Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Yanlış sadece EBK'nın özelleştirmesi miydi?

Yanlış sadece EBK'nın özelleştirmesi miydi?

Uzun yıllar bu ülkede devlet elindeki işletmeler sürekli zarar etti. Buna zarar ettirildi de diyebilirisiniz. Böyle olunca da devlet elindeki tüm işletmeler devlet için bir yük olarak görülmeye başlandı. Devlet bir şekilde bu yükten kurtulmak istemeye başladı. Akla devlet elindeki kurumların özelleştirilmesi geldi. Ya da uluslararası finans kuruluşları bu fikri empoze ettiler. Böylece ya bazı devlet kuruluşları yabancı sermayenin eline geçecek ya da devletin çekildiği alanda yabancı sermaye ile işbirliği halindeki özel sektör devreye girecekti. Bu düşünce devletçiliğin yerini kapitalizmin aldığı bir dönemde sanki bir kurtuluş simidi gibi görüldü. Öyle ya devlet elindeki işletmeleri para almadan bedava olarak özel sektöre devretse bile bu işletmelerdeki zarardan kurtulmuş olacaktı. Bu yönüyle bile özelleştirme kârlı olacaktı. Mantık buydu.

Peki özelleştirme yoluyla devlet pek çok kuruluş ve işletmenin zararından kurtuldu da ne oldu?

Ne olacak yine bütçe açıkları sürüyor, yine devletin aldığı borç karşılığı ödemek zorunda kaldığı faiz miktarı seneden seneye artmaya devam ediyor. Söz gelimi 2011 bütçesinde gider kalemleri arasında personel giderleri ile faiz ödemeleri en yüksek payı alıyor. Yani devlet elindeki işletmelerin satılması devletin ve bütçenin düze çıkmasını mı sağladı?

Bu sorulara evet demek mümkün değil. Belki devlet zarar eden işletmelerden kurtulmasaydı bugün borç stoku daha fazla olurdu gibi bir savunma yapmak mümkün olabilir ama çimento'dan şekere, Et Balık Kurumu'ndan Sümerbank'a daha aklınıza gelen hangi işletme varsa satılarak elden çıkartıldı ama bugün yapılanların yanlışlığı anlaşılmaya başlandı.

Çünkü, bir Et Balık Kurumu sadece devletin mağazalar açarak et satması demek değildi. Olaya böyle bakılacak ve takdim edilecek olursa işin aslı gizlenmiş olur. Kombinalar besiciler için çok önemliydi. Üreticiden hayvanın alımından kesimine kadar bir dizi görev yapıyordu. Ve bu hayvancılığımız için gerekliydi. Dikkat edilirse Et Balık Kurumu'nun özelleştirilmesi ve terör sebebiyle hayvancılığımız tükenme noktasına gelmiştir. Yıllar boyu komşu ülkelere canlı hayvan satarken şimdi dünyanın çeşitli ülkelerinden hayvan satın alınıyor. Buna rağmen tüketici kesesine uygun fiyatta et alamıyor.

Devlet işletmeciliği denildiğinde elbette bazı hususlara dikkat etmek gerekiyor. Söz gelimi belediyelerin fırın açarak ekmek üretimine girmeleri bir yönüyle bu piyasaya devletin girmesi anlamına gelir. Ancak, bu ekmek piyasasını devletin tek başına üstlenmesi değildir. Zaten dün de bunu kimse savunmuyordu. Devlet piyasada düzenleyici bir rol üstlenmek durumundadır ve bunun devletçilikle bir alakası olamaz. Mesela, bir belediye hudutları içinde günde bir milyon ekmek tüketiliyor da bunun 50 ile 100 binini üretiyorsa bunun devletçilikle bir ilgisi olamaz. Sadece devletin düzenleyici, bir diğer ifade ile sosyal görevini yerine getirmesidir.

Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Eker'in 17 büyükşehirde 100 satış mağazası açarak dar ve sabit gelirliye ucuz ve sağlıklı et yedireceklerini açıklaması haberini Bakan'ın da belirttiği gibi bir hatadan dönme ve atılması gereken bir adımın atılması olarak değerlendiriyorum. Bunun da özel sektör düşmanlığı ile bir ilgisinin olamayacağı kanaatindeyim. Daha adım atılmamış iken kasapların tepki göstermesini de anlamıyorum. Kasaplar, Et Balık Kurumu kapatıldı da eskiye göre pazardan daha büyük pay mı aldılar?

Zaten büyük sermayenin market zincirleri kasapların kapısına kilit vurduğu gibi, manav, bakkal gibi küçük esnafında devrini kapattı. Bu gelişmeyi doğru bulmadığımı bu köşede çeşitli zamanlarda dile getirdim. Çünkü, sistem orta ve küçük esnaftan yana işlemiyor. Bütün gelişmeler büyük sermayenin lehine oluyor. Bunun değişip değişmemesi sistemle ilgili bir olgudur. Vahşi kapitalizmden vazgeçilmeden orta ve küçük esnafın yeniden canlanması zor görülüyor. Bu bakımdan kasaplar öncelikli olarak alışveriş merkezleri ve büyük marketlerle nasıl mücadele edeceklerini düşünmeli devletten bunun tedbirlerini istemelidirler. Geçmişte Et Balık Kurumu'nun hemen her şehirde satış mağazaları vardı ama hemen her mahallede de bir yada birkaç kasap vardı. Et Balık Kurumu mağazaları kapandı ama kasaplarda kapıya kilit vurdu. Bu bakımdan olaylara bir bütün olarak bakmak gerekiyor. Hemen belirteyim ki ben hala "Etin kasaptan alınması gerektiğine" inananlardanım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi