Hayrettin Karaman

Hayrettin Karaman

Yargıya Müdahale ve Malum İki Dava

Yargıya Müdahale ve Malum İki Dava

Yargı hakimlerin elinde, hakimler beşer. Beşer olduğu için de şaşar, şaşmaz; yer, yemez; vicdanı ile cüzdanı arasında sıkışır, sıkışmaz; inancı ve ideolojisinin etkisinde kalır, kalmaz... Bu ikili durumun gerçekleştiği yüzlerce örneği kısa sayılmayacak ömrümüz içinde gördük ve yaşadık.

Adli yargı ile idari yargı da -müdahale imkanı ve güven durumu bakımından- oldukça farklıdır. Adli yargıda rüşvet, hatır, tehdit, şantaj gibi saptırıcı amiller bulunabilir. İdari yargıda ise daha ziyade ideolojik bağımlılık rol oynamaktadır. Din özgürlüğü ile alakalı davaların nasıl çok kısa bir zamanda "din özgürlüğü aleyhine olmak üzere" yerel idare mahkemelerinde ve Danıştay'da karar bağlandığını defalarca gördük. Aynı durumu Anayasa Mahkemesi'nde de müşahede ettik.

Durum böyle olunca bir yandan siyasi iktidarın, öte yandan medyanın ve STK'ların yanlışları düzeltme, eleştirme, sapmaları en aza indirecek tedbirleri alma, kararları tartışma... gibi ve bu manada müdahaleleri kaçınılmazdır, meşrudur ve gereklidir.

Önümüzde iki önemli dava var: Ergenekon davası ve darbeye hazırlık davası. Bu iki dava hakkında konuşanlar ya lehte veya aleyhte konuşuyorlar ve her biri diğerini "yargıya müdahale etmekle" suçluyor. Ayrıca bu davaların aleyhinde bulunanlar siyasi iktidarı suçluyor, davaları onun açtırdığını ve yönlendirdiğini iddia ediyorlar.

Bu iddialar içinde en zayıf olanı, davalar ile siyasi iktidar arasında müdahale ilişkisi kuran iddiadır. Hakim ve savcıların belli bir maksatla değiştirilmesi teşebbüsüne iktidarın karşı çıktığı ve bunu mümkün olduğunca engellediği doğrudur, ama bu hukuki ve isabetli teşebbüs dışında davaları iktidarın açtırdığı ve yönlendirdiği iddiası tutarsızdır, mesnetsizdir.

Davaların aslına itiraz etmemekle beraber tutuklamalara ve tutuklama sürelerine itiraz edenler de var. Buna karşı savcılar ve hakimlerin -kendilerini saptıracak amillerin en az, vicdanlarına ve hukuka bağlılık ihtimalinin en fazla olduğu bu iki davada- tutuklama kararı verirken ve süreleri de uzun tutarken dayandıkları hukuki sebepleri var; bunların da başında delilleri karartma ve saptırma ihtimali bulunuyor. Bu durumda hakim ve savcıların hukuk dışına çıktıkları mı, yoksa itirazcıların haksız yere yargıya müdahale ettikleri mi konuşulmalıdır!

Devlet içinde meşru olmayan ve hukuk dışı yetki kullanarak ülkeye kötülük yapmak isteyen bir yapılanma olduğu iddia ediliyor. Öte yandan en büyük anayasa suçu olan "darbe"ye hazırlık yapıldığı ve hukuka bağlı bir komutanın müdahalesi olmasaydı ülkeyi yıllarca geri götüreceği, binlerce canı haksız yere yakacağı muhakkak olan bu darbenin gerçekleşmek üzere olduğu iddia ediliyor. Bu iki büyük, önemli, hayati iddiayı medya, iktidar veya rakip taraflar değil, yargının muteber kurumları ileri sürüyor, dava açıyor ve davayı sürdürüyorlar.

Ergenekoncuların ve darbecilerin avukatlığına soyunanlar, bu davaları sulandırmaya, önemsizleştirmeye, halkın güvenini sarsmaya çalışanlar ülkeye kötülük ediyorlar, yargıya en kötü müdahalede bulunuyorlar, bir de utanmadan müdahale ayıbını masum taraflara yapıştırma kurnazlığını gösteriyorlar.

Beyler, millet uyumuyor, yaptığınızı bütün çirkinliği ile görüyor ve kınıyorlar; haberiniz olsun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hayrettin Karaman Arşivi