Erdal Şafak

Erdal Şafak

Topal ördek

Topal ördek

Bugün Ankara semalarından bir "Topal ördek" geçecek. Şimdilik kolu-bacağı kırık uçabilen ama yakında kanatları da kırılacağı için uçamayacak duruma gelecek olan bir "Topal ördek".
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'yi kastediyoruz. Ve onun 5-6 saatlik Ankara ziyaretini.
Üstelik Fransa Cumhurbaşkanı sıfatıyla değil G-20 dönem başkanı kartvizitiyle geliyor. Aman ne üzüldük, ne üzüldük...
Hükümet bir ara Sarkozy'nin ziyaretini uzatması, programına İstanbul'u da alması için bir-iki girişim yaptı ama Paris'ten ses çıkmayınca omuz silkip vazgeçti.
Sarkozy'nin ziyaretini bu kadar kısa tutması ve Ankara'yla sınırlandırması, gençlik yıllarındaki Türkiye anılarını, izlenimlerini "Aynen korumak" saplantısından kaynaklansa gerek.
Bilmem hatırlayacak mısınız; birkaç yıl önce gençliğinde bir arkadaşıyla arabayla Avrupa turuna çıktıklarını ve Yunanistan üstünden Türkiye'ye de geçtiklerini açıklamıştı Sarkozy. Ve Türkiye'den çektiği fotoğrafı şöyle anlatmıştı:
"Bozuk yollarda şalvarlı ve eşekli köylüler... Gecekondular... Yoksulluk... Vs..."
1970'lerin başından söz ediyoruz.
Çevresinin "Türkiye artık sizin gördüğünüz Türkiye değil" uyarılarına rağmen Sarkozy inatla bu fotoğrafı korudu. Ve Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkmasının iki temel gerekçesinden biri yaptı.
Diğeri, Avrupa'nın sınırları ve bu sınırlarda Türkiye'nin payı: "Bize okulda Türkiye'nin Asya ülkesi olduğunu okuttular. Hatta adının da 'Küçük Asya' olduğunu söylediler. Yanılıyor muyum?"
İster yanılsın, ister ders kitaplarına ve anılarına çakılıp kalsın. Derdimiz değil.
İster birkaç saatlik ziyaretle gelip geçsin, ister günlerce kalsın. Umurumuzda değil.
Çünkü Sarkozy'nin de, ziyaretinin de Türkiye'ye zerrece faydası yok. Olamaz da.
Halkının yüzde 70'inin nefret ettiği, kendi partisinin tabanının bile dışlamaya başladığı, önümüzdeki yıl yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanması olasılığının sıfıra indiği (Not: Son kamuoyu araştırmalarına göre ikinci tura bile kalamayacak!) bir "Lider"in ne politikalarının ağırlığı olur, ne sözlerinin önemi, ne şu veya bu yönde tercihlerinin herhangi bir sonucu.
Bir de Fransa'nın yüzlerce yıllık dış politikasını duvara toslatması ve Arap isyanlarında sergilediği korkaklık, ikiyüzlülük, bilgisizlik ve beceriksizlik var ki, başlı başına yazı konusu yapmaya değer.
Özetle Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan, Sarkozy ile yapacakları görüşmelerde hiç kendilerini yormasınlar, dinleyip geçsinler.
Sarkozy'ye "Hoş geldin, beş gittin" demek bile yeter de artar bile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erdal Şafak Arşivi