Rahim Er

Rahim Er

Paris tamam, sırada GK var

Paris tamam, sırada GK var

Ankara, Paris’i alt etti, Türk hariciyesi Fransız hariciyesini yendi, Türkiye, Fransa’yı devre dışı bıraktı. Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu, Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve emeği geçen herkesi kutlarız.
Şu ân hâdise çok taze, paralel iç ve dış gelişmeler yüksek gerilimde. Bu bakımdan Ankara-Washington-Londra-Paris-Trablusgarp hattında yaşananlar henüz tam görülemeyebilir. Fakat bir tarih yapıldı. Bu tarih yazılacaktır. Hakkı teslim etmeli ki sonuç, ülkemiz adına tam bir zaferdir.
Mösyö Sarkozy, Türkiye’yi devre dışı bırakarak Paris’te bir zirve topladı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Libya’ya askerî müdahale yapılmasına dair başı-sonu belli olmayan, aceleye getirilmiş bir karar çıkarttı. Komuta merkezi Paris olmuştu. Sonra da bir çapulculuk hareketine girişircesine bazı devletler ve alakasız figüran devletçikleri peşine takarak Libya üzerine yürüdü. Libya kapanın elinde kalacaktı. Daha GK üyeleri, dünya devletleri ne olduğunu anlayamadan Sarkozy’nin içişleri bakanı operasyonun Haçlı Seferi olduğunu, başkanlarının kutlanması gerektiğini bir Hristiyan taassubuyla TV’de açıkladı.
Hâdise iki nokta üzerinde toplanıyordu:
Fransız kurnazlığı ve GK zaafı.
Türkiye, inanılmaz bir tempo ile işe girişerek artık devrini tamamlamış ve mutlaka yeniden yapılanması gereken Güvenlik Konseyini aşarak Sarkozy’nin Yahudi kurnazlığını bozmuş, Fransız kibrini kırmış, Paris’e davet edilmemenin intikamını almış ve Haçlı Seferini durdurmuştur.
Hadise basitti...
Muammer Kaddafi adlı bir diktatör 42 yıldır doymamış, sonunda değişim isteğiyle meydanlara dökülen halkını havadan vurmaya başlamıştı. Müdahale, onun öz vatandaşını öldürmesinin önüne geçmeye matuftu. Aynı zamanda havadan ve denizden gelecek yardımlar engellenecekti. Halbuki ortaya çıkan manzara, bir diktatörü devirmek değil, Fransa liderliğinde bir ülkeyi işgal ve paylaşmaktı.
İşte bu hileli oyun bozuldu.
Sarkozy, artık tezgâhtan düşen karpuzdan farksızdır.
Fransızlar sandıkta bunun hesabını soracaklar.
Aksini düşünelim:
Nicolas Sarkozy başkomutasındaki Haçlı çapulculuğu devam etseydi. Libya işgali yapılsaydı. Libya, işgal edilseydi. Bölünseydi. Paylaşılsaydı. Netice itibariyle Kaddafi’nin ihtirası Fransız’ın iştihasına yarasaydı...
Ne olurdu?
Türkiye’nin şahsiyeti çizilmekle kalmaz, son senelerde kazandığı itibarı çok büyük darbe yemiş olurdu. Bir diplomatik zafer kazandık. Ucuz kurnazlık değil, sorumlu devlet adamlığı galip geldi. Diğer taraftan Müslüman bir kardeş halk, zor zamanında yağma ve talan görmedi.
Şimdi, bir kötü niyete alet edilmiş çalıntı NATO değil, NATO’nun kendisi devrede. Karargâh İzmir, denetim/murakabe Türkiye’de. Libya’da kara hava, deniz her şey sil baştan. Bundan böyle orada insafsızca petrol ve doğalgaz değil insanların yaşadığı hatırlanacak. Sırada GK da var. Türkiye, gelecek dönemde Güvenlik Konseyi’ni mutlaka masaya yatıracaktır. Soğuk savaştan gelen her müessese yeniden ele alınmaya muhtaçtır.
Kazalar her zaman kolay atlatılmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Rahim Er Arşivi