M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Tedbirli Japonya, Tedbirsiz Türkiye

Tedbirli Japonya, Tedbirsiz Türkiye

Japonya, şiddetli depremlere karşı en fazla tedbir almış, hazırlanmış medeni bir ülkedir. Böyleyken oradaki durumu görüyorsunuz.

Türkiye, Japonya'nın tersine deprem konusunda yapılması gerekenleri yapmayan, alınması gereken tedbirleri almayan bir ülkedir.

Son büyük Gölcük depreminden sonra nice deprem nutku atıldı, deprem toplantıları yapıldı, raporlar hazırlandı... Sanırım epey de para harcandı. Nice sismolog ve depremolog meşhur oldu. Aralarında hayli tartışma da yaşandı. Yok şöyle olacak, yok böyle olacak... Yok Marmara'da Tsunami olur, hayır olmaz... Deprem bir kırıklı olacak, yok iki kırıklı olacak... Beklenen deprem 7,2 olacak... Hayır hayır hayır!.. 7,6 olacak...

Deprem hakkında, büyük paralar ödenerek raporlar hazırlanmış... Marmara'dan gelecek Tsunami dalgalarının boyu 5 metre 60 santim mi olacak, yoksa 62,5 santim mi olacak?.. Bu raporlar halktan saklanıyormuş...

Bazı semtlerdeki binalar incelenmiş... Mesela Fatih Akdeniz caddesinde 7,5 şiddetinde bir depreme dayanabilecek sadece iki bina varmış... (Nereden öğrendim?.. Bundan önceki devrede Belediye Meclisi üyesi bir dostumdan...)

Son derece disiplinli, tedbirli, hazırlıklı Japonya'daki felaketten sonra halk ekmek, su, barınak sıkıntısı çekiyormuş. Ya bizde böyle bir afet yaşansaydı...

Atom santrali yapımı projesinden vaz geçilmemiş... Elbette vaz geçilmez. Milyarlarca dolarlık bir işten, ileride patlayabilir diye vaz geçmek olur mu? Lütfen elmalarla armutları, atom santralı ile depremi birbirine karıştırmayalım. Biraz makul olalım beyler!..


* (İkinci yazı)
PKK ve Terör Biter mi?

Zaman zaman duyuyor, okuyorum, PKK bitecekmiş, terör sona erecekmiş... Bu iddialara sakın inanmayın. Bu dünyada Siyonizm ve Haçlı emperyalizmi bulunduğu müddetçe PKK bitmez, bitirilmez. Farz edelim bitti, onun yerine başka bir terör örgütü koyarlar.

PKK ve terörü bitirmek isteselerdi, son yirmi beş yıl içinde çoktan bitirmiş olurlardı.

PKK niçin bitmez?.. PKK'nın gerisinde yekun olarak yüz milyarlarca dolarlık bir uyuşturucu kaçakçılığı ve trafiği vardır. Bundan nemalananlar, böyle yağlı bir işin bitmesini istemezler.

PKK terörünün gölgesinde ve tozu dumanı içinde yine milyarlarca dolarlık silah, cephane, gerilla savaşı araç ve gereçleri ticareti yapılmıştır. İlgililer bu sektörün yaşamasını ve gelişmesini can u gönülden isterler.

PKK'nın bitmesini, bitirilmesini İsrail istemez, ABD istemez, AB istemez, militan Evangelistler istemez, militan Ermeniler istemez.

PKK'nın bitirilmesini ve terörün sona ermesini Kürt halkının büyük çoğunluğu ister ama onların bu konuda söz hakkı yoktur.

PKK ne demektir?.. Büyük İsrail demektir... Büyük Ermenistan demektir... Anadolu'nun tekrar Hıristiyanlaştırılması demektir... Yüz milyarlarca dolarlık uyuşturucu ve silah ticareti demektir... Türkiye'nin parçalanması demektir...

Bu uyuşturucu ve silah ticaretini sırf Kürtler mi yapıyor? Hayır, öyle bir şey demedim.

Peki bu işlerin, PKK'ların, terörün sonu ne olacak?.. Cevap: Dünya hızla bozula bozula bir kıyamete doğru yol almaktadır. Üçüncü dünya savaşı çıkabilir... Depremler, volkanlar, tsunamiler, seller, kasırgalar, tayfunlar, buzların erimesi, acayip hastalıklar, kanlı devrimler... Bir sürü Deccal peydahlanır... Büyük Deccal hepsinden beter ve zalim... Mehdi zuhur eder... Büyük kanlı savaşlar olur... Nükleer silahlar kullanılır... Büyük zelzelelerde atom santralleri çöker, dünyaya korkunç miktarda radyasyon yayılır... Kıtlık, açlık, pahalılık...

Evet haber verilmiştir, doğrudur, haktır, ileride bir Altın Çağ yaşanacaktır. Lakin bu Altın Çağ'dan önce korkunç ve kanlı hadiseler olacaktır.

Başta Ortadoğu olmak üzere dünya hercümerc içinde altüst olunca, nice diri ölülere gıpta edecek, keşse biz de onlar gibi yerin altına girmiş olsaydık diyecektir.

* (Üçüncü yazı)
Bendeniz Kimim, Neyim?

Bendenize "üstat, aydın, kültürlü, görgülü" diyenler var. Böyle yakıştırmalar insanın nefsine hoş gelir... Süper zeki, çok akıllı bir kimse değilim ama bu gibi sıfatları kabul edip benimseyecek kadar da haddini bilmez ve ahmak değilim.

Peki ben kimim?.. Okur yazar bir Türkiyeliyim... Okur-yazar olduğuma dair yemin etsem başım ağrımaz. Hergün hem okurum, hem de yazarım...

Neler okurum: Din, tasavvuf, tarih, edebiyat, gezi, sanat... Faydalı, eğlendirici, dinlendirici (evet kıraat dinlendirir) her kitap, makale, yazı benim için okunmaya değerdir.

Neler yazarım? Onlar da bellidir. Yazı hayatım 50 yılı geçti, son yirmi yıldır Milli Gazete'de yayınlanan yazılarım ortadadır.

Bendenizin en önemli özelliği Müslüman oluşumdur. Doğrusu buna çok önem veririm. Üstad, aydın, kültürlü mültürlü hiçbir sıfat ve unvanı kabul etmem ama Müslümanlığımı fahr ile söylerim. Nasıl bir Müslümanım? İyi bir Müslüman mı, kötü bir Müslüman mı?.. Kendime iyi Müslüman demekten haya ederim. Vasıfsız, kötü bir Müslümanım ama hakka mü'min ve müslimim.

Dünya üzerinde sayıları bir buçuk milyar olduğu iddia edilen İslam Ümmeti içindeki yerim, sıram, derecem nedir acaba? Onu da söyleyeyim: Kesinlikle mü'minim ama onların en sonuncusuyum.

Sondan ikinci olduğumu sansam ve iddia etsem nefsime pay çıkartmış olurum.

İnsan derecesiz ve kalitesiz bir mü'min ve Müslim olmakla kurtulur mu?.. İnşaallah ömrü ölümüne imanla bitişirse Allah'ın keremi ile kurtulur.

Müslümanlık öyle bir sıfat, unvan ve rütbedir ki, dünyadaki başka hiçbir rütbe onun kadar değerli olamaz. Adam Müslüman ama Müslümanlığı ikinci planda görüyor, başkan olmak istiyor. Doğrusu o şaşılacak bir haldedir. Kişiyi başkanlığı kurtarmaz ki... Başkanlık ateşten bir gömlektir. Çok defa kişinin dinine zarar verir.

Her Müslümandaki en büyük değer imandır. İman Allah vergisi bir cevherdir. İmanlı olanların, henüz imana gelmemiş veya imanlı görünüp de gerçekte imanlı olmayan kişilerin de mü'min olması için (nasıl çalışmak gerekiyorsa öyle) çalışmaları gerekir.

Bendeniz dinim, imanım için işe yarar, salih bir hizmet yapabiliyor muyum?..

Karınca, kendi cirmine nispetle ağır bir yük olan bir çekirge bacağını bin zahmetle sürüklüyormuş. Sormuşlar: Bu ne, nereye gidiyorsun?.. Hz. Süleyman'a hediye olarak götürüyorum... demiş.

Bütün yazı ve mücadele hayatımda dinim, imanım, Kitabım, Şeriatım için minicik makbul bir hizmet edebildiysem mutlu olurum.

Dünya boş... Unvanlar, başkanlıklar, makamlar, mevkiler, rütbeler, mallar mülkler, maddi zenginlik, ün şan şeref, lüks ve debdebeli bir hayat...

Öyle bir güne hazırlanmalı ki, o günde mal ve çoluk çocuğun bir faydası olmaz, ancak selim bir kalp fayda verir. Bende selim bir kalp var mı? Heyhat!.. Encamımız Cenab-ı Hakk'ın rahmet ve keremine kalmıştır.

Sanma ey hace ki, senden zer ü sim isterler

Yevme la yenfeuda kalb-i selim isterler

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi