Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Askerin Erbakan sevgisi

Askerin Erbakan sevgisi

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner’in, Erbakan’ın vefatıyla ilgili yayınladığı mesaj, “Ordu Milli Görüş geleneğiyle barışıyor, 28 Şubat’tan dolayı özür diliyor” şeklinde yorumlandı

Böyle mi anlamalıyız?

Emin olamıyorum.

Daha doğrusu, pek sanmıyorum.

Hadi diyelim ki Koşaner’in mesajı “kurumsal bir bakışı” yansıtıyor ve bu şekilde (ordu barış elini uzatıyor biçiminde) yorumlanabilir.

Merhum Erbakan’a yönelik bu “sevecen ve bağışlayıcı ilgi” sadece Koşaner ve dönemiyle sınırlı değil ki...

Erbakan’a çok çektirmişlerin başında yer alan 28 Şubat’ın mimarı Çevik Bir de ölüm hadisesinden dolayı, sıcağı sıcağına, “üzüntüsünü” ve örtük pişmanlık duygularını dile getirmişti.

Dün cenaze töreninde askerler vardı ve Genelkurmay Başkanlığı’nın çelengi en görünür yerdeydi...

Hadi muvazzafların tutumunu, “eski bir Başbakan’a veda ve son görev” diye yorumlayalım ve “anlayalım...”

Hayri Kıvrıkoğlu da cenazedeydi.

“Erbakan’a çok çektirmişler”in ardılı olan, 28 Şubat sürecinin bin yıl daha süreceğini beyan ederek, Erbakan politikalarıyla arasına keskin bir çizgi koyan eski Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun kuzeni.

Dursun Çiçek de “üzüntülerini” dile getirmiş. Ben izleyemedim de, bir haber portalından okudum... “İrticayla mücadele”nin en “kararlı” neferlerinden biri olan Albay Dursun Çiçek, vaktiyle “irtica”yla özdeşleştirilen, daha doğrusu “irticanın babası” ilan edilen merhum Erbakan’ı övmüş...

Erbakan çok nazik ve kibar bir insanmış, “bugünkülere” hiç benzemiyormuş.

Hem askere, hem polise, hem de yargı elemanlarına sahip çıkmış.

Kimseyi üzmemiş...

Ne yargıyı etkilemeye kalkışmış, ne ordu içinde karışıklık yaratmış, ne de sistemi değiştirmeye yeltenmiş... Çok iyiymiş, çooook...

Dursun Bey’i anlıyoruz, Erbakan üzerinden “bugünkülere”, yani Erdoğan’a laf gönderiyor, kendince “mağduriyetinin” altını çiziyor... İhtimal ki, kolay lokma olduğunu düşündüğü yahut bir muhtırayla Başbakanlığı devredecek anlayışta biri olarak değerlendirdiği için de, empatisini ve bağışlayıcılığını konuşturuyor. Erbakan çekilmeseydi, sevecek miydi bakalım?

Peki, 28 Şubat medyasına ne demeli?

Parti kapatma davalarının duayeni, Yargıtay Cumhuriyet Onursal Başsavcısı Vural Savaş’a ne demeli?

Savaş da çok üzüldüğünü söylüyor.

Üzülmekle kalsa iyi...

Erbakan’a yanlış yapıldığını düşünüyor ama “yanlış yapanlar konsorsiyumu”ndaki rolünü hatırlamak istemiyor.

Bir de iddiası var: “Erbakan en milli, en yurtsever hükümeti kurdu...”

Doğrudur.

Mevcutlar içindeki “en milli hükümeti” kurdu ama yaşatmadınız, bugün “üzüntü bildiren” zevatla el birliği edip alaşağı ettiniz...

Hemen “kandan beslenen vampirler” ve “metastas yapan habis uru” hatırlayalım... “Erbakan vermiyor”, “Çek elini iblis”, “Paşa Başkanı hizaya soktu” manşetlerini hatırlayalım... “Gelirsek sizi kazığa oturtacağız” diyen omzu kalabalık efradını hatırlayalım.

Üzüntü bildirmekle olmaz. Özür dileyecekler...

Ben yine de, “Ordu milli görüş geleneğiyle barışıyor” yorumunu ihtiyatla karşılayalım diyorum.

Erbakan’a yönelik bu “sevecen ve bağışlayıcı ilgi”nin nedeni, Dursun Çiçek’in açıklamalarında gizli bence: Asker, Erbakan üzerinden, siyaset kurumuyla ilgili sıkıntısını dile getiriyor...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi