M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Mutlu ve putlu azınlık, rantlardan ve nimetlerden asla vazgeçmez

Mutlu ve putlu azınlık, rantlardan ve nimetlerden asla vazgeçmez

ündem
Tavsiye Et
Yazdır
Yorum Yaz

Şu hususa dikkat buyurmanızı istirham ediyorum: Ülkemizdeki Sabataycılar, çeşitli Kriptolar, Kemalizm dininin Brehmen kastı kesinlikle imtiyazlarından, üstünlüklerinden, rejimin kendilerine sağladığı rantlardan ve nimetlerden vazgeçmeyeceklerdir. Bu hususta kimse boş hayallere kapılmasın.

Hindistan'da Mecusîlerin kast sistemi var da, bizdeki vesayet rejiminin kast sistemi yok mudur? Yok diyenler yalan söylemiş olurlar.

Çocukluğumda bayramlarda sokaklara, meydanlara, üzerlerinde "İmtiyazsız Sınıfsız bir Halkız" yazılı büyük bez ilanlar asarlardı. Yalandı. Halk tahta sıralı üçüncü mevkî vagonlarda seyahat ederken Millî Şef, meşhur "Beyaz treni" ile geziyordu.

Dünyanın hiçbir yerinde nimetler ve rantlar eşit şekilde paylaşılmaz. Bu sahada mutlak eşitlik yoktur. Olması gereken eşitlik değil, adalettir. Bizde bu adalet de yoktur.

Türkiye'nin millî geliri, vatandaşları arasında adil şekilde paylaştırılamıyor. Bugünkü düzen veya sistem buna müsait değildir.

İslam'ın, sosyal adaleti sağlamak için zekât ve sadaka (yardım, hayır hasenat) kurumu vardır. Biz Müslümanlar bunu işletemiyoruz. Zekât ve sadakaların öncelikle Ümmet-i Muhammedin fakirlerine, miskinlerine verilmesi gerekir, biz veremiyoruz.

Gelelim Türkiye'deki Beyaz mı dersiniz, Pembe mi, mutlu ve putlu azınlığa, onlar millî gelirin hak ettiğinden çok fazlasını ganimet olarak almaktadır.

Milyonlarca vatandaş, milyonlarca aile 500, 750 lira gibi mütevazı gelirlerle yaşamaya çalışırken, mutlu ve putlu azınlık akıl almaz bütçelere sahiptir. Boğaz'da bir porsiyon balığı 500 liraya satan, süper veya hiper lüks lokantalar varmış... Yüksek zamparalar, kibar bir fahişeye bir gecede 10 bin dolar ödüyorlarmış... Zenginler, milyonlarca liralık lüks otomobillere biniyorlarmış... 750 metrekarelik tripleks villalar milyonlara satılıyormuş... Onlar bu nimetlerden, bu rantlardan asla vazgeçmezler, asla feragat etmezler.

Onların edebiyatına bakınız: Halk cahil... Halk beyinsiz... Halk karnını kaşıyor... Bu halk ülkeyi İslamî faşizme götürür...

Statükocu mutlu ve putlu azınlık ne istiyor?

Bugünkü gayr-i adil, çarpık, bozuk, sapık düzen ve sistem devam etsin.

İslam ve Müslümanlar saf harici bırakılsın, resmî ideoloji din gibi benimsensin.

Gerçek demokrasi olmasın, vesayet demokrasisi olsun.

Tam ve gerçek din ve inanç hürriyeti olmasın, uygun görüldüğü kadar olsun.

Müslümanların, bağımsız bir dinî cemaat sistemi olmasın.

Müslümanlar, başlarına İslamî bir Reis, bir İmam-ı Kebir, bir Emirülmüminin seçip ona biat ve itaat edemesinler.

Hukukun, insan haklarının, demokrasinin, millî iradenin üstünde resmî ideoloji olsun.

Devletin, ülkenin, halkın hakkı olan nimetlerin çok büyük bir kısmı putlu ve mutlu azınlığa verilsin.

Çoğunluğu oluşturan Müslümanların, kendi eğitim teşkilatı ve üniversiteleri olmasın.

Onlar, bozuk sistem ve düzenlerini ayakta tutmak için her şeyi yapabilirler.

Kemalist vesayet sistemini ayakta tutmak için darbe yapmak mubahtır.

Halkın temel ve evrensel hak ve hürriyetlerini kısıtlamak ve çiğnemek mubahtır...

Mutlu ve putlu azınlık gözü karadır,

Onlar son derece cesurdur,

Son derece acımasız ve amansızdır,

Onların yapmayacağı yoktur.

