Elif Nisa

Elif Nisa

Bunlardan da Sorgulanacağız!

Bunlardan da Sorgulanacağız!

Zulüm uygulayan kişilere karşı birlik oluşturarak onurlu bir mücadele içinde olmaktan kaçınmak, Allah Katında büyük bir sorumluluktur. Etrafımızdaki birçok insan vicdanını dinlemeyip, sorumluluklarını yerine getirmiyor olabilir. Ancak bizler bu yapıdaki kişileri ibret gözüyle değerlendirmeliyiz. Hiç ölmeyecekmiş, Allah’ın huzuruna çıkıp tek başımıza sorgulanmayacakmışız gibi hareket etmemeliyiz.

Peki, Allah'ın huzuruna hesap vermek için çıkarıldığımızda aşağıdaki buyruklardan da sorgulanacağımızın bilincinde miyiz?

*Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. (Al-i İmran Suresi, 103)

Müslümanların birlik olmaları, Allah'ın ipine, Kur'an'a sarılmaları Allah’ın emridir. Namaz ve oruç gibi bir buyruktur. Bir insanın namazını kılmaması nasıl büyük bir yanılgı ise, İslam âleminin birleşmesini ve birlikte hareket etmesini istememek de büyük bir yanılgıdır. Bu hükme rağmen ahirette, “Ben yapmadım aksine dağıldım, ayrıldım. Allah’ım Senin ipine de sımsıkı sarılmadım” nasıl diyebileceğiz?

*Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır. (Al-i İmran Suresi, 104)

Ayette tarif edilen bir topluluğa yardım ettik mi? Allah bunu sorduğunda cevabımız ne olacak? "İyiliği emredip, kötülükten sakındırmadım" derken bahanemiz nedir? Kaldı ki o an Allah huzurunda bahane de ileri sürülemeyecek, mazeret bir yarar sağlamayacak.

*Fitne kalmayıncaya ve dinin hepsi Allah'ın oluncaya kadar onlarla mücadele edin. (Enfal Suresi, 39)

Bugünün fitnesi nedir?.. Fitne şeytani/deccali sistemdir; Kur'an’ın ve din ahlakının yaşanmıyor olmasıdır. Deccale tabi olunan, sevgi, merhamet ve dostluğun olmadığı; isyanın, terör ve anarşinin yaşandığı her yer fitne ortamıdır. Bugün fitne ortadan kalkmamış ve din Allah'ın olmamıştır. Peki biz dinin Allah'ın olması amacıyla yapılan fikir mücadelesinin neresindeyiz?

*Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin. (Şura Suresi, 13)

Allah, dini fırkalara, gruplara ayırmayın, birlik olun, birbirinizle mücadele etmeyin; güç yitirirsiniz, buyuruyor. Müslümanlar birbirini sevmeli, dost olmalı, yakınlık kurmalı, birbirlerini koruyup kollamalı, iyi günde de zor günde de destek olmalıdır. Allah'ın istedikleri bunlar; peki bizler yapıyor muyuz?

*Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, yalnızca aralarındaki 'tecavüz ve haksızlık' dolayısıyla ayrılığa düştüler. (Şura Suresi, 14)

İttihad-ı İslam zorunlu iken, Müslümanlar, aralarındaki 'tecavüz ve haksızlık' , enaniyet ve gurur nedeniyle ayrılığa düştüler. Bu davranışı Allah Kur'an'da lanetler. Ahirette Allah bu buyruğundan da sorgulayacaktır.

*… Çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. (Enfal Suresi, 46)

Allah, birbirinize yönelik düşmanca bakış açınız olmasın, birbirinizden nefret etmeyin, birbirinizi sevin, kardeş olun isterken, Müslümanlar çözülüp yılgınlaştılar; güçleri de gitti. Allah, bu ayetin hükmünden de sorgular.

*İnkar edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız),” birbirinizi desteklemezseniz, “yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur” (Enfal Suresi, 73) anarşi ve terör olur buyurur Allah. Birbirimize yardımcı oluyor muyuz? Ya da olanlara destek oluyor muyuz?

*Ve haklarına tecavüz edildiği zaman, birlik olup karşı koyanlardır. (Şura Suresi, 39)

Kur'an'da Müslümanları bu ifadeyle tarif ediyor Allah. Dünyanın dört köşesinde Müslümanların dinine, namusuna, imanına saldırılıyor. Bizler birlik olmak için gayret ediyor muyuz?

