Mahir Kaynak

Mahir Kaynak

Sarkozy’nin mesajı

Sarkozy’nin mesajı

Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin Türkiye’yi ziyareti protokol sıkıntılarına rağmen gerçekleşti ve Türkiye’nin AB üyeliğinin desteklenmediğinin dışında önemli bir mesaj vermedi. Bu mesaj Fransa’nın ülkemizi önemsemediği biçiminde yorumlandı. Çünkü Türkiye AB üyeliğini hem ekonomik bir kurtuluş hem de medeni olmanın tek yolu olarak görüyordu. Üyeliğin gerçekleşmemesi en büyük hedefimizin suya düşmesi sayılacaktı. Doğu Avrupa’nın önemsiz birçok ülkesi tereddütsüz üye yapılırken önümüze çeşitli engeller konması bizi rencide ediyordu. AB üyeliği bizi Batı standartlarına ulaştıracak, gerçekleşmezse Ortadoğu’nun geri kalmış ülkeler sınıfına dahil olacaktık.
Oysa hedeflerimiz çelişkiliydi. Hem bölgesel bir güç olmak ve dünyada etkili bir ülke olmak istiyorduk hem de AB üyesi olarak inisiyatifi üst bir iradeye bırakmak peşindeydik. AB üyesi ülkelerin tavrı da anlaşılmıyordu. Türkiye bölgesel bir güç olup, dünyanın enerji merkezinde etkili bir role sahip olurken, İslam alemini de AB’nin yanına almak varken onu dışlamak tutarsız bir tavır olarak görülüyordu.

Fransa ve Almanya Türkiye’nin AB üyesi olmasına karşı çıkarken onunla çok yakın ilişkiler kurmaya gayret ediyordu. Şu soru cevaplandırılmadı. AB üyeliğimize karşı çıkarken ülkemizle imtiyazlı ilişkiler, Akdeniz Birliği’nde ortaklık teklifi bir çelişki miydi yoksa alternatif bir yapı mı teklif ediliyordu?

Türkiye’nin Batıya benzemeye çalışması, onu taklit ederek medeni dünyanın bir parçası olacağına inanması yıllardır yolumuzu belirledi. Oysa Batıyı sadece bir ilham kaynağı kabul etmek, kendi değerlerimiz üzerine yeni bir yapı oluşturmak mümkündü ama biz benzemek yolunu tercih ettik. Şimdi bölgesel bir güç olma peşindeydik ama Batılı değerlerle ve onun müstemlekeci tavrıyla bölgede önderlik yapamazdık.

Görünen manzarayı şöyle değerlendiriyorum: AB, bir bütün olarak, güç odağı olamayacağını anlamış görünüyor. Bu nedenle uluslararası ilişkilerde her devlet kendi başına hareket ediyor ve hem siyasal hem de ekonomik politikalarını AB dışında belirliyor. Türkiye’nin, bu açıdan, üyelikten daha önemli bir role sahip olacağı düşünülüyor. Fransa ve Almanya AB üyesi bir Türkiye’nin kendileri dışındaki AB güçlerine daha yakın olacağını ve İngiltere’nin AB içindeki gücünün ön plana çıkacağını düşünüyor ve bu bakımdan üyeliğini desteklemek yerine ikili ilişkileri güçlendirmye çalışıyor. AB üyeliğimizin desteklenmemesi küçümseme değil önemseme olarak da algılanabilir.

Önümüzdeki dönemde ABD dünyanın her yerinde askeri gücüyle ve ekonomik etkisiyle var olamayacak. Yani tek kutuplu bir dünya söz konusu olamayacak. Bu ABD’nin dünya üzerinde etkili olmaktan vazgeçeceği anlamına gelmez ancak yeni bir politika oluşturacaktır. Bu ittifakları kurmak ve bunların ekonomik ve askeri gücünün ortak bir politika çerçevesinde kullanılmasını sağlamak olacaktır.

Bu konuda Rusya ile bir ihtilafının olmadığı ancak Çin’in yeni bir güç odağı olmasına her ikisinin de karşı çıktığı anlaşılıyor. Ortadoğu ve Afrika’da kurulmak istenen yeni yapı bu bölgede siyasi etkinliği sağlamlaştırmak olarak kabul edilebilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mahir Kaynak Arşivi