Bu yazımı okurlar mı bilmiyorum, yatakta uyuyanlara, ayakta uyuyanlara, yürürken uyuyanlara, merdiven iner veya çıkarken uyuyanlara, velhasıl günde yirmi dört saat uykuda ve uyanıklıkta uyuyanlara seslenmek istiyorum:

Uyanmazsanız, uyanık olmazsanız, haliniz dumandır. Vesayetçilerin, Beyaz azınlığın Brehmenlerinin ellerine hele bir fırsat geçsin Müslüman halkın canına okuyacaklardır.

*(İkinci yazı)
AYDA 2000 DOLAR BURS

ÇOK zengin bir vakıf düşünelim. Vasıflı öğrenci yetiştirmek üzere gazetelere şöyle bir ilan veriyor:

BURS VERİLECEKTİR... ÖZEL HOCALARDAN OSMANLICA, İNGİLİZCE, ARAPÇA YOĞUN DERS ALMAK... PSİKOLOJİ, MANTIK, AHLÂK, METAFİZİK, ESTETİK ÖZEL DERSLERİ ALMAK... SANAT TARİHİ ve KÜLTÜRÜ EĞİTİMİ ALMAK... AHLAK, KARAKTER, GÖRGÜ KONUSUNDA ÖZEL HOCALARDAN UYGULAMALI DERS ALMAK ÜZERE ZEKİ, AKILLI, KABİLİYETLİ, İSTİDATLI GENÇLER ARANMAKTADIR. EĞİTİM SÜRESİNCE HAFTA TATİLİ ve YILLIK İZİN OLMAYACAKTIR. HER ÖĞRENCİ İÇİN AYDA 2000 DOLAR HARCANACAKTIR. BU PARA KENDİSİNE NAKDEN ÖDENMEYECEK, VAKIF TARAFINDAN EĞİTİM MASRAFLARINA SARF EDİLECEKTİR...

Tahmin ediyorum, bu ilân fazla ilgi uyandırmayacak, belki de başvuran olmayacaktır.

İlan şöyle olsaydı: Seçilecek öğrencilere kendilerini yetiştirmeleri için ayda 2000 Amerikan doları nakden ödenecektir.

Bu ikinci şıkta ne olur biliyor musunuz? 100 binlerce müracaat olur, vakıf binasının kapısı izdihamdan kırılır. Birkaç kişi ayak altında kalarak ezilip ölür, burs şehidi olur, camlar çerçeveler iner, merdivenler çöker...

Geçenlerde "Mümtaz İslam Mektebi" başlığıyla bir yazı kaleme almıştım. Danimarka'dan bir okuyucum "Boşuna zahmet etme, kendini yorma, hiçbir Müslüman aile çocuğunu, senin tasarladığın o mektebe vermez" meâlinde bir mesaj atmıştı.

İstisnalar vardır ama bugün geçerli ve yaygın olan kural şudur: Herkes çocuğunun dünyevî başarısını arzu ediyor, oğlum doktor olsun, kızım kimya mühendisi olsun, torunum eczacı olsun, hayata atılınca iyi para kazansınlar, güzel evlerde otursunlar, lüks otomobillere binsinler, iyi yesinler, iyi giyinsinler, şahane yazlıklarda safa sürsünler, cüzdanları dolu, enseleri kalın olsun.

Bu memlekette yeterli sayıda aile, çocuklarının iyi Müslüman, iyi insan, iyi vatandaş olmasını istemedikçe, onları bu yolda yetiştirmedikçe, onları din hizmetlerine yöneltmedikçe Türkiye kurtulmayacaktır.

Haklarını yemeyelim, bugün Müslümanlar din hizmetkârı yetiştirmiyor değil, lakin bunların ağırlıkları yeterli değildir. İstisnalar dışında bugünkü din hizmetkârları, ateş olsalar düştükleri yeri bile yakamıyorlar.

Son elli sene içinde Türkiye'mizden Nelson Mandela ayarında biri çıktı mı?

Bir Rahibe Teresa çıktı mı?

Bir Doktor Albert Schweitzer çıktı mı?

Bir Mahatma Gandhi çıktı mı?

Müslümanlar kurtulmak, hür, aziz, üstün, güçlü olmak istiyorlarsa; çağın Gazali'lerini, Nizamülmülk'lerini, Şeyh Şamil'lerini, İbn Sina'larını, Farabi'lerini, Abdülkadir'lerini, Barbaros'larını ve bunlara benzer büyük şahsiyetlerini yetiştirmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi