Elif Nisa

Elif Nisa

Rüyadaki Hikmetler

Rüyadaki Hikmetler

Rüyalar, ahireti kavrayabilmemiz için Allah'ın özel olarak yarattığı görüntülerdir. Allah sık sık ölümün, ahiretin ve cennetin nasıl olduğunu göstermek için rüyalar izletir. O, sonsuz merhametiyle sık sık hatırlatmalar yapar; ölümü ve ahireti hatırlatır. Bize göre karmaşık ancak O'na göre kuşkusuz kolay olan bir sistem yaratarak, hemen her gece kullarına uyarılarda bulunur. Kuşkusuz bu uyarılardan öğüt alabilenler vicdanlı ve samimi insanlardır.

Rüyalar adeta okul gibidir. İnsan uykusunda kabus görür; örneğin bacağını kaybeder. Uyandığında bacağının yerinde olduğunu görür; şükrünü yapar. Ya da sevdiği bir yakınının öldüğünü görür. Uyandığında kabus gördüğünü fark eder; yakınının değerini anlar. Malını mülkünü ya da parasını yitirir; bundan öğüt alır, malından infak eder, sadakasını, zekatını verir.

İnsan rüyasında yattığı yerde eğitilir. Dahası gerçek hayatta olduğundan daha da yoğun eğitime tabidir. Çünkü insan gerçek hayatta defalarca kolunu, bacağını ya da sevdiklerini yitirmez. Gerçekte olmayan şeyleri rüyalarımızda defalarca görür, uyandığımızda defalarca şükrederiz. Gerçek olmamasının mutluluğunu yaşarız. Dolayısıyla rüyalar hikmet ve hayırla yaratılır.

Rüya, Maddenin Gerçeği Konusunu Anlamamıza Vesiledir

Dış dünyanın insan beyninde görüntü olarak oluştuğu bilimsel bir gerçektir. Dışarıdaki madde ile insanın bir bağlantısı yoktur. İnsanın gördüğü yalnızca Allah’ın beyninde yarattığı görüntüdür. Çevrenize baktığınızda cisimlerden yansıyan ışık, gözünüzün retina hücreleri tarafından elektrik sinyallerine çevrilir. Optik sinirler aracılığıyla iletilen bu sinyaller, beynin görme merkezinde yorumlanır, anlamlı bir bütün haline getirilir. Böylece izlediğiniz görüntü sizin için, ışığın asla giremediği kafatasınızın içindeki karanlıkta yeniden inşa edilir. Karşınızda olduğunu düşündüğünüz cismin görüntüsü, zannedildiği gibi sizin dışınızda değil, aksine içinizdedir. Hatta zihninizdeki bu görüntünün, dış dünyada maddesel bir karşılığı olup olmadığından da hiçbir zaman emin olamazsınız.

Dünyayı algılayış şeklimizin, içinde bulunduğumuz durumun, rüyalarımızdan pek farklı bir yanı yoktur. Rüyada da etrafımızdaki olayları, vücudumuzu, ses ve görüntüleri algılarız. Sevgi duyarız, düşünürüz, korkar, öfkeleniriz. Bir tehlikeden kaçar, kovalanır, bağırırız. Uyandığımızda, “kabusmuş” der, rahatlarız. Dünya da böyledir; bir rüya gibidir.

Uyanıp herşeyin bir rüya olduğunu anladığımızda, yaşadıklarımızın aslında fiziksel bir gerçekliği olmadığını; tümünün zihnimizde yaratıldığını fark ederiz. Uyanık olduğumuzu düşündüğümüzde ise, dünyanın kesin gerçek olduğu kanısına varırız. Ancak uyanık olduğumuz zamanki herşey de, aynen rüyamızda olduğu gibi zihnimizde yaşanır. O halde, şu anki algılarımızın da bir rüya olmadığından emin olabilir miyiz?

Rüya ile dünya hayatı arasındaki ilişki konusunda Descartes, "Rüyalarımda şunu bunu yaptığımı, şuraya buraya gittiğimi görürüm; uyanınca da hiçbir şey yapmamış, hiçbir yere gitmemiş olduğumu, uslu uslu yatakta yattığımı anlarım. Benim şu anda da rüya görmediğim, hatta bütün hayatımın bir rüya olmadığı güvencesini bana kim verebilir? İşte bütün bunlardan, içinde bulunduğum dünyanın gerçekliği tümü ile şüpheli bir şey oluyor." (Macit Gökberg, Felsefe Tarihi, s. 263) yorumunu yapar.

"İnsanlar Uykudadır, Ölümle Uyanırlar"

“İnsanlar uykudadırlar, ölümle uyanırlar” buyurur Peygamberimiz(sav). Kur'an'a baktığımızda insanların, öldüklerinde uykudan uyanır gibi, "... uykuya-bırakıldığımız yerden bizi kim diriltip-kaldırdı?.." (Yasin Suresi, 52) dediklerini, öldüklerinin bir an akıllarına gelmediğini görürüz. Ardından "çağırıcı" çağırdığı zaman, "Eyvahlar bize; bu, din günüdür." (Saffat Suresi, 20) derler. Sonra Allah’a, "... Keşke (dünyaya bir daha) geri çevrilseydik de Rabbimiz'in ayetlerini yalanlamasaydık ve mü'minlerden olsaydık." (En'am Suresi, 27) deseler de Allah, "Şayet (dünyaya) geri çevrilseler bile, kendisinden sakındırıldıkları şeylere şüphesiz yine döneceklerdir...” (En'am Suresi, 28) buyurur.

Bu kişiler dünyaya geri gönderildiklerinde muhtemelen kötü bir rüya gördüklerini düşünecek ve eski azgınlıklarını bütün şiddeti ile sürdüreceklerdir. Allah'ın rüya yoluyla yaptığı hatırlatmalardan öğüt almayan; örneğin rüyalarında cehenneme gittiklerini gördükleri halde etkilenmeyen inkarcılar gibi onlar da, yaşamlarına kaldıkları yerden devam edeceklerdir.

Sonuç Olarak;

Ölümle birlikte, insanın beyninde izlediği dünya görüntüsü yerine ölüm anı ve ahiret görüntüleri gelecektir. Allah'ın Kur'an'da haber verdiği gibi, insan adeta bir uykudan uyanıp rüyadan gerçek dünyaya geçer gibi, asıl, gerçek ve sonsuz yaşamına geçecektir.

Rüyalarımız gibi gerçek hayatımızı da zihnimizde yaşarız. İzlediklerimizin rüya olduğunu düşündüren, uyandığımızda kendimizi yatağımızda bulmamızdır. Ancak bir gün bu gördüğümüz yaşamdan çıkıp kendimizi bambaşka bir yerde bulamaz mıyız?

Şu an da rüya görüyor olamaz mıyız? Tüm yaşamımız bir rüya olamaz mı? Ya gerçek olduğundan hiç kuşku duymadan bağlandığımız dünya hayatı da aslında bir rüya ise?..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Elif Nisa Arşivi