Haşmet Babaoğlu

Haşmet Babaoğlu

Sağlıktan söz ederken "sağlıklı" mıyız?

Sağlıktan söz ederken "sağlıklı" mıyız?

Eskiden böyle değildi... Artık durmaksızın sağlık lafı ediyor. Ama sağlığın değerinden çok sağlığın düşmanlarından söz etmeyi seviyor!
Her seferinde yüzüne sinirli bir kuşkuculuk ve huzursuz bir ifade yerleşiyor.
Orta yaş sınırında, iki çocuklu, sevimli, bir kadın.
Yıllardır tanıyorum onu.
Ama bu hali pek yeni!
Eskiden dünyanın güzelliklerinden, insanın "çile"sinden, filmlerden, kitaplardan konuşurduk.
Şimdi ne zaman iki çift laf etmeye otursak...
Çok tükettiğimiz besin maddelerinin insan sağlığına korkunç zararlarını anlatmaya koyuluyor.
Gururla anlatıyor: Gazlı içecekleri hayatından çıkarmış, bazı çay, kahve türlerini zihninden bile silmiş! Bu "iç ve dış tehditler" listesini sıralamaktan neredeyse zevk alıyor.
***

Geçen gün yine aynı konuları açınca durup dikkatlice baktım ona...
Bütün bunlar orta yaş sendromu muydu?
Bir iki soru sordum. Hayat, iş, güç, aile...
Gözlerini kaçırır gibi sözlerini de kaçırıyordu.
Aslında biliyordum!
Hayatındaki her şey alttan alta "kötü" gidiyordu! Ve işte bu yüzden müthiş bir gelecek endişesi kaplamıştı ruhunu! Hatta artık dilimizde bir "gelecek zaman kipi"nin bulunmasından bile nefret eder hale gelmişti!
Hiç değilse sağlığını korumak istiyordu.
Onu iliklerine kadar korkutan, uykularını kaçırtan "gelecek" geldiğinde...
Sağlıklı olmak istiyordu!
Toplumun her köşesine yayılan medyatik "sağlıklı yaşam" kültüründen besinlerden korkmayı öğrenmişti.
Ve bir gün... İçindeki gelecek endişesi, "zararlı besin endişesi"yle yer değiştirivermişti!
Aldatıcı bir rahatlıktı bu ama hiç yoktan iyi gelmişti!
***

Çevrenizde böyle ne çok insan var, değil mi?
Belki siz de öylesinizdir.
Belki siz de...
İnternette dolaşan hepsi birbirinden tuhaf "öldürücü besinler, ömür uzatıcı besinler" listelerine inanıyor; o listeleri eşe dosta "forward"lıyorsunuz!
Anlaşılır bir şey! Bizi en zayıf yerlerimizden yakalayan popüler kültür salgınlarından etkilenmemek mümkün mü?
Ama ara ara da olsa düşünsek diyorum...
Bizi "öldüren" şey ne?
Yiyecekler mi?
Yoksa bireysel ve toplumsal hayatımızda yediğimiz haltlar mı?
Ve itiraf etsek hani..
Ömrümüze ömür katan nedir?
Bu şey sadece yiyeceklerden ibaret olabilir mi?
Bu "ömür" sadece niceliksel ve uzunlukla belirlenen bir şey midir?
Hani iyi, doğru ve güzel hayat?
Hani ruhun bedeni dik tutan ferahlığı!
Hani toplumsal adalet!
Nerede onlar? (Not: Sağlıksız sağlık takıntısı üzerine yarın da devam edeceğim!)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Haşmet Babaoğlu Arşivi