*Şüphesiz Allah, Kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever. (Saff Suresi, 4)

Müslümanlara atılan iftiralara araştırmadan inanıyorsak, İttihad-ı İslam’a karşıysak, Kur'an’ın bu hükmünü göz ardı ediyoruz demektir; farkında mıyız?

*Gerçek şu ki, dinlerini parça parça edip kendileri de gruplaşanlar, sen hiçbir şeyde onlardan değilsin. Onların işi ancak Allah'adır. Sonra O, işlemekte olduklarını kendilerine haber verecektir. (Enam Suresi, 159)

Din parça parça edilmiş ve Müslümanlar gruplaşmış. Allah, “Sen hiçbir şeyde onlardan değilsin” buyururken biz 'onlardan' mıyız?..

*Kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, parçalanıp ayrılan ve anlaşmazlığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır. (Al-i İmran Suresi, 105)

Müslümanlar parçalanmış, ayrılmış, fırkalara, tarikatlara, farklı gruplara ayrılmışlardır. Birbirlerine hüsn-ü zan etmeleri gerekirken, kin ve nefret dolu ifadeler kullanmaktadırlar. Ağızlarından sevgi, şefkat, dostluk, kardeşlik, birlik, bütünlük gibi sözcükler çıkmamaktadır. Yaşamlarında sevgiye yer yoktur. Yalnızca dedikodu, buğz ve çirkin sözler. Zamanın en büyük farzı olan İttihad-ı İslam’dan asla söz edilmemekte, İslam ahlakının dünya hakimiyetini ise ağızlarına almamaktadırlar. Bu yanılgının Allah Katında kuşkusuz bir karşılığı olacaktır.

Allah'ın beğendiği, bütün Müslümanların bir bütün, bir blok gibi ittifak halinde olmalarıdır. Aralarında mezhep, görüş ve uygulama anlamında çeşitli farklılıklar olabilir. Ancak bu farklılıklar “…birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. (Hucurat Suresi,13) ayetiyle bildirildiği gibi tanışıp kaynaşmaları içindir. Farklı olmaları birbirlerinin din kardeşi olduğu gerçeğini değiştirmez. Vicdanlı Müslümanlara düşen, Kur’an ahlakı gereğince bu kardeşliği korumak ve güçlendirmektir.

Bugün Türkiye -birçok insan anlam veremese de- kutlu bir zaman dilimine, bir bereket denizine girmiştir. Eskinin 'hasta adam'ından artık 'büyük güç' olarak söz edilmektedir. Uluslararası toplantı ve konferanslarda, İslam dünyasının sorunlarının üstesinden gelmenin tek yolunun İslam toplumlarının ittifakından geçtiği yönünde sıklıkla açıklamalar yapılmaktadır. Ayrıca, Peygamberimiz(sav)'in ahir zamana dair hadislerinin ve Kur'an'ın işaretlerinin pek çoğu gerçekleşmiştir. Allah'ın vaadi olan Kur'an ahlâkının yeryüzü hakimiyeti, samimi her Müslüman’ın hayali, özlemi ve duası olmalıdır. Allah'a hiçbir şeyi şirk koşmadan, katıksızca iman edenlerin yeryüzüne mirasçı kılınacakları Kur’an'da haber verilen İlahi bir buyruktur. Allah'ın izniyle sevgi, barış ve dostluk, yakında adeta nurlu bir bulut gibi tüm dünyayı saracaktır.

Yaşanacak bu güzel dönem, kuşkusuz Müslümanlar için en büyük müjdedir. Ancak hepimiz bunun gerçekleşmesi yönünde ne kadar çaba gösterdiğimizi samimi olarak düşünmeliyiz.

Allah’ın insana bahşettiği akıl, vicdan, iman ve sayılamayacak nimete rağmen, çevremize baktığımızda şahit olduğumuz şuursuzca yaşam, bizleri yanıltmamalıdır. Gafletteki insanları ölçü alarak hareket etmek, ahiret hayatımız açısından çok büyük bir kayıp olabilir. Allah insanları “tek olarak ve yapayalnız” yaratmıştır. Ahirette de yine hepimiz yapayalnız kendi yapıp ettiklerimizden, ertelediklerimizden ve sorumlu olduğumuz halde yapmadıklarımızdan hesap vereceğiz; bunu asla unutmayalım...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Elif Nisa Arşivi