Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Edeb ve ebedi alem

Edeb ve ebedi alem

Can dostum, ismiyle müsemma Abdullah Gülcemal, YÜZAKI dergisinde yayınlanan bir şiirinde nakarat halinde “Ebedi aleme edebinle git” diyor...
Belki bir/çok kişi bu mısrayı kuru bir söz zanneder... Amma değil... Ben de bir şiirimde: “Temizlen de gir mezara/Toprak senden incinmesin” diye telkin ve tavsiyede bulunmuştum...
Seçim günleri yaklaştı, edeb buharlaştı...
Kocaman kocaman adamlar birbirlerine hakaret etmeyi, göz göre göre de yalan söylemeyi sanat edindiler...
Birileri ezberlemişler, diyorlar ki:
“Memleketime hizmet etmek için aday oldum... Halka hizmet Hakk’a hizmettir...”
Vay kurnaz yalancı vay!
Siyaset mezbeleliğinin dışında halka hizmet yolları kapalı mı?
Açıkça söylesene “sizi aldatıp vekilliğinizi yapacağım dolgun ücretle” diye...
Gazetelerin yazdığına göre CHP bu seçimler için 83 milyon lira reklam parası ayırmış...
AKP’ninki CHP’den aşağı olmaz...
MHP de üçüncü derecede para harcayacak ki ne kadar milletvekili çıkartırsa o kadar harcadığına mukabil kazanç elde ede...
Malatya ilimizde bir meczup kadın yaşarmış... Kış/yaz ayak yalın baş kabak halleri... Günlerden bir Cuma günü Ulu Cami bıngıl bıngıl insan dolu, o meczup kadın hem içerdekilerin hem dışarıdakilerin duyacağı şekilde yüksek sesle söylemeye başlar:
“Oyy oy, eskiden bu camide 8/10 kişi namaz kılardı cami dopdolu olurdu. Şimdi yüzlerce insan gelmiş, cami bomboş...”
Çeker gider.
Deli ya, diyeceğini demiş...
Bir de solcu ve devrimci laiklerimizin kıblegâhı Fransa’ya bakalım...
Her akıllı, her büyük adam(!) oradan zuhur eder ya, bakın kaç karatlık yumurta yumurtlamış!
“Mülkiyet hırsızlıktır...”
Solculuğu, devrim paralamayı sanat ve meziyet zanneden üniversite bitirmiş ukalalar hemen atlayıverirler bu hergeleliğin üstüne...
Benim maalesef mülküm-mülkiyetim yoktur... Amma alınteriyle kazanmış mülkiyet edinmiş namuslu insanlara hırsız nazarıyla bakmam... Çünkü herkes birbirine karşı su’iniyet taşırsa, o ülkede huzur olmaz...
Derler ya:
Dert bir değil elvan elvan...
Hangi kuş hangi dala konacağını şaşırdığı gibi, hangi kuş hangi bir kuşun sesiyle ötecek, orası dahi meçhul...
Kaç gündür KKTC’den gelen haberler beni rahatsız ediyor...
Gitmedim-görmedim Kıbrıs’ı...
Türkiye’ye savaş açmış bir avuç edepsiz ve sütü bozuk...
O itler dindar olacaklardı, dini cemaatten olacaktı da görecektiniz Aydın Doğan askerlerini...
Kendileri gibi düşünmeyenlere savaş açarlardı... Muhtemelen silaha bile müracaat edilirdi...
Manşet ekibi gök gibi gürlerdi...
Köşe çocukları veya köşeleşmiş kart herifler askeri, olmazsa Avrupa laikçilerini taarruza kaldırırlardı...
Az kaldı az...
Ölmeyenler görecek, aynı kalkışma Türkiye’ye karşı Azerbaycan Haydarilerinden de gelecektir...
Kıbrıstakiler Rum’larla dayanışma içindeler...
Azerbaycan’da ise muhtemelen Ermenilerle birlik olup Türkiye düşmanlığı alevlendirilecektir...
Dışarıda ve içerde her taraf dini çürüklerle dolu...
Sağ maskara/sol maskara/Çıra yak da adam ara...
Belki bulabilirsin...
Amma benim umudum yoktur şu zaman için.

Deniz taşar mı dedim solcular afalladı
Güneş şaşar mı dedim yolcular afalladı
Siyasetin mayası öfke iftira imiş
Mumya yaşar mı dedim falcılar afalladı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi