Mahir Kaynak

Mahir Kaynak

Örtünün altı

Örtünün altı

Tunus’taki halk ayaklanması sonucu iktidarın devrilmesi ve devlet başkanının ülkeden kaçışı epey ilgi topladı ve halkın gücü hakkında övgüler yapıldı. Oysa Zeynelabidin Bin Ali 23 yıldır ülkeyi aynı biçimde yönetiyordu. Bunun doğal olduğu, halkın sabrının taştığı ve herhangi bir gecikme ya da bugün gelişen olaylarda başka bir neden aramanın gereksiz olduğu söylenebilir.

Her ülkede benzer bir olay yaşanabilir çünkü sorunsuz bir ülke bulunmaz. Demokrasi bu sorunların iktidarı uyarmakla ya da değiştirmekle çözülmesinin bir yolu olarak kabul edilir. Bu yolun yeterli görülmediği ve askeri darbelerle yeni bir iktidar arayan ülkeler de vardır.

Cevap verilmesi gereken soru bu değişimlerin iç dinamiklerle mi yoksa dış etkilerin bir sonucu olarak mı gerçekleştiğidir. Ülkeyi yöneten iktidar gücünü iç aktörlerden alıyor ve dış politikasını şartlara göre belirliyorsa dış etkiler sınırlı kalır ve bunlarla pazarlık yapılır. Aksi halde dış güçler kontrol ettikleri güçleri harekete geçirerek istedikleri sonuca ulaşmaya çalışır. Eğer ülkede birden fazla dış güç etkili ise bir iç çatışma olabilir. Irak ABD tarafından işgal edilmesine ve siyasetin bu ülke tarafından dizayn edilmesine rağmen ülke bir iç savaşa doğru gidiyor. Çünkü ABD dışındaki bazı güçler de Irak’ı kontrol etmeye çalışıyor. Bu gücü İran’la sınırlı tutmak yanlış olur, başka batılı ve diğer güçleri de hesaba katmak gerekir.

Bugün Tunus’ta başlayan gelişmenin bu ülkeyle sınırlı kalmayacağı ve bölgeye yayılacağı yaygın bir kanı. Önce yayılma alanının sınırlarını tahmin etmeye çalışalım. Mücadele Avrupa ve Uzakdoğu’ya giden su yollarını kontrol etmek için yapılıyor. Bu Akdeniz, Kızıldeniz ve Fars körfezinde bir mücadelenin yaşanacağına işarettir. Körfez’de bir İran Arap çatışmasının tahrik edileceğine dair işaretler vardır. Çatışma Sünni-Şii çatışması olarak ortaya çıkar ve bunların başlangıç noktaları Irak ve Lübnan’dır.

Türkiye bu çatışmaların ortasındadır ve dışında kalması zordur. Bizim dış politikamız ilkeli ve adaletli olarak sunulmaktadır. Bu bir söylem olarak iyidir ama dış politikanın temel ilkesi, özellikle çatışma ortamında, hesaplı olmaktır. Yani çatışan güçleri doğru belirlemek, kazanacağı umulan tarafta yerini almak, eğer etkinliğimiz kazanan tarafın belirlenmesinde büyük rol oynayacaksa, geleceğe yönelik planlarınmız için en uygun olan tarafın yanında olmaktır.

Bunun yanında ülkemize yön verecek güçlerin ülke içindeki organizasyonlarını ve muhtemel eylemlerini önceden tespit ederek önleyici tedbirler alınmalıdır. Yapılması muhtemel eylemler halk hareketlerini, öğrenci eylemlerini organize etmek; toplumda derin etkiler yapacak eylemler düzenlemek ya da terörü tırmandırmak olabilir. Bu konuda en zayıf yanımız bu gibi eylemlerin, muhalefet tarafından sırf iktidarı yıpratacağı için, olumlu karşılanmasıdır.

Ayrıca, izleyeceğimiz politikaya göre, ekonomik sıkıntılara sebep olunması da beklenmelidir. Ancak bunu yapabilecek güçler sınırlıdır ve birinin bozduğunu diğeri düzeltebilir. Hepsini karşınıza alırsanız çıkmaza girilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mahir Kaynak Arşivi