Erdal Şafak

Erdal Şafak

Dönüştürme

Dönüştürme

AK Parti'nin ve Erdoğan yönetiminin Atlantik'ten Hint Okyanusu'na kadar uzanan coğrafyadaki Müslüman ülkelerin rejimlerini ve toplumlarını dönüştürme potansiyeli en az 8 yıldır tartışılıyor, araştırmalara ve tezlere konu, konferanslara ve panellere malzeme yapılıyor.
Bu tartışmalar bir de aralarında Fas'ın AKP'si örneğiyle somutlaştırmaya çalışılıyor. (Hatırlayacaksınız; Fas'ta adı Adalet ve Kalkınma Partisi, amblemi de gaz lambası olan bir parti var. Ama iki partinin benzerliği orada noktalanıyor. Zaten Fas'ın AKP'sinin Genel Sekreteri Abdullah Benkirane, geçen yıl "Deutsche Welle"nin İslam dünyasıyla diyalog portalı olan "Quantara.de" ile yaptığı söyleşide iki parti arasındaki benzerliğin isim ve amblemle sınırlı olduğunu açık açık vurguladı: "Dürüst olmak gerekirse; Türk AKP'si, bizim partimize göre ilerici ve çağdaş bir parti. Siyasal ağırlık bakımından da aramızda dağlar kadar fark var. Ayrıca Fas'ta ve Türkiye'de koşulların farklı olduğunu gözden kaçırmamak gerekir: Fas'ta İslam resmi olarak devlet dini, buna karşılık Türkiye laik anayasası olan bir cumhuriyet...")
Hemen belirtelim; Erdoğan ve kurmayları AK Parti'nin İslam coğrafyasını dönüştürme potansiyeli ya da bu coğrafyaya "Esin kaynağı" veya "Model" olma yakıştırmalarına, haklı olarak, ısrarla itiraz ediyorlar.
Ne var ki, Tunus'la başlayıp Mısır'la devam eden ve kim bilir daha nerelere, hangi ülkelere sıçrayacak olan halk başkaldırıları, biraz da kaçınılmaz olarak bu temcit pilavını bir kez daha ısıttırdı. Batı medyasının ve halk başkaldırılarının bazı aktörlerinin çabalarıyla.
Örneğin, Tunus'un İslami partisi "Ennahda" nın lideri Raşid Gannuşi'nin 19 yıllık sürgünden dönüşünde "İkinci Humeyni mi olacaksınız" soruları üstüne, "Hayır, ben Tunus'un Tayyip Erdoğan'ı olmak istiyorum" demesi...
Örneğin, yine Gannuşi'nin "Türkiye'nin AKP'si sizin için model mi" sorusunu "Her ülke kendi yolunu bulmalı, hiçbir model aynen kopya edilemez. Ama Tunus'la Türkiye'nin birçok ortak yönü var. İslam kültüründe demokratik ilkelerin kökleşmesi konusunda geliştirdiğimiz düşünceler, elbette AKP dahil diğer hareketleri etkiledi" diye yanıtlaması...
Örneğin, Londra'daki kraliyet uluslararası ilişkiler enstitüsü "Chatham House"ın Mısır uzmanı Nedim Şedadi'nin "Ortadoğu ülkeleri Türkiye'nin izinden yürüyorlar" yorumunu yapması...
Ancak bu değerlendirmelerde bir temel etken göz ardı ediliyor: İslam coğrafyası demokrasiye kültür, deneyim bir yana kavram olarak bile yabancı. Buna karşılık Türkiye'nin neredeyse 70 yıllık bir demokratik geçmişi var. AK Parti bu uzun demokratik evrimin bir ürünü, bir parçası. Çoğulcu demokratik sistemin bir aktörü.
Ayrıca AK Parti, sözünü ettiğimiz coğrafyadaki siyasal akımlardan veya hareketlerden farklı olarak birçok seçim sınavından geçmiş net, açık, somut bir duruşa ve dünya görüşüne sahip.
Yani İslam coğrafyası ülkeleri ve halkları ille de bizim diyardan bir model, bir esin kaynağı arayacaklarsa, bu AK Parti değil, AK Parti'yi de barındıran Türkiye sistemi, Türkiye modeli olabilir.
Zaten Başbakan Erdoğan da dün aynı şeyleri söyledi: "Türkiye olarak her zaman kardeşlerimizin hissiyatına ortak olacağız, bize ne görev düşüyorsa yapacağız ama hiçbir zaman durumdan vazife çıkarmayacağız..."
Kafaları, düşünceleri netleştirmek için galiba Arap yayınevlerinin Erdoğan'ın başdanışmanlarından Yalçın Akdoğan'ın AK Parti'nin siyasal yelpazedeki yerini ve ideolojisini anlattığı "Muhafazakâr Demokrasi" kitabını çevirip ülkelerindeki politikacılara ulaştırmaları gerekecek...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erdal Şafak Arşivi