Rahim Er

Rahim Er

Yılın Annesi, Berfo Ana

Yılın Annesi, Berfo Ana

Başbakan Tayyip Erdoğan, ‘Cumartesi Anneleri’ni kabul etmeseydi bu cemiyet hâlâ Berfo Ana’dan haberdar olmayacaktı. Halbuki her Cumartesi Galatasaray’da evladını yitirmiş fakat mezarını bile bilmeyen analar toplanıp seslerini duyurmak istemekteler. Ama biz onları görmedik. Tıpkı şehit analarının Edirnekapı şehitliğinde toplanmalarına aldırmadığımız gibi. Tıpkı Başörtüsü Analarının sessiz çığlıklarını duymadığımız gibi.
Çünkü...
Bizde bir illettir, genelleme yaparız. Komünist, faşist, gerici, Kürtçü, Alevi. Marmara depreminin enkazından kurtulduk fakat ‘70’ler, ‘80’ler ve 90’ların hormonlu terör enkazını kaldıramadık Hâlâ toprak altındayız, hâlâ ışıktan uzağız. Bugün general tutuklatan temel yanlışlar, o günlerde bu ülke gençlerinin önüne farklı kapılar çıkarttı. Neslinin en zekisi olan o gençlerin bazısı Türk’tü, bazısı Kürt, bazısı dindar, bazısı sosyalist. Teşhiste isabet edenler de oldu, ilaç yerine zehir içenler de. Ortak taraflarıysa şuydu: Kullanılmak... Her birini bir maşa kullandı. O maşaları tutanlar da bir başka gücün maşasıydı.
Biz hep 250 bin genci kaybettik diye Çanakkale’ye ağladık.
Biz hep 90 bin ana kuzusunu karlara teslim ettik Allahüekber Dağlarına ağladık. 1970-2000 arası toprağa düşen 75 bin gence ise yalnızca anaları ağladı.
Onların bazısı ülkücü. Bazısı Kürtçü. Bazısı sosyalist. Bazısı dindar...
Ortak yanları, hepsi bu memleketin çocuğu olmaları. Ortak yanları, hepsi bir çıkış arayışında kaybolmaları. Ortak yanları hepsi 20’li yaşlarda bulunmaları.
Bir kısmı idam oldu. Bazısı kurşun yedi.
80’lerde hapse girip de gençliğini orada bırakarak dışarı çıkanların o elem yılları sigorta edilecek haberine çok memnun olduk.
Muhsin Yazıcıoğlu’nu bildiklerini söylemesin diye katlettiler. Berfo Ana’nın oğlu da demek o yaşlardaymış. Kim bilir şimdi olsaydı neler söyler, hangi pişmanlıkları dile getirirdi.? Alıp götürülmüş, sonra da kaçtı demişler. Ne izi var, ne mezarı.
Ağlayan anamız ne de çok. Her gün beş vakit Başörtüsü Analarının üzülmeleri... Her cuma Şehit Analarının evlatlarının kabri başında gözyaşı dökmeleri... Her hafta Cumartesi Annelerinin İstanbul’un ortasında çare beklemeleri, hepimizin derdi, hepimizin meselesi olmalı.
Bazısı İmralı’da saltanat sürdü bazısı rütbelerin gölgesinde. Ölen bu vatanın düşmanlaştırılmış çocukları, ağlayan analar oldu. Ana, milliyetler üstüdür. TV’de Berfo Ana’yı dinleyen kim bilir kaç Şehit Anası, Başörtüsü Anası ağlamıştır. Bir anayı yine en iyi bir başka ana anlar.
Berfo Ana! Oğlun kim olursa olsun, o ağulu yıllarda hangi yalan rüzgârına kapıldıysa kapılmış olsun. Ekranda seni, kızını ve diğer oğlunu gördük. Sen ve ailen ne kadar yerlisiniz. Eminim ki sen, bayrağa sarılı gördüğün her şehide, tertip kazayı işitince Muhsin Yazıcıoğlu’na hem gözyaşı döktün hem de dua ettin.
Devlet mutlaka bu anaların gözyaşlarına derman olmalı. Suç varsa adil mahkeme cezasını verir. Fakat sorgusuz sualsiz yok etmek, bir mezarı çok görmek ne demek? Bu hangi insanlığa sığar?
Bu manzaralar anonim ayıptır.
27 Mayıs darbesinden sonra Said Nursi’yi Urfa’da yattığı mezarından alıp meçhullere gömenler kimse bu gençlerin izini silenler de aynısı.
Ama üzülmeyin Berfo Ana, Şehid Anaları, Başörtüsü Anaları.
Balyoz indi.
İlletlere neşter vuruluyor.
2011 için Yılın Anası Ödülü, 31 yıl boyunca oğlum gelir diye kapısını kapatmayan, 31 yıl boyunca yorulmadan mücadele veren 104 yaşındaki Berfo Ana’ya verilmelidir. Berfo Ana, şimdi bütün muzdarip anaların sembolü. Eminim ki O da ‘Ben bu ödülü Şehid Anaları, Başörtüsü Anaları, Cumartesi Anaları adına kabul ediyorum’ diye teşekkür konuşması yapacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Rahim Er Arşivi