Taha Akyol

Taha Akyol

Milli Görüş güçleniyor mu?

Milli Görüş güçleniyor mu?

HAYIR, Milli Görüş denilen siyasi çizgi güçlenmiyor!.. Merhum Erbakan’ın cenaze törenine katılım elbette muazzamdı. Özal’ın cenazesinden daha mı kalabalıktı ölçemiyorum ama yüz binlerin katıldığı bellidir.
Bu muazzam katılım Erbakan’a duyulan saygının ifadesidir ama Milli Görüş’ün “seçmen kitlesi” değildir.
Siyasi yolları ayrıldığı halde Erbakan’a eskiden kalma vefa duygusuyla katılanlar... Ya da İslami siyasetin gelişmesinde Erbakan’ın öncü rolüne duydukları saygıdan dolayı katılanlar...
Yahut “müminin cenazesi”ne katılmanın sevap olduğu duygusuyla katılanlar...
Bu cenaze, siyasallaşmış olsun olmasın, toplumumuzda dindarlık duygularının ne kadar güçlü olduğunu gösterir ama siyasi bir doktrin olarak Milli Görüş’ün güçlenmekte olduğunu göstermez.
Hatta Milli Görüş karizmatik liderini kaybettiği için enerji kaybına bile uğrayabilir.
Başarabilirse, ancak “değişerek”, yani toplumun değişik kesimlerine seslenen yeni siyasetler geliştirerek yeni bir enerji kazanabilir.

Milli Görüş’ün serüveni
Milli Görüş merhum Erbakan zamanında gerilemeye başlamıştı. Zirveyi 1995 seçimlerinde yüzde 22 oyla yakalamıştı. Ondan sonra da sürekli geriledi.
1995’teki yüzde 22 başarısı merkez sağdaki ANAP ve DYP’nin birbirlerini tüketmelerinin sonucuydu.
28 Şubat 1997’de tanklar harekete geçti...
1999 seçimlerinde Erbakan’ın oyları yüzde 15’e düştü, ama aynı tanklar yüzünden merkez sağın toplam oyları da yüzde 40’tan yüzde 25’e düşmüştü...
Sağın geniş siyasi tarlası tanklar tarafından böyle ‘temizlenirken’, kimse AKP’nin büyük bir bina inşa edeceği zeminin oluştuğunun farkında değildi.
Kaldı ki, 2000’ler Türkiye’sinde artık Milli Görüş’ün “İslam dinarı, İslam NATO’su, İslam Birleşmiş Milletleri” yahut “selem senedi ekonomisi” gibi hayalperest kurgularının hiçbir anlamı da kalmamıştı.
Çünkü 2001 krizi, ekonominin gerçekleri konusunda adeta öğretmen olmuştu.

Dünya değişti
Milli Görüş tarafından “Siyonist, Hıristiyan kulübü” olarak tanımlanan Batı’da bir de insan hakları, özgürlükler, demokrasi gibi değerlerin bulunduğunu geniş kitleler 28 Şubat’ın gaddarca baskıları altında fark ettiler.
Bülent Arınç’ın “Beni 28 Şubat AB’ci yaptı” sözü, doğrudur.
Türbanlı kızlar Batı üniversitelerinde okuma özgürlüğünü buldular.
Dindarlar, özgürlüklerini artık “cihat” kavramıyla değil, liberal-demokratik kavramlarla savunmaya başladılar.
Anadolu’da ticaret ve sanayi hayatının gelişmesi karşısında “selem senedi, faizsiz ekonomi” kurguları eski cazibesini kaybetmişti...
Zaman içinde çocuklar okumuş, dünyayı fark etmişlerdi.
TV ve internet bütün ailelere girmişti.
Tanışılan ve yaşanan bu yeni dünya, Milli Görüş’ün kırk yıllık ezberine hiç benzemiyordu.
AKP bunu fark ederek “gömlek değiştirdiği” için yüzde 40’ın üstünde bir parti oldu.
Şimdi merhum Erbakan’a karşı vefa görevini ve İslami hassasiyetini ifade etmek üzere cenazeye katılan yüz binler, yaşamakta oldukları dünyaya sırt çevirip yeniden “Milli Görüş gömleği”ni giyecek değildir.
Numan Kurtulmuş’un ve “ittifak” arayanların dikkatine; yeni dünyaya yeni dil lazım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Taha Akyol Arşivi