Mehmet Şeker

Mehmet Şeker

Lingo lingo şişeler

Lingo lingo şişeler

Genç adam, paltosunun yakasını kaldırdı, ensesini soğuktan korumak istedi.

Siyah beresini de iki eliyle yanlardan çekiştirdi.

Evinin kapısını kilitledi, anahtarı tuttuğu elini cebine soktu.

Apartman kapısından çıkarken, hava kapalı olmasına rağmen güneş gözlüğünü taktı.

Dışarısı soğuktu.

Bina önünde duran arabasının tekerleğine hafifçe bir tekme attı.

Rüzgârdan bir ucu savrulan kaşkolunu havada yakaladı, iyice sardı, yürümeye başladı.

Sokak tenhaydı.

*

Ara sıra kaşkolu tekrar savruluyor, o iki eliyle düzeltir gibi yaparak, arka tarafa bakıyordu.

Caddeye çıktı, otobüs durağına doğru yürüdü.

Gelen giden var mı diye etrafı kontrol etti.

Durakta tek başına beklemeye başladı.

Bir köpek, çiseleyen yağmurdan rahatsız olduğunu belli eder gibi kuyruğunu kıstırmış halde hızlı hızlı yolun karşısına geçti.

Bir kamyonet uzaktan köpeği fark etti ve uzun uzun korna çaldı.

*

Genç adam durakta beklerken sırf alışkanlıktan saate bakıyor, cep telefonunu kontrol ediyor, sağa sola küçük, kısa adımlar atıyordu.

Akşam ezanı duyuldu; güneş batmış, hava iyice kararmıştı.

"Aziz Allah" dedi yavaşça, gerisini içinden tamamladı.

Gözlüğü çıkardı, katlayıp iç cebine koydu.

*

Otobüs geldi, tıslayıp kapısını açtı.

Binerken başındaki bereyi hızlı bir şekilde çıkardı.

Sonra kendine güldü. Güldüğünü kimse fark etmedi.

İçeride beş altı yolcu vardı.

Boş bir koltuğa oturdu, camdaki aksiyle gözgöze geldi.

*

İki durak sonra indi. Durağın yanındaki binaların etrafında yarım tur attı.

İlerideki büfeye uğradı.

Bir taksici dörtlüleri yakmış, büfeden sigara alıyordu.

O gittikten sonra genç adam büfeciye selâm verdi.

"Hoş geldin abi, hazırladım senin paketi" dedi büfeci.

Genç adam paltosunun cebinden boş bir çöp poşeti çıkardı.

Büfecinin verdiği şişeleri poşete doldurmaya başladı; rakı, şarap, viski, konyak...

*

"Birkaç tane de bira olsa..."

"Tamamdır abi, ama bu kutular biraz ezilmiş durumda."

"Olsun, ziyanı yok."

"Biraz da eski gazete versen" dedi genç adam, "ben almayı unutmuşum."

Büfecinin verdiği gazete sayfalarını buruşturup şişelerin arasına tıkıştırdı.

Eliyle havaya kaldırıp biraz salladı, tartar gibi yaptı; "Tamam" dedi, "ses yok, iyi böyle."

Poşeti bir mukavva koliye koydular.

Genç adam cebinden para çıkardı, içlerinden on lira aldı, büfeciye uzattı: "Tamam mı?"

"Tamam abi, bereket versin. İyi akşamlar."

*

"İyi akşamlar" diyen genç adam, beresini ve yakasını kontrol ederek durağa doğru yürüdü.

Büfeci "Ne tuhaf adam" dedi içinden, "kaç aydır boş şişelere para verip duruyor."

Aslında o garip müşterisi, hayatında hiç içki kullanmayan biriydi.

Boş şişelerini akşam karanlığında bu uzak büfeden alıp evine götürüyor, sonra onları belli aralıklarla birer ikişer çöpe atıyordu.

Hayır, kafadan çatlak, takıntılı tuhaf biri falan değildi; o bir subaydı.

Aylar önce çöplerin de kontrol edildiğini, boş içki şişeleri arandığını duymuş, rahatsız olmuştu.

Hayatını adadığı mesleğinden olmak istemiyordu; "Atacaklarına öldürsünler daha iyi" diyordu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Şeker Arşivi