M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Konya Müslümanlarına Mektup

Konya Müslümanlarına Mektup

Muhterem Konya Müslümanlarına!.. Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

1960'ta Diyanet İşleri Başkanlığında mütercim olarak çalıştığım sırada 27 Mayıs darbesi olmuştu. Birkaç ay sonra halkın ısrarı üzerine askerî rejim Konya'da ülkenin ikinci İslam Enstitüsünün açılmasına karar vermişti. Bunu müjdelemek vazifesiyle Konya'ya sefer etmiştim. Hiç unutmam, pulluk ve çiftçi aletleri imal eden Veysel Öksüz Bey vardı, bendenize harika bir ziyafet çekmişti. Kimler vardı: Merhum Dr. Ali Kemal Belviranlı, dişçi Nuri Bey, Feyzi Özçimi... Başkalarıyla da tanışmış görüşmüştük ama onları şimdi hatırlamıyorum.

Hafta içi bir gündü, Cuma değildi. Çarşıda öğle ezanı okundu, esnaf dükkânlarının önüne çıktılar, ibrikleriyle abdest almaya başladılar. Yakınımızda Aziziye Camii vardı, biz de oraya seğirttik. Aaa, bir de baktım ki, camii Cuma namazlarında olduğu gibi dolmuş. Pabuçlukta zar zor yer bulduk, namazımızı kıldıktı.

Namazdan sonra yanımdakilere sordum: Bugün özel bir durum mu var, bu kadar cemaat toplanmış? Hayır, dediler.Öğle ve ikindi namazlarında çarşılardaki camiler hep böyle dolar. Allahu Teala Hazretleri her şehre bir ihsanda bulunmuş, Konya'nın payına da namaz ve cemaat düşmüş...

Aradan uzun yıllar geçtikten sonra tekrar Konya'ya gittiğimde, köprülerin altından bulanık sular akmış ve Konya camilerinde o eski cemaat kalmamıştı.

Bir İslam şehrinde hayat günde beş kez durur. Sabah, öğle, ikindi, akşam, yatsı vakitlerinde evlerden, işyerlerinden, sokaklardan, caddelerden, meydanlardan halk akın akın (fevc fevc) camilere ve mescitlere hızlı hızlı gider, namazı eda eder.

Türkiye'mizdeki sekülerleşme (dünyevîleşme) akımından maalesef Konya'mız da hissesini almış bulunuyor.

Epeydir mübarek şehrimize gitmedim. Aldığım haberlere göre yaz aylarında çıplaklık, müstehcen kıyafetler çok artmış.

Konya'ya son gittiğimde Meram yolunda bahçe içinde iki yanık bina görmüştüm, "Bunlar niçin yanmış dedim?.." "Mübarek Ramazanda içlerinde içki servisi yapılıyor, karılı kızlı eğlenceler tertip ediliyordu. Hangi sebeple bilmiyoruz, yanıverdiler..." demişlerdi.

Konya'nın Hazret-i Mevlânâ Celalüddîn Rumî kaddesallahu sırrahu's-samî Efendimiz dolayısıyla dünya çapında bir şöhreti bulunmaktadır. Konya bir Kâbetü'l-uşşak'tır. Orada öyle makamlar vardır ki, oralara ham ve nakıs gelenler pişmiş ve olgun olarak dönerler.

Kaç kişi kaldıysa Konya'nın ulemasına, fukahasına, meşayihine, mürşidlerine, sülehasına hürmet eder, dualarını beklerim.

Keşke İstiklâl Savaşından sonra Türkiye'nin başkenti Konya olmuş olsaydı...

Bu mektubu niçin yazdım?..İçime doğdu ve yazıverdim.

Tekrar selamlar, sevgiler, hürmetler ederim.

* (İkinci yazı)
Onlar Hepsini Biliyor

İddia ediyorum: Hepsi biliniyor hepsi!..

Bu memleketin büyük ve küçük şehirlerinde ne kadar randevu evi varsa,

Nerede karı, kız, kibar veya âdi fahişe, hünsa satılıyorsa,

Kimler büyük çapta ve devamlı uyuşturucu/beyaz ticareti, kaçakçılığı yapıyorsa,

Kimler domuz etini, sucuğunu, salamını, sosisini dana diye halka yediriyorsa,

Kimler margarine domuz yağı karıştırıyorsa...

Evet daha yüzlerce konuda kanunsuz, ahlaksız, yolsuz, karanlık, kirli işler hep biliniyor.

Hep biliniyor, hep biliniyor...

Peki kimler biliyor bunları?

İşte bu yakıcı ve kesici bir sorudur.

Bilenler biliyor a canım bilenler.

Ben biliyorum,

Sen biliyorsun,

O biliyor,

Biz biliyoruz,

Siz biliyorsunuz,

Onlar biliyor...

Haaa işte cevap bu "Onlar biliyor" satırındadır.

Onlar biliyor, onlar biliyor...

Kimdir bu onlar?

Pıştık!.. Ben canımı sokakta bulmadım.

Onlar cin gibidir adamı çarparlar.

Cümlesi iyi saatte olsunlar.

Onların çoğu anlı şanlı kişilerdir.

Onlar saygın kimselerdir.

Onlara dil uzatanın dilini ensesinden çekiverirler.

Onlara kimse höt diyemez.

Onlar sana, bana, bize, size benzemez.

Hahamın namusundan onlar sorumludur.

Onlar ki verir lâf ile dünyaya nizamat

Bin türlü teseyyüb bulunur hanelerinde...

* (Üçüncü yazı)
İSLAM'IN GÖLGESİNDE HIRİSTİYANLAR VE YAHUDİLER

Bir İslam ülkesinde yaşayan ehl-i kitap gayrimüslimler Müslümanların zimmeti altındadır. Yani Müslümanlar onları korumakla, onlara din ve kimlik hürriyeti vermekle, onlara adalet ve güvenlik sağlamakla yükümlüdür.

Son olarak Mısır'da bir Kıptî kilisesine bomba atılıp yirmi kadar sivil Hıristiyanın katledilmesi çok üzücü bir hadisedir.

Osmanlı Devletinde bir ara Hıristiyanların sayısı Müslümanlardan daha çoktu. Devlet onlara din, kimlik, kültür hürriyeti vermişti. Türkçe öğrenmek mecburiyetinde bile değillerdi.

Cumhuriyet devrinde, Ermeni tehcirinden ve Lozan'ın nüfus mübadelesinden sonra sayıları çok azalmış olan Hıristiyanlara ve Yahudilere baskılar yapıldı.

Benim çocukluğumda nüfusu 1 milyon olan İstanbul'da 120 bin Rum yaşıyordu. Şu anda sayılarının 1600'e düştüğü söyleniyor...Rum nüfusu ne oldu? 6-7Eylül vandallığından sonra korktular ve Yunanistan'a kaçtılar.

Bursa, Çanakkale, Edirne, Kırklareli gibi şehirlerimizde Yahudiler yaşıyordu. Onlar da yerlerini, yurtlarını terk etmek zorunda kaldılar.

Devletimizi ve Cumhuriyeti suçlamam ama bizdeki Kemalist rejim, Derin Devlet, azınlıklara hiç hoşgörü göstermemiştir.

İslam bir barıştır (pax) İslam'ın barış şemsiyesinin altında Hıristiyanlara, Yahudilere, harbî olmayan gayrimüslimlere de yer vardır.

Ben neler söylüyorum... Yahu bu memlekette, çoğunluğu oluşturan Sünnî Müslümanlara da aman verilmemiştir.Diktatörlük devirlerinde Türkiye bezbojnikleri İslam'a savaş açmışlardı. Binlerce camiyi kapattılar, yıktılar, sattılar, kiraya verdiler. Medreseleri kapattılar, tekkeleri kapattılar, on binlerce vakıf eserine hıyanet ettiler, tarihî İslam kabristanlarını düzlediler. (Sadece Üsküdar Bülbül Deresindeki Sabataycı dönmeler mezarlığının bir taşına bile ilişilmemiş, dikkat ve hassasiyetle korunmuştur...Acaba neden?)

Bugün dünyada Darü'l-İslam denilebilecek bir İslam ülkesi ve bir İslam devleti yoktur? Darü'l-İslam öyle adaletli, güvenli, huzurlu bir ülkedir ki, Hıristiyanlar ve Yahudiler bile oraya kapak atmak isterler.

Keşke âlim ve ehil biri çıksa, bir İslam toplumundaki, Darü'l-İslam'daki gayrimüslimlerin hukukuna, Müslümanların onlara karşı olan vazifelerine dair çok açık, çok faydalı bir kitap yazsa.

İslam'da, Müslüman olmaları için gayrimüslimleri zorlamak yoktur.Kur'an-ı Kerîm "Dinde ikrah yoktur" buyuruyor. İman bir nasip meselesidir, İslam devletinin, İslam toplumunun, Ümmet-i Muhammed'in adalet, güvenlik, huzur, şefkat, merhamet gölgesinde Hıristiyan ve Yahudilerin de barınmaya, gölgelenmeye hakkı vardır. Yeter ki, ihanet etmesinler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi