Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Başbakan Ergenekon'u ne kadar biliyor?

Başbakan Ergenekon'u ne kadar biliyor?

Mesut Yılmaz, Başbakanlığı döneminde...

Mesut Yılmaz, Başbakanlığı döneminde, Kutlu Aktaş'a özel bir rapor hazırlattığı halde "Ben bile Susurluk'un ancak yüzde 20'sine vakıfım" dediğinde, kendi kendime "Bu ülkede başbakanların bile bu ölçüde devre dışı kaldığı oluşumlar varsa, gerçekten hiçbir şey tekin değildir" demiştim.

Şimdi de zaman zaman, "Acaba Başbakan Erdoğan, 8 yıllık iktidarına ve bunca dominant kişiliğine rağmen devlet içinde neye ne kadar hakim" diye sormaktan kendimi alamıyorum.

Mesela şu soru nasıl cevaplanabilir?

-Başbakan Erdoğan acaba Ergenekon diye isimlendirilen yapıyı bütün boyutlarıyla bilmekte midir?

Aynı soru, devletin en tepesindeki isim için yani Cumhurbaşkanı Gül için de sorulabilir.

Bu soruya ben, "Kesinlikle" gibi bir cevap veremiyorum. Ve "Keşke yanılmış olsam" diyorum.

Dünkü yazımın başlığı "Başbakan'ın yüreği var" şeklindeydi. Başbakan, kendi iktidarı döneminde gerçekleşen bir "gözaltında kayıp" hikâyesini, bizzat kaybolan gencin annesinin ağzından öğrenmiş ve hayret duygularını gizlemeyerek, bir an önce gözaltında kayıpların ortaya çıkarılması talimatını vermişti. Demek ki, kamuoyunda günlerce yer alan bazı olaylardan dahi haberi olmayabiliyordu.

Ama bu Ergenekon işi daha girift bir iş.

Dün Akit gazetesinde bir mülakat vardı. Kenan Kıran'ın ETÖ sanığı Erol Ölmez'le yaptığı mülakat.

Erol Ölmez bir sürü şey söylüyordu. İşte onlardan birkaç satır başı:

-Sakal bırakıp, Kur'an ve Arapça öğrenip, Nakşibendi tarikatına ve İsmailağa cemaatine girdim.

-Bayram Ali Öztürk ve Hızır Ali Muratoğlu Hocaları Ergenekon öldürttü.

-Fener Patrikhanesi Ergenekon'a başvurarak, İsmailağa Cemaati'ni yok etmesini istedi.

-Karamehmet'i Ergenekon kurtardı.

-Yazıcıoğlu Ergenekon'la ilgili çok şey biliyordu, susturulması isteniyordu, susturma toplantısı Dikmen'de yapıldı.

-Ergenekon 11 kişilik bir konseyden oluşuyor.

-Çerkez Ali Ergenekon'un ikinci ismidir, askeri kanadın beynidir.

-Silivri'dekiler kullanılmış insanlardır, esas beyin dışarıdadır. Hasan Kundakçı, Ali Parmaksız neden içeri alınmadı?

-Düzce'de ve Kumburgaz'da silahlı eğitim verilirdi.

Nasıl bilgiler bunlar? Doğru mu değil mi? Cumhurbaşkanı ve Başbakan'da bu bilgiler veya daha ötesi var mı?

Mesela, İsmailağa içindeki iki cinayet, Cumhurbaşkanı ve Başbakan açısından aydınlanmış cinayetler midir?

Mesela, Cumhurbaşkanı ve Başbakan için, Ergenekon davaları, bütün bu derin yapılanmayı çözmek için yeterli olacak mıdır?

Mesela Cumhurbaşkanı ve Başbakan için, kamuoyunu sarsan büyük cinayetler tam olarak aydınlanmış mıdır?

Mesela Cumhurbaşkanı ve Başbakan için, Özal'a yönelik suikastın bütün boyutları ortaya çıkmış mıdır?

Ve mesela, gerçekten Ergenekon'un beyni kimdir ve bu yapı hâlâ faaliyet halinde midir?

Bu soruları, bir ülke yönetimi için çok tedirgin edici buluyorum.

Bunlar, şayet Cumhurbaşkanı ve Başbakan için de hâlâ soru durumunda ise gerçekten oturduğunuz zirveden tedirginlik duymamanız mümkün olmaz.

Yer altında kontrol edilememiş bir yığın hareketlilik olsun, bunların bir kısmı yönettiğiniz yapı ile bağlantılı bulunsun ve siz zirvede kaygı duymaksızın oturun, bu nasıl mümkün olur?

Başbakan "kadere sığınarak" kendi içini durultuyor olabilir.

Ama böyle bir yapı, ülke için gerçekten ciddi bir risktir.

Aslında sadece Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ı ilgilendiren bir risk de değildir.

Sorsam, mesela Sayın Kılıçdaroğlu, ana muhalefet lideri olarak, "Bu Ergenekon, iktidarın muhalifleri yok etmek için uydurduğu bir şeydir" diyerek kendi içini rahatlatabilir mi?

"Ya gerçekten varsa" diye bir ihtimal üzerinde hiç düşünmemeli mi?

Ya da "Ergenekon diye bir şey mevcut olsun ve halk iradesi ile alamadığımız bir iktidarı bu tür örgütlerle işbirliği içinde alalım" gibi mi düşünmeli?

Böyle bir olgu varsa, bunun bir CHP iktidarında kontrol edilebilir bir yapı olacağına mı inanmalı?

Türkiye'de, kontrgerilladan şikâyet eden ilk Başbakan, CHP'li bir Başbakan, yani Ecevit olmuştur. Demek ki, derin yapılanma, kontrol dışı harekette CHP veya AK Parti dinlemiyor.

Bu durumda, ülkede derin yapılanmalar varsa, bunun ortadan kaldırılması için, hükümetle işbirliği hatta hükümeti zorlamak gerekmez mi?

Diken üstünde bir demokrasi...

Ergenekon'lu bir Türkiye, böyle bir Türkiye'dir.

Ve bence, Türkiye'nin iktidarı ile muhalefeti ile en acil görevi, bu derin yapıları tasfiye etmektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi