu topraklar için iki önemli dönüm noktasıdır. Kadeş Anlaşması’ndan bu yana Anadolu toprakları böyle bir siyasi dönek görmedi. Bir çamurun içine batmış. Başbakan bunu rezil etmiş, Arınç bunu rezil etmiş, insan içine çıkacak yüzü yok. Bu düştüğü çamurdan çıkmak için CHP’ye çatıyor, yemezler...”

İşte Muharrem İnce...

Ertuğrul Günay’ın hangi fikriyattan nereye döndüğünü bilmiyorum ama, başkalarını tanımlama ve onlara yer tayin etme hakkını uhdesinde tutan Muharrem İnce’nin çok iyi bir yerde durmadığını, durduğu yerle “sosyal demokrat fikriyat” arasında herhangi bir ilişki bulunmadığını çok iyi biliyorum.

Küfretmeyecekse, “din bezirgânı, liboş, yandaş” filan demeyecekse, bu konuyu tartışmak isterim kendisiyle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi