M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Önemli ve Önemsiz Konular

Önemli ve Önemsiz Konular

Bazı önemli ve önemsiz konuları sıralıyorum: (Birincisi) Beklenen İstanbul büyük depremi. Anarşik ve kaotik şekilde gelişmiş, büyümüş, devleşmiş, azmanlaşmış şehir bu depreme manen ve maddeten hazır değil... Halk yığınlarını uyutmak için "Depremde 100 bin bina ya tamamen yıkılacak, yahut çok ağır hasara uğrayacak, ölü sayısı 35 bin olacak..." diyenler bile var. Bunların hesabına göre yıkılan her binada 0,35 vatandaş hayatını kaybedecek!.. Hesabın böylesi...

(İkincisi) Japonya'daki nükleer santrallar meselesi. Ülkenin kuzey kısmının yaşanmaz hale gelme tehlikesi var. Japonya'dan atmosfere yayılan radyasyon bütün dünyayı ve insanlığı tehdit ediyor. Bizde, fay hattının 40 km yakınında bir nükleer santralın temelleri büyük törenlerle atılacak...

(Üçüncüsü) Libya savaşı: Siyonistler ve Haçlılar bu savaşı kazandıktan sonra Libya'nın başına uysal ve sadık imparator İkinci Kaddafi hazretlerini mi geçirecekler? Bu İkinci Kaddafi kim acaba?

(Dördüncüsü) Tatlıses'in vurulması hadisesi bütün esrarını koruyor. Dikkati başka yerlere çekmek için "Tatlıses iyileşince şarkı söyleyebilecek mi, söyleyemeyecek mi?" tartışmaları yapılıyor. Yahu be mübarekler, siz önce onun niçin vurulduğunu halka anlatsanıza!..

(Beşincisi) Futbol maçları bütün şiddet ve heyecanıyla devam ediyor. On milyonlarca halk maç diyor, takım diyor, şu veya bu futbolcu diyor ve dehşetli bir heyecan ve tutku ile kendini bunlara vermiş vaziyette. Dünya yıkılsa umurlarında değil.

(Altıncısı) Adam öldürmeler, cinayetler, bıçaklamalar her geçen gün hızla artıyor. Halk bunlara kanıksamış vaziyette.

(Yedincisi) Trafik kazaları milli bir felaket halini aldı. Buna da alışmış durumdayız.

(Sekizincisi) Seçimler yaklaştı, adaylık yarışı hızlandı. On binlerce aday adayı memlekete, millete, vatana hizmet aşkıyla cayır cayır yanıp tutuşuyor.

(Dokuzuncusu) Anadolu'nun son beş bin yıllık medeniyet tarihinin herhangi bir devrinde şu andaki kadar fuhuş, zina, ahlaksızlık görülmemişti. Binalar ne kadar yüksek yapılıyorsa, zina da o nispette çoğalıyor. Yeni Ceza Kanununa göre zina suç sayılmıyor.

(Onuncusu) Zenginlik artıyor. Otuz sene önce beş parası olmayan niceleri kısa zamanda, az vakitte süper zengin oldular. Zengin azınlık ile fakir çoğunluk arasındaki uçurumlar baş döndürücü bir derinlikte. Yiyenler en nefis yemekleri tıka basa, çatlayıncaya, patlayıncaya, tıksırıncaya kadar yiyor mutlu oluyor, yiyemeyenler biz niçin yiyemiyoruz diye kan ağlıyor, kahr oluyor.

(On birincisi) İngiltere'de azınlıkta olan Müslümanlar, isterlerse kız çocuklarını okullara başörtüsü ile gönderebiliyor ama halkının çoğunluğu Müslüman olan Türkiye'de dindar aileler kızlarını okula tesettürlü olarak gönderemiyor.

(On ikincisi) İstanbul'da trafik bir cehennem azabına dönmüş durumda, milyonlarca halk buna kanıksamış vaziyette, cılız iniltiler dışında bir tepki yok.

(On üçüncüsü) Bazı büyük gazeteler, büyük tv'ler alabildiğine müstehcen ve seksi yayın yapıyor, halkın ve bilhassa gençliğin şehvetini kamçılıyor.

(On dördüncüsü) Binlerce domuz çiftliğinde yetiştirilen yüz binlerce yağlı ve besili domuz halka dana eti ve kıyması olarak yediriliyor. (Etin kilosu 25 lira, bazı marka sucuklar 9 liraya satılıyor!..)

*(İkinci yazı)
AZGINLIK ÇOK YOĞUNLAŞTI

AZGINLIK, tuğyan ne demektir? Açıklamaya çalışayım. En sağlıklı, dengeli, salih, iyi toplumlarda bile hırsızlık olur, cinayet olur, adam öldürülür, çeşitli suçlar işlenir... Bunların nispeti diyelim yüzde 1'dir. Toplumun zabıtası ve adliyesi vardır, suçluları yakalar, cezalarını verir.

Yüzde 1 suç, o toplumu hasta etmez, yıkmaz.

Lakin suçlar, ahlâksızlıklar, azgınlıklar yaygın ve yoğun hale gelirse o zaman toplumun dengesi bozulur.

Dünyanın hali malum... Çivisi çıkmış...

Peki, Türkiye'nin hali nasıl? Bizim çivimiz yerli yerinde duruyor mu?.. Maalesef, Türkiye'nin bütün çivileri yerinden oynamıştır.

Şu memleketin haline bakın:

İçki o kadar yaygınlaştı ki, vatan sathı bir meyhane-i kübraya döndü. Yolcu sarhoş, hancı sarhoş...

Fuhuş ve zina tarihte görülmemiş boyutlarda.

Hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, irtikab aldı yürüdü.

Haram yeme umumileşti. Bir kısmı doğrudan doğruya yiyor, bir kısmı dolaylı şekilde.

Riba ve faiz normal hale geldi.

Sosyal adalet yok, millî gelirin yüzde 60'ını bir iki milyon mutlu ve putlu azınlık yiyor, geri kalanı 70 milyona yetişmiyor.

Lüks, israf tarihte görülmemiş seviyede.

Yalan, dolan, sahtekârlık, hilekârlık...

Binlerce domuz çiftliğinin ürettiği domuz etleri, halka dana eti diye yediriliyor.

Büyük hırsızlar her vuruşta milyonla götürüyor, ezilenler birkaç yüz lira bulamıyor.

Büyükler değil çocuklar da azmaya başladı...

14 yaşında gebe kalan okul kızı,

İstanbul civarında bıçaklarla kavga edip birbirlerini yaralayan ilkokul çocukları,

Bir okulda arkadaşları tarafından linç edilerek öldürülen bir öğrenci...

Her yerde masaj salonları... Polisin haberi yok tabii...

Uyuşturucu on yaşındaki çocuklara bile sunulur hale gelmiş.

Trafik kazaları ulusal bir felaket haline geldi.

Cinayetler çoğaldı, tavuk gibi adam öldürülüyor.

Bir fitne fesat, bir uğursuzluk, bir meymenetsizlik ki sormayın.

İşte bugünkü manzara genel bir azgınlık manzarasıdır.

Bir toplum çok bozulunca, çok azınca, yoldan büsbütün çıkınca onun başına ansızın bir felaket gelir, bir sille iner, bir tokat yer.

Benim bu yazım iç karartıcı değil, uyarıcı bir yazıdır.

Yoo... Sen abartıyorsun, yalan söylüyorsun, durum hiç de senin dediğin gibi değil, iyiye doğru gidiyoruz, geleceğimiz çok pembedir, ufuklar nurludur diyenlerle anlaşmamız mümkün değildir. Onlar kapılmış gidiyorlar.

Felaketler, afetler gelip çatmadan, silleler inmeden kendimizi toplar, etkili bir şekilde emr-i maruf ve nehy-i münker yaparsak çok genel bir ıslah seferberliği başlatabilirsek kurtulabiliriz.

Aksi takdirde...

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi