YÖK'e tepki, Genelkurmay'a sessizlik!

YÖK'e tepki, Genelkurmay'a sessizlik!

Türkiye garip bir ülke... Genelkurmay Başkanlığı 6 Nisan'da yayınladığı bildiriyle "muhtıra geleneği"ni sürdürüyor.
Savcılık, 12 Eylül askeri darbesiyle ilgili davaya hazırlanıyor.
Son yıllarda darbe girişimlerine adı karışanlar, Ergenekon sanıkları Silivri'de yargılanıyor.
Türkiye yeni bir seçime giderken siyasi partilerden bazıları adı darbe girişimine karışan isimleri milletvekili yapmak için canhıraş mücadele veriyor.
Ve ister istemez insan, "Nereye gidiyoruz?" sorusunu soruyor.
Gerçekten nereye gidiyoruz?
Türkiye'nin yenileneceği, yeniden yapılanacağı bir seçime gidiyoruz ve siyasi süreç hızlı bir şekilde pazartesiden sonra başlayacak. İyi de böylesine önemli bir seçime giderken, Genelkurmay Başkanlığı'nın "Balyoz Muhtırası"nı nereye koyacağız?
1960'tan beri darbe yapan, muhtıralarla sivil hayata yön veren askeri bürokrasi hâlâ bu huyundan vazgeçmiş değil. Ne yazık ki genetiğine işlemiş bir darbecilik, muhtıracılık geleneği var.
Ama asıl problem sivil siyasette... Şu son açıklamaya karşı siyasilerin tavrına bakın...
Hepsi de düşük profil açıklamalarla yetindi. Gerçi eskisi kadar etkisi de olmadı ama herhangi bir AB ülkesinde, seçime gidilirken, Genelkurmay Başkanlığı'nın kurum olarak yargı sürecine müdahalesi kabul edilebilir mi? Üstelik o süreçteki hukuki hataların kamuoyunda tartışıldığı bir zeminde bu yapılıyor.
Askeri yapı hâlâ darbeci, muhtıracı refleksten kurtulmuş değil.
Geçmişte darbelerin nasıl yapıldığı, karanlık olayların nasıl tezgâhlandığı hiçbir dönemde bu kadar net ortaya serilmemişti. Buna rağmen hâlâ o kesimlerin pervasızlığı sürüyor.
2002'de "Hayata Dönüş" adı altında cezaevlerinde nasıl bir katliam tezgâhlandığı ortaya çıkmadı mı?
En son İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Ergenekon davasından yargılanan eski İnönü Üniversitesi Rektörü Fatih Hilmioğlu' nun söyledikleri çok şey anlatıyor.
Bakın Hilmioğlu, tutukluluk haline itiraz ederken darbe planlarının en büyük sanığının Demirel olduğunu iddia ediyor:
"Sarıkız, Ayışığı darbelerini planladığı iddia edilen İbrahim Fırtına sanık değil. Özden Örnek sanık değil. Şener Eruygur'un Mehmet Emin Karamehmet'le konuşmaları var.
Karamehmet sanık değil. Süleyman Demirel neden sanık değil? En büyük suçu işledi.
Prof. Dr. Mehmet Haberal'ı buraya Demirel uğurladı."
Türkiye seçime gidiyor, ordu muhtıra veriyor ve kimse sesini çıkarmıyor.
Oysa üniversite sınavlarındaki bir hata yüzünden muhalefet Türkiye'yi ayağa kaldırdı, kaldırabilir de...
Ancak ordu da, YÖK de bu ülkenin kurumları... Eğer muhalefet orduya karşı, YÖK'e gösterdiği tepkinin onda birini gösterseydi çok daha farklı bir Türkiye olmaz mıydı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi