Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Adına seçim diyorlar

Adına seçim diyorlar

Ben inanmadım...
Dileyen inansın seçim olacağına...
Yani şu kocaman Türkiye’de sekiz inek arasından kendi ineğini dahi seçmekten aciz Cazibe teyze kimi seçecek?
Adam gibi adam bulup seçmek kolay mı?
Anayasa referandumunda gördünüz... Köklü bir partinin genel başkanı oy verme hakkını bile beceremedi...
Bu gibiler, öteki gibiler, bence, tilkiyi tavuktan seçemezler...
Şu var ki; büyük bildiklerimiz “hadi seç” derlerse, işaretli tilkileri sapıtmadan seçerler...
Seçim tarihinin ilanından sonra bir hay-huy başlar ve seçilmek için sokaklara döktükleri yalardan asfalt yollar balçığa keser...
Yarış olmaz demiyorum...
Fakir ağanın topuğu kıllı beygiri ile Habis ağanın kazı yarıştırılır... Neticeyi eblehlik tayin eder...
Ne demişti şair Orhan Veli?
Neler yapmadık bu vatan için.
Kimimiz öldük.
Kimimiz nutuk söyledik...
Yani, diyeceğim, öyle olur işte...
Etikçi ahlaksızların çağdaş nutuklarıyla dolar kulaklarımız...
Amma hepten karamsar olmayalım... Seçim öncesinde pireden yağ çıkaracak derecede ustalaşmış siyasetçilerimiz mızrak gibi hatipler, tabak gibi katipler üretirler...
Memleket gelişmesine faydaları yok denilebilir mi?
Sağlıklarında da güderler garip halkımızı, öldükten sonra da...
“Ben güdülmem” diyen yalan söyler...
Antik Yunan’da senato adayları için oy kâğıdı yerine istiridye/midye kabuğu kullanılırmış... Adayın adı yazılır, altına da istiyorum, veya istemiyorum...
Filozof İstiryadis de aday olmuş... Caddede gezerken okur-yazar olmayan bir vatandaş elindeki midye kabuğunu İstiryadis’e uzatmış, benim yerime şunu doldur ricasında bulunmuş...
İstiryadis, ne yazayım diye sormuş...
Adam, İstiryadis’i istemiyorum, yaz demiş...
İstiryadis, kendini tanımayan adama:
Peki sen İstiryadis’ten bir zarar gördün mü? Bir kötü tarafını duydun mu, sorusunu sorunca, adam:
Hayır efendi iyiliklerini duya duya usandım... Amma arkadaşlar onu istemeyelim deyince, ben de istemedim...
İstiryadis gider ve adaylığını geri çeker...
Bizde olsa kötülükleri ortaya dökülünce küçük tepecikler oluşturan aday, kanının son damlasına kadar çarpışır...
Çünkü çekilmek yazmaz onun kitabında...
Ve bizim emir kulu seçmenlerimiz yoluna can/baş koydukları liderleri için heykele oy verirler...
Hemen “heykel kötü bir şey mi” sorusu soracaklar çıkar... Ne yani, sizin heykelinizin beyni, yüreği, aklı var mıdır?
Nereden çıktık, nereye geldik...
Parti liderleri elbette seçmenin şartlanmışını, istediği yana döndürecek yumuşak boyunlusunu tercih eder...
Ya beyni, yüreği, vicdanı, aklı olanlar ne yapsın?
4 ay seçim öncesi,
Seçimden sonra kimbilir 4 ay mı sürer, 4 sene mi, har/gürümüz?
Ben de amma çenesizlik yaptım... Kuruyer kurbağalarını ürküttük en açıkçası...
Boşverin benim ölçüsüz sözlerime...
Sandığa hücum!..
Kazanana firade firade selam istifleyen yağ tüccarları kusuruma bakmasınlar...
Az daha unutuyordum...
Öcalan kalan cezasını İmralı’da mı, evinde mi, Çırağan Sarayı’nda mı, Eresin Otel’de mi çeksin?
Açık açık söyleyin... Öcalan’ın epey bir oyu var hani...
Ola ki size de oy verdire...
==============
Aptallar ülkesinde abdal dağı yürütür
Çağdaş ve şirret hırsız alır çağı yürütür
Yürümem diyen çıkmaz korkaklar diyarında
Ciddiyetsiz bir deli solu-sağı yürütür...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi