Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Aldırmayın soytarıya

Aldırmayın soytarıya

Sizi “vicdan”dan, “delikanlılık”tan vuracaklardır... Birtakım insani hassalarla borçlandıracaklardır...

Ciddiye almayın...

Sakin ola ki gaza gelmeyin...

Hayatta bir dakika delikanlı olamamış, bir dakika vicdanının sesini dinlememiş; dedikoduyla, bel altı vuruşla, tehditle, kolpayla, şantajla iş çeviren birtakım “sit-com mamulatlarının” verdiği “gazetecilik dersine” kulaklarınızı tıkayın.

Efendim, memlekette “sivil faşizm” varmış.

Özgür basın susturulma tehdidiyle karşı karşıyaymış.

Emin Abi ve Oktay Bey’den sonra sıra kimbilir kimlerdeymiş.

İşte Bekir Coşkun’un da kalemi elinden alınmış.

En bağımsız gazeteci Soner Yalçın da bir terör örgütüyle irtibatlı gibi gösteriliyormuş.

Zamanında çok uyarmışlar, Arato’dan ve “endişeli modern”den mehazlar getirmişler, “dünün mazlumu bugünün zalimi oldu” diye bas bas bağırmışlar, “korku imparatorluğu oluşturuluyor” diye çığlık atmışlar ama “yandaşların” çıkardığı gürültüden seslerini duyuramamışlar.

Memleketin sivil faşizme gittiğini söyleyen soytarılar, bakıyorum da, faşizmin “askeri” olanından hiç şekvacı değiller.

Bu kadar darbe olmamış, bu kadar muhtıra verilmemiş, Ergenekon iddianamesinden haber derleştiren gazetecilere 4 binin üzerinde dava açılmamış. Şamil Tayyar 50 ay hapis cezası almamış, “sivil faşizmin” müntesipleri olan ve rahat rahat haber yapması gereken Star, Zaman, Yeni Şafak, Yeni Akit ve Taraf gazeteleri “yargı cenderesine” alınmamış gibi yapıyorlar...

Hiç utanmıyorlar da...

Emin Abi’leri daha “sağlam” ve “korunaklı” bir limana trampa yaptı... Şimdi patron korkusu olmadan bol keseden atıp tutuyor.

Bekir Coşkun’ları nihayet düşlerini süsleyen gazeteye kapağı attı. Daha diri muhalefet yapıyor...

Oktay Bey’leri “anasını da satan zihniyetle” mücadele yolunu siyasete girmekte buldu. Artık “Sonları Menderes gibi olur” diye yazmak zorunda kalmayacak; siyaset yaparak sonlarını Menderes’e benzetmeye çalışacak.

Gördüğünüz gibi, kimsenin kalemi elinden alınmış değil.

Kendileri de zaten sahip oldukları köşelerde muhalefetin en “ahlak dışı”, en rezil, en belden aşağı örneklerini sunuyorlar: “Utanmaz Başbakan” diyorlar... “Yandaş medya” diyorlar... “Göbeğini kaşıyan kıllı ayılar” diyorlar... “Bidon kafalılar” diyorlar... Değer tercihlerine göre davranan insanları “gaflet, dalalet ve hıyanet içinde olmakla” suçluyorlar...

Her bir şeyi deme konusunda sınırsız bir özgürlüğe sahipler... Ne mahkemenin yolunu biliyorlar, ne savcılarla teşrik-i mesai yapmak zorunda kalıyorlar...

Herkes iyi...

Hepsinin işi tıkırında...

İsteyen istediğini yazıyor.

İsteyen istediği “darbe cuntasıyla” iş tutabiliyor.

İsteyen istediği karargâh çıktısını emir telakki edebiliyor.

Bunları özgürce yapabildikleri için de, Aydın ve Zafer Bey’lerden eşek yüküyle maaş alıyorlar... Patronlarını kekliyorlar yani... Patronlarının paralarını çarçur ediyorlar...

Sonra da, “Memlekette basın özgürlüğü yok... Korku imparatorluğu oluşturuluyor...”

Diyorum ya, ciddiye almayın...

Kendinizi “onlara” karşı borçlu hissetmeyin...

Meramınızı anlatabilmek için bin dereden su getirmeyin.

Söyledikleri bir kulağınızdan girsin, diğer kulağınızdan çıksın.

İşinize bakın!